Susun ve dinleyin: Bu geleceğin sesi!

A -
A +

Bir ülkenin parasının değeri nasıl belirlenir? Enflasyonla. Yani mal ve hizmetlerin fiyat değişimiyle. Peki enflasyon nasıl oluşur? Talep, arzdan fazlaysa fiyatlar artar. Buna talep enflasyonu denir...

Üretimde kullanılan ham madde ve enerji fiyatları artar. Buna da maliyet enflasyon denir. Talep enflasyonunu önlemek için faizler artırılır. Maliyet enflasyonunu önlemek için faizler düşürülür...

Kasım ayında üretici fiyatları yıllık 54,62, tüketici fiyatları 21,31 arttı.

Görüldüğü gibi büyük bir maliyet enflasyonu var. Girdi ve ham madde fiyatları aşırı arttığı için tüketici fiyatlarını da yükseltiyor. Bu sadece bize mahsus değil tüm dünyanın sorunu.

Avrupa ve ABD’de de maliyetler ikiye katlanmış durumda. Bakın 1 Ocak 2021’de dolar kuru 7,43 TL idi. Yıllık TÜFE esas alınırsa bugün 9,01 TL Yıllık ÜFE esas alınırsa 11,43 TL olması gerekiyor. Oysa 18 Aralık’ta dolar 18,75 TL’ye çıkarak %152 yükselmişti.

Tamamen balondu. Yüksek kurla enflasyon tavana çıkarılarak, hükûmet ülkeyi ekonomik krize soktu algısı meydana getirilmek istendi.

Oysa göstergeler bunun tam aksini söylüyordu. "Kur korumalı TL mevduat sistemi" getirilerek bu plan bozuldu. Yıkıcıların hevesleri kursağında kaldı. Şu anda dolar ÜFE artışına göre 10,50-11,50 lira aralığında gerçek yerinde oturdu. Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın hiç sıkılmadan "bu düşüş alım fırsatıdır" sözünü dinleyip de 15-16 liradan dolar toplayanlar büyük zarara uğradı. Yazıklar olsun!.. 

Türk bankaları, yeni sistemin açıklanmasından sonra sanki buna tepki olarak kredi faiz oranlarını arttırıyor. Bir hafta önce yüzde 17-18 civarında olan mevduat faizlerini yüzde 20’nin; KOBİ kredi faizlerini de %30’un üzerine çıkardılar. Kamu bankaları da dâhil.

Bahaneleri hazır: Ne yapalım mevduat 3 aylık, krediler en az 6 aylık diyorlar. Yıl sonu bilançolarının yüksek gösterme beklentisi de varmış. Kredi vermiyorlar ama Merkez Bankasından %14 ile borçlanıyorlar, devlete 2 yıllık %22,36'dan borç veriyorlar. Oturdukları yerden 8,3 puanlık kazanç sağlıyorlar.

Bunların kredi musluklarını açmaları için ne gerekiyorsa yapılmalı. Yoksa bir çuval incir berbat olacak. Ayrıca döviz sahibi vatandaşlara mutlaka yeni enstrümanlar sağlanarak faiz tek seçenek olmaktan çıkarılmalıdır. Yüksek faiz ortamında yurt dışından ülkeye sıcak para giriyordu... 

Fonlar borsa ve tahvilde yoğun alım yaparak büyük kazanç sağlıyordu.​ Ama bir başka ülkede daha avantajlı bir durumu görünce bir gecede gidiyorlardı...

Giderken de getirdikleri dolarları alıyor, kurlar yükseliyor, piyasaların altı üstüne geliyordu… Bu durumda merkez bankası yeniden faiz yükseltmek zorunda kalıyordu…

Yıllarca bu sarmalın içinde kaldık. Emeğimizi sömürdüler, vatandaşı korkuttular, herkes dövize koştu. Bankalarda 147 milyar dolarlık atıl kaynak oluştu. Oysa bu servet ekonominin çarkları arasında yer alsaydı, Türkiye bugün dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmişti...

18 Aralık akşamı hükûmetin açıkladığı büyük tedbir paketiyle bu dönem bir daha açılmamak üzere kapandı. Yeni sistemle Türkiye ihracatla büyüyor. Dış ticaretimiz artık döviz fazlası veriyor.

2022 Mart sonunda inşallah artık cari açık diye bir problem kalmayacak. Döviz gelirimiz döviz giderimizi aşacak. Kimse bize kur baskısı uygulayamayacak...

Haziran 2022'de başlayacak turizm sezonunda yılda 60 milyon turist 40 milyar dolar gelir bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’nın en büyük silahını (doları) 1 saatte elinden aldı.

Oysa bunu kullanarak muhalefete seçimlerde zafer kazandırmayı hayal ediyorlardı, suya düştü. Şimdi gerçekler konuşuyor. Susun ve dinleyin: Bu, geleceğin sesidir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.