Bıçak kemiğe dayandı!

A -
A +
Bir ülkenin can damarı finans sektörüdür, yani bankalardır. Bankalar ne yapar, mevduat toplar, bunu kredi olarak dağıtır. Yani paradan para kazanır. Kimsenin kazancında gözümüz yok, ama Türk topraklarında bu işi yapıyorsanız, geleceği düşünmek zorundasınız.. Beslediğiniz ağaca su yerine kireç suyu dökerseniz, sonunda ağaç kurur, siz de iflas edersiniz. Para musluğu elinizde diye bununla istediğiniz gibi oynayamazsınız. Faizleri istediğiniz gibi belirleyemezsiniz. Ülke çıkarlarını korumak zorundasınız. Çok değil topu topu 8 özel banka bu işi yapıyor. Kamu bankaları bu oyundan ayrı gibi görünmeye çalışıyor, sonunda aynı potaya giriyor.. Sadece faizden müthiş kârlar elde ediyorlar. Faiz dışı 27 kalemden gelir sağlıyorlar. Bu kadar da olmaz.. Tabir caizse vatandaşı soyup soğana çeviriyorlar.  Peki bu işi nasıl yapıyorlar? Ucuz faizle topladıkları mevduatı yüksek faizle kredi olarak dağıtıyorlar. Bankacılık sektörünün son 5 yıldaki toplam kârı 118 milyar 703 milyon lira oldu.. Sektör bu dönemde 288 milyar lira faiz, 167 milyar lira faiz dışı gelir elde etti. 2012'de 23,5 milyar, 2013'te 24,7 milyar, 2014'te 24,6, 2015'te de 26,1 milyar lira kâr açıkladı. 2016’nın 8 ayında bankaların net kârı 26.6 milyar lira oldu. Büyük ihtimalle yılı 30 milyar liranın üzerinde kazançla kapatacaklar. Bunlar alın teriyle değil, düzenin eseriyle kazanılmış paralar. Günümüzde çalışanlar maaşlarını bankalar aracılığıyla alıyor. Maaş zamanı geldiğinde paralar bankaya yatıyor. Bankalar da bu paraları anında kişilerin hesaplarına aktarmıyor ve bir süre kullanıyor. Milyonlarca kişinin maaşlarını düşündüğümüzde ortaya çok ciddi rakamlar çıkıyor...
Aynı şekilde maaşlar hesaba yatar yatmaz da hemen çekilmiyor. Yani banka bu paraları kullanmaya devam ediyor. Yatırım amaçlı banka hesabında tutulan paraları da bu hesaba katın.. Bankalar, topladıkları sıfır maliyetli paraları ihtiyaç sahibi müşterilerine kredi olarak kullandırıyor. Kredilerin masrafları ve faizleri, hesap işletim ücretleri, kredi kartları kullanım ücretleri ve faizleri, EFT ve havale gibi işlem ücretleri derken bankaların gelir kalemleri dağ gibi büyüyor. Tek tek çok küçük rakamlar, yüz binlerce kişiyi hesaba katınca milyarlara ulaşıyor... Düşünüyorum da sanki 15 Temmuz'da darbe girişimiyle tarihin en büyük ihanetini biz yaşamadık. Bunlar sanki bizim bankalarımız değil.. Kârlarından bırakın fedakârlık yapmayı; onları katlamanın peşindeler. Bu para hırsı nereye gidecek? 
Yapılması gereken açık: Bankacılığın otoritesi olan BDDK, öncelikle tüm bankaların uygulamak zorunda olduğu ücret, masraf ve komisyon listesini tüketicinin zararına olmayacak şekilde makul düzeye indirecek. Başbakan Binali Yıldırım sonunda patladı: "Reel sektörün sesine kulak verin. Tefeciliği bırakın. Gerçek ekonomiye dönün. Yarın ekonomiye kaynak aktarmaya çalışacaksınız, ama geç olacak. Duyduğunuz her haber üzerine ‘aman biraz daha teminatları artıralım, biraz daha faizleri arttıralım’ diyorsunuz. Yok etmeyi değil, yaşatmayı hedef alın. Kardeşim yapılandırma getirdik. Vatandaşın  1 lira olan borcunu 3 liraya çıkartıp taksitlendiriyorsunuz. Bu fırsatçılıktır. Bundan vazgeçin.  Ya bunu kendiliğinizden yaparsınız, ya da bunu size yaptırırız"... Sayın Başbakanım, bu sözlerinizden, olağanüstü hâl kapsamında bankaların alacakları kredi faizlerini hükümetin belirleyebileceğini anladık. Doğru mu anladık? Aslında bu iş başka türlü çözülmez. Artık bıçak kemiğe dayandı. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.