Öcal Uluç

Bugüne kadar hep yazıp geldim; “Ben, ‘futbol ulemamız gibi’, millî takımlardan başlayarak, büyük kulüpler dâhil, ‘yazıp çizdikleri’ takımların hocalarına, hatta Dünya / Avrupa Şampiyonalarında mücadele eden ekiplerin hocalarına kadar ‘ders verebilecek’ bir teknik / taktik uzmanı” değilim.

“Bir jokeyi göklere çıkarırken”, bir başka jokeyden “Adama bak” diye söz edemezsiniz!.. Hipodromlarda “jokeylere karşı görünmeye başladığını duyduğum” tepkiler artarsa, bunun başsorumlusu olacaksınız!

Mustafa Cengiz Başkan, “zor durumdaki Galatasaray Kulübü’nün bin bir işi” ile uğraşıyor, tamam. Sanıyorum “başını kaşıyacak” zamanı yok. Tamam. Napolyon’un dediği gibi “Para... Para... Para...” velakin çare; “Galatasaray’ın stadının altına ya da Müzenin yanına bir darphane lazım” galiba... Buraya kadar da tamam!..

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç “Kulübün mali durumu ile ilgili olarak” rakamlarla dolu bir açıklama yaptı. Hemen hepsi önemliydi ama, bir tanesi vardı ki, işte “o 3 cümlelik açıklama” Türkiye’de “en büyükler dahil” kulüplerimizin nasıl yönetildiğini gösteriyordu!

Bizlerin insanlığın göstereceği tepkiler bu zihniyetin (ırkçı) sahiplerini bitirmez. Yapılması gereken; seçiminizi yaparken işte böyle bir musibeti bin nasihatten daha iyi olan bir musibeti unutmamak!

Türkiye Su Topu Federasyonu Başkanı Vedat Akgün’e mesajımdır!

Elin oğlu, “üzerine leke düşürür” mü; “Çuvalla ve avro üzerinden onca para verilen bu Damien Comolli’de hiç iş yok galiba. Bunca zamandır ancak 2-3 genç futbolcu transfer edebildi, gerisi mafiş… Durmadan büyüklere masallar anlatıyor” dedirtir mi?..

İzmir Beşiktaşlılar Derneği’nde uzun yıllar yöneticilik de yapmış bir arkadaşıma rastladım, geçen gün. Beşiktaş’ın sadece genel kurullarına değil, Divan Kurulu toplantılarına bile giden bir “gerçek” Beşiktaşlı.

Çok branşlı” kulüplerimizin, başta Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş olmak üzere şikayetleri aynıdır ve haklıdır; “Basketbol, voleybol başta ‘amatör’ denilen şubelere çok fazla para harcıyoruz. Bu şubelerin gelir-gider hesabı, gider tarafı çok ağır basan bir sakatlık içindedir; devlet yardım etmelidir. Yoksa futboldan gelen paralarla bu branşlara yaptığımız mali destek, büyük ölçüde UEFA’nın mali fair play ilkelerini zedelemekte ve kulüplerimiz ceza almaktadır!..”

Sponsor bulmak için sadece Türkiye’nin içine bakmak yetmez; dünyaya açılmak isteyen onca Arap, Çin, şu, bu şirket var, gidin onlarla konuşun…

Haziran başında bir gündü, Bodrum’da tatil yapan Fatih Hoca’yı aradım. Muradım, “Kulüp kasası ile UEFA sınırlaması arasına sıkışacak olan transfer ayında ne yapılacağına dair” sohbet etmekti ve “UEFA’nın kararı” belli olmuş, ama resmen açıklanmamıştı!

TV’de hangi televizyon kanalını açsam, hemen her gün saatlerce ve özetle “Sporting Lizbon ile ihtilaflı bulunan Bas Dost geliyor; ‘Bas Dost gelirse mutlaka onu besleyecek’ bir futbolcuya ihtiyaç olacaktır, bu da Arsenal’in serbest bıraktığı Jack Wilshere olacak” yorumlarını dinledim de, dinledim, bu arada bu iki futbolcuyla ilgili “harika görüntüler” de izledim.

Sevgili muhabir kardeşlerim, biliyorum çoğunuz zordasınız, biliyorum çoğunuz üzgünsünüz, biliyorum çoğunuz sıkıntıdasınız.

Sporun, uluslararası ve ulusal yönetim kurum ve kuruluşlarının dünya çapında mücadele açtığı ve önlemeye çalıştığı “evrensel suçları” nelerdir; doping, şike, şiddet ve “ayrımcılık” değil mi?

Bizleri, “at gibi koşanlar” futbolunun, “futbolu ne hâle getirdiğini”, nihayet “anlayabilecek bir hâle getirdiği” için, 2018 Dünya Kupası’na teşekkür etmemiz gerek!..

Bugüne kadar pek çok defa yazdım, onun için “sön söyleyeceğim sözü”, bu defa “en başta” söyleyeceğim; “Bu hâliyle GS TV, Galatasaray’a yakışmıyor!..”

Bu kadarı da olmaz; ya “bile bile uyduruyorlar, yalan yazıyorlar” ya da “yazdırılıyorlar”; artık başkaca söyleyeceğim bir söz kalmadı; zira “gazetecilik” için, “bir gazeteci” için “bundan daha ağır hakaret sözü” olmaz!..

Sarı-kırmızılı kulüpte “Fatih Terim’in tatilden dönmesi ve UEFA kararının resmî olarak gelmesi” bekleniyordu. “Bunlar olmadan”, spor medyamızda “transferler konusunda” yazılan, söylenen her şey, “atmasyondan, spekülasyondan, sansasyondan öteye gidemezdi”, nitekim gitmedi!..

Gazetelerden haber; “Fransa Ligi takımlarından Monaco, Olympique Lyon’un 16 yaşındaki futbolcusu Williem Geubbels’i 20 milyon avroya transfer etti.”

Spor sayfalarımızı, TV ekranlarımızı “atmasyon transfer haberleri doldurur ve Türkiye Süper Ligi’nin büyüklü / küçüklü takımları için her gün ‘Dünya / Avrupa karmaları’ damgası vurulacak sayıda futbolcu adına ‘Geldi, geliyor’ haberleri ve manşetleri yarışı yapılırken” imdada Dünya Kupası yetişti de, “palavra bataklığından” kafamızı birazcık çıkarabildik!..