Neden olmasın?

A -
A +
Mevsimlerden kış ama piyasalarda bahar rüzgârları esiyor.. İyimserliğin temelinde petroldeki paraşütsüz düşüş var. Kara elmasa Trump’ın eli değdi, üretim patladı, depolar ağzına kadar doldu. Brent petrol 56 doları görerek son 13 ayın en düşük seviyesine indi. ABD, İran yaptırımlarında Türkiye dâhil 8 ülkeye geçici muafiyet tanıdı. Ardından Trump Suudi Arabistan’a uyarıda bulundu "fiyatların daha da düşmesi gerek" dedi. Onlar da üretimi arttırdı. 6 Aralık’ta Viyana’da yapılacak OPEC toplantısı öncesi Rusya önce "70 dolarlık varil fiyatı uygundur" görüşü bildirmişti. Putin, Moskova Yönetimi’nin 60 dolar seviyesindeki petrol fiyatından memnun olacağını söyledi.. Günlük petrol üretimi 11,7 milyon varile çıkan Amerika’daki ticari ham petrol stokları geçen hafta 3,6 milyon varil artışla 450 milyon varili aştı. Trump Çin’i gümrük vergileriyle tehdit etmeye devam ettiği sürece petrol baskı altında kalmaya mahkûm. Niye? Çin’de üretim yavaşlayınca büyüme hızıyla birlikte emtia fiyatları düşüyor, petrol de bundan nasibini alıyor. Nitekim Çin’de imalat endeksi kritik 50 seviyesine indi...
Petroldeki gevşeme Türkiye’ye iki önemli fayda sağlıyor. Birincisi akaryakıt fiyatları düşüyor, maliyetler azalıyor, enflasyonun küçülmesini sağlıyor. 3 Aralık Pazartesi günü bunu net biçimde göreceğiz. İkincisi enerji faturamızı küçültüyor, cari fazla vermemizde önemli rol oynuyor. Yani ihracatımız ithalatımızı geçiyor. Bu ne demek? Döviz harcamalarımız azalıyor demek. Yurt dışına olan borçlarımızı daha rahat ödüyoruz, demek. Türk lirasının güçlenmesi demek. Bir ülkenin parası ne kadar değer kazanırsa vatandaşı o kadar rahatlar. Paranın satın alma gücünün artması fiyatları küçültür. Dünyada cari fazla veren kaç tane ülke var. Almanya, Japonya, Çin, Güney Kore, Hollanda. Biz de onlar gibi mi olacağız? Neden olmasın? Vatandaşın güveni arttıkça iyimserlik kalıcı hâle gelir. Bunun işaretleri gelmeye başladı.. Ekimde 67,5 olan Ekonomik Güven Endeksi, Kasım’da %9,1 artarak, %73,7 düzeyine yükseldi. Reel kesim güven endeksi 96,8, hizmet sektörü güven endeksi 79,8 ve perakende sektörü güven endeksi 90,7 değerine yükseldi. Rakamlar büyüyor ama felaket tellalları hâlâ ikna olmadı. Kustukları zehirde boğulacaklar...
En büyük problem çözüldü.. ABD Merkez Bankasının (FED’in) faiz silahı sustu. Ya da daha doğru ifadeyle susturuldu. Başkan Trump yine birinci derecede rol oynadı “Seçtiğim Jay’den (FED Başkanı Powell’dan söz ediyor) şimdiye kadar hiç memnun değilim, hem de hiç.. Faizleri sürekli artırıyor, dolara değer kazandırıyor, ABD şirketlerinin krize girmesine yol açıyor” dedi.  Powell da bu sözlerden fazlasıyla etkilenmiş olacak ki, New York Ekonomi Kulübündeki konuşmasında güvercin mesajlar verdi: 3 yıl önce başlattıkları kademeli sıkılaşma politikasının, ülke ekonomisini dengede tutacak seviyelere yaklaştığını belirtti, faiz oranlarının nötr (en uygun) seviyenin biraz altında olduğunu söyledi. 2019 yılı için öngörülen faiz artırımlarında olası geri adım için kapıyı açtı. Risk iştahı arttı, gelişen ülke para birimleri dolara karşı güçlendi. Türk lirası tahmin ettiğim gibi 5,20’yi kırdı 5,12 TL ile 200 günlük ortalamaya geriledi. Artık bundan sonra 5,00 TL de olabilir, 4.80 TL de.. Tamamen piyasadaki arz talebe bağlı.. Ama şurası gerçek. Dünyanın en büyük ekonomisi yavaşlıyor. Uluslararası yatırım bankası Goldman Sachs’a göre, ABD’de vergi indirimlerinin etkisinin azalmasıyla bugün %3,5 olan yıllık büyüme hızı gelecek yıl %1.7 düzeyine inecek. Yani özetle:
ABD merkez bankasının faiz artırıp doları güçlendirerek, gelişen ülkeleri tehdit etme politikası sona erdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.