Satılmış ağızlar!

A -
A +
Hükûmet büyüme tuzağına düşmedi, ekonomideki durgunluğa erken müdahale etti. Beyaz eşyada %6,7 olan ÖTV sıfırlandı. Otomobillerde motor hacmi 1600 cc altındaki araçlarda ÖTV 15 puan aşağı çekildi, ticari araçlarda KDV %18’den %1’e düşürüldü. Mobilya’da KDV %18’den %8’e indirildi. Tapu harcı %3 olarak devam edecek. Konutta KDV %8 olarak devam edecek. İndirimler sürekli hâle getirilmemeli. Her dönem yeni sektörler katılarak ekonominin genelinin bu iyileşmeden istifade etmesi sağlanmalıdır. Dördüncü çeyrekte büyüme hızının eksi çıkacağı beklentisi bu acil kararların alınmasında etkili oldu. Çok net bir kural var: Büyüyen ülkeye sermaye gelir, küçülen ülkeden sermaye çıkar… Doğru olan yapıldı. Merkez Bankası ile Maliye Bakanlığı bir koordinasyon içerisinde hareket etti. Merkez faiz indirdi, Maliye vergi indirdi. Sonunda ekonomide canlanma başladı. İndirim sözünün psikolojik bir etkisi var. Oran hiç önemli değil. Esas olan fiyatlar düştü mü düştü, tamam, vatandaş otomatik olarak kanala giriyor. Vergi kaybından, bütçe açığının artacağından söz ediliyor. Tamamen palavra.. Az satıştan alacağınız yüksek vergi ile çok satıştan elde edeceğiniz vergi arasında çok büyük fark vardır. Yıl sonuna kadar indirimler devam edecek. Ama yeni yılda büyük ihtimalle bu operasyon başka sektörlere kaydırılacak. İşsizlik azalırsa tüketim artar biliyorsunuz. Tüketim artınca üretim çoğalır. Ekonominin çarkları hızlı dönmeye başlar. Piyasalar canlanır. ABD ile yaptırımların kalkması doping etkisi meydana getirdi. Sistem çalışmaya başladı. IMF başta olmak üzere dev yatırım bankaları ve kredi kuruluşları peş peşe yayınlandıkları raporlarda Türkiye’yi büyüme potasından uzaklaştırmak için tuzak hazırladılar. Âdeta kanımıza girdiler. Bunun için anlı şanlı profesörlerimizi de maalesef kullandılar... Utanmadan sıkılmadan televizyon ekranlarına çıkıp, millete "Türkiye bu büyüme hızını hak etmiyor, borcumuz artıyor, yüksek bedel ödüyoruz" diyerek kara propaganda yaptılar. “Büyüme hızını düşürün bakın her şey normale dönecek” dediler. Büyüme yavaşlayınca işler giderek daha da berbat hâle geldi. Talep durunca şirketlerin dengesi bozuldu. Borçlarını ödeyemez hâle geldiler. Konkordato ilanları kum gibi arttı. Sistem tıkanmak üzereydi ki, Hazine ve Maliye Bakanlığı düğmeye bastı. Türkiye ihracatla büyümeye başladı. Bakın ekim ayında ihracat 15.7 milyar doları aşarak cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. İhracatın ithalatı karşılama oranı %96.7’ye ulaştı. Türkiye için en güzel gelişme petrol fiyatlarının düşüşe geçmesi. Akaryakıtta indirimler başladı. Azalan maliyetler enflasyonun düşmesini sağlayacak. Ekimdeki %25’lik yıllık TÜFE, ev eşyası fiyatlarının %37’lik artışından kaynaklandı. Önemli değil. Enerji faturamız küçülüyor. Daha az döviz ödeyeceğiz.  8 ülkenin İran’dan petrol ve dogalgaz almaya devam edeceğinin açıklanması piyasada arz sıkıntısı olmayacağını gösterdi. Aslında ABD ara seçimler öncesinde böyle bir karar alarak petroldeki yükselişi engelledi.. Biliyorsunuz ABD’de petrol yükselirse başkan seçim kaybeder. Bu bilinen ve kesinleşmiş net bir kuraldır.. İşte bu gerçeği gören Trump yönetimi İran’a göstermelik bir yaptırım uygulamak zorunda kaldı. Petroldeki 10 dolarlık düşüş cari açıkta 4.4 milyar dolarlık azalmaya yol açıyor. Türk ekonomisi ile ilgili gerçekleri, vatansever milliyetçi yazarlardan öğrenin, satılmış kalemlerden ve ağızlardan değil!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.