Doktor ve uzman çavuş kavgası bahane!..

A -
A +
Hastanelerde sağlık çalışanlarına yapılan saldırılar toplumu fena hâlde rahatsız eden bir konu… Tam da bu meseleye dair kanuni düzenleme yapılırken, bir olayı mahalle kavgasına dönüştürmek neden?
 
 

Toplumda fesat çıkarmak için tetikte bekleyen malum şahıslar bir fırsat daha yakaladı!..

Muğla’da apandisit problemi olan bir uzman çavuş ile görevli doktor arasında yaşanan hadise, nasıl olduysa birdenbire hiç alakasız biçimde genel bir mesleki reaksiyona büründü. Daha doğrusu böyle bir havaya sokuldu. Sanki doktorlara karşı umumi bir taarruz varmış havası estirildi…

Bunun üzerine, sosyal medyada bazı doktorlar (Elbette hepsi değil, sadece bazı doktorlar) tarafından; çok yanlış, çok tehlikeli ve kesinlikle meslek ahlakıyla da bağdaşmayan, tek kelimeyle saçma sapan bir sosyal medya kavgası da tetiklendi. Sosyal medya mecralarında o kadar seviyesiz, mantıksız ve ahmakça mesajlar dolaşıma sokuldu ki, inanılır gibi değil. Meğer bu ülkede hınç ve kinle dolu ne kadar kişi varmış! Bazıları öyle öfke kustular ki, ellerine imkân ve fırsat geçse neler yapacak neler…

Ne diyelim Allah böylelerine fırsat vermesin. Tıyneti bozuk, niyeti bozuk kişiler, tahsili, mesleği, sosyal statüsü ne olursa olsun bir şekilde içinde besledikleri kötülüklerin peşinde sürüklenir. Yeter ki buna zemin bulsunlar. İnsanlar hata yapabilir, çeşitli sebeplerle başkalarıyla anlaşmazlıklara, ihtilaflara düşebilir. Önemli olan bu gibi zıtlaşmaları da yine medeni hasletler içinde ve olabildiğince kavgalara fırsat vermeden çözebilmektir.

Diyelim ki, bu kadarı mümkün olmadı. Kavganın da bir seviyesi olmalı değil mi? Dikkat ediniz, sosyal medya mecralarında gerçek veya sahte hesaplar altında, fitne ve cepheleşmeyi körükleyenlerin hiçbirinde mertlik yok. Yegâne maksatları insanlar arasında düşmanlık hâsıl etmek…

Kin ve nefret tohumları ekmek, insanları birbirine düşürmek bunların genlerine işlemiş. Gelinen noktada, cerrahi müdahaleye ihtiyacı olan bir hastayı, doktorun eline düşmüş bir kurbanlık koyun gibi tasavvur eden ve zarar vermek için fırsat bilen kişiliğe ne diyebilirsiniz ki? Evet, isimlerinin başında hayli forslu akademik etiketler bulunan kişilerden, nasıl böyle şeyler sadır olabilir diye şaşırıyorsunuz ister istemez. Ama Ziya Paşa’nın şu beyti cuk oturuyor:

“Bed asla necabet mi verir üniforma/Zerduz palan ursan eşek yine eşektir!..”

Bu memlekette ve dünyanın her tarafında, kim hangi işi yaparsa yapsın, sosyal konumu ne olursa olsun, kendisinden her zaman beklenen tavır ve davranış, öncelikle insanlık ve dürüstlüktür. Ve elbette başkalarının haklarına karşı saygılı olması, kanuni ve ahlaki çizgiyi aşmamasıdır. Şayet bu temel kaideye uyulursa, herkes kendi işini rahatça ve problemsiz ifa edebilir. O zaman, ne hasta veyahut yakınları doktora saldırır ne de doktor haksız yere hastanın mağduriyetine sebep olur. O utanç verici manzaralar da asla vukua gelmez. Bütün beşerî münasebetler için bu böyledir…

Asayişi gözetmekle sorumlu polis ve vatandaş arasında, adaleti sağlamakla görevli hâkim ile vatandaş arasında, her zaman hüküm sürmesi gereken şartların oturduğu zemin meşruiyettir. Bu meşruiyet, kanun ve nizam, örf-âdet ve her bakımdan ahlak ve terbiye esaslarıyla belirlenir…

Bireysel veya toplumsal ölçekte baş gösteren, her türlü rahatsız edici hadisenin altında, ideolojik; siyasi, etnik veya başka beşerî hırslardan, kin ve nefretten, öfkeden kaynaklı sapkınlıklar yatmakta…

Tıyneti ve niyeti bozuk kişiler, öfke ve düşmanlıklarını içlerinde biriktirip, onu dışa vurmak için zaman ve zemin kollar. En ufak bir karışıklıkta, bunların derhâl şer cephesinde yer aldığını görürsünüz! Amma fiilen amma fikren…

Bunlar hasta ruhlu insanlardır. Toplumda huzursuzluk çıkarmak, bunlar için her zaman bir dürtüdür! Kimisi kibirden dolayı düşmanlık besler…

Kimisi de kıskançlık ve hasetten ötürü başkalarına diş biler. Öyle ki, başkalarının huzursuz olmasından bunlar vahşi bir zevk alır. Hâsılı bunlar şeklen insan olsalar da, ruhen insanlık dairesinin dışındadır. İnsanları sebepsiz yere birbirine düşürmek, halkı düşman cephelere bölmek, memleketleri iç çatışmalara sürüklemek hangi insani düşünceye sığar?

Böyle şerir insanlara karşı her daim dikkatli ve uyanık olmak zaruridir. Aksi hâlde bunların tuzağına düşmek kaçınılmaz olur…

İnsanların sağlığını korumak için, gece gündüz demeden büyük fedakârlıklarla çalışan; başta doktorlar olmak üzere, bütün sağlık çalışanlarına şükran borcumuz vardır. Onlara karşı herhangi bir olumsuzluk beslemek hiç kimsenin hakkı değil. Ferdî hata yapanların kabahatini, topyekûn bir meslek grubuna yüklemek de akıl ve mantık dışıdır, haksızlıktır. Amma herkes şahsi kusurunun neticelerine de katlanmak zorundadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.