KOBİ'ler ağlıyor!

A -
A +
Türkiye 2017’de tüm tahminleri altüst ederek çok hızlı bir büyüme süreci gösterdi. Özellikle üçüncü çeyrekteki %11.1’lik artış karşısında yabancı kuruluşlar ve fonlar şaşkınlıklarını gizleyemediler. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği gibi Türk ekonomisi geçen yılı %7 büyümeyle tamamlayacak. Uluslararası kredi kuruluşları büyümedeki hızlı artışı iç talebe bağlıyor. İhracatın payının çok düşük kaldığını vurguluyor. İç talepteki artışın da Kredi Garanti Fonu ve vergi indirimleriyle sağlandığını söylüyor. Diyorlar ki: Bu hızlı büyüme sürdürülebilir değil. Bu yüzden 2018 büyüme tahminimizi %4 ila %4.5 aralığında tutuyoruz. Haklı olup olmadıkları konusunda, şimdi yazacaklarımı okuyup siz karar verin... Hükûmetin Kredi Garanti Fonu mekanizmasını bakkallara kadar indirerek devam ettirmekte kararlı olduğu görülüyor. Peki ya vergi indirimleri? Geçen sene mobilya, beyaz eşya ve konuttaki KDV ve ÖTV indirimleri bu sektörlerde canlanmaya yol açmış, hem büyük satış hacmine ulaşılmış, hem de istihdam artışı sağlanmıştı. Vergi indirimi gelir kaybına yol açmıyor aksine arttırıyor. Vergiler düşüyor, ama tüketim arttığı için toplam vergi geliri artıyor. Piyasanın hareketlenmesi için esnaf yeni vergi indirimlerini dört gözle bekliyor. İndirimin oranı hiç önemli değil. İnsanlar psikolojik olarak indirim kelimesinden çok etkileniyor. Fiyat ucuzladı, diyor. Bu fırsat kaçmaz diyor, alım yapıyor. Şunu iyi bilin. 2017’de büyüme hızının tahminleri aşması, kredi musluğunun açılmasıyla değil, vergi indirimleriyle sağlandı... Geçen sene hükûmet 210 milyar liralık kredi garantisi verdi. Üretimde önemli artış yaşanmadı. Kredi Garanti Fonu ile bankalar çürük alacaklarını temizledi, mali tabloları düzeldi. Nitekim 11 ayda 45 milyar lira net kâr elde ettiler. Hükûmetin Kredi Garanti Fonunu çalıştırmasındaki maksadı neydi? Şirketlere düşük faizle kaynak aktararak üretim artışını sağlamaktı. Ama bankalar bu işe hiç yanaşmadı. KOBİ’ler bugün %20-%22 faizle kredi almak zorunda bırakılıyor. Bankaların keyfi yerinde, verdikleri krediye devlet kefil oluyor. Faizler kârlarını katlıyorlar. Şimdi işin en can alıcı noktasına geliyorum. Yüksek faizle aldığı krediyi kullanarak üretim yapan şirketin maliyeti artıyor. Malına aşırı zam yapıyor. O çok şikâyet edilen enflasyon neden düşmüyor anladınız değil mi? Enflasyonun gerçek sebebinin ne olduğunu gördünüz. Bankalara kimse yan bakamıyor. Para ellerinde faizde istedikleri gibi at oynatıyorlar. Oysa %10-12 faizle kredi verseler üretilen malların fiyatı otomatik olarak düşecek, enflasyon da hizaya gelecek. Şirketlerimiz gece gündüz sanki bankalar için çalışıyor... Türkiye’de dayanıklı tüketim malları ve perakendede inanılmaz bir yabancı firma bolluğu yaşanıyor. Neden bu kadar çok yabancı kaynaklı perakende mağazası var. Bunlar ağırlıklı olarak yabancı markalı mal satıyorlar. Yani ülkelerinden ithal ediyorlar, yani dışarıya döviz akıtıyorlar, gelen malı da yüksek fiyata satıyorlar. Cari açığın artmasında bu uygulamanın önemli bir payı yok mu? Bakın İngiltere’ye, Almanya’ya bir tane yabancı patentli mağaza bulamazsınız. Biz neden bu kadar mağazaya izin verdik? Beyler farkında mısınız, bilmem, ama bindiğiniz dalı kesiyorsunuz!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.