Bu dünya köprü gibidir...

A -
A +

Dünya kelimesi, üzerinde yaşadığımız arz küresine verilen isimdir. Din kitaplarında geçen dünya kelimesi ise, yasak edilmiş, adi, alçak şey anlamındadır. (Dünya melûndur) hadis-i şerifinde kötülenen dünyâ; Allahü teâlânın yasak ettiği, haram kıldığı şeyler melûndur anlamındadır. Din kitaplarında kötülenen dünya budur. Cenâb-ı Hak, yarattığı bütün bu âlemi, yok olacak şekilde yaratmıştır. Sadece Cennet ve Cehennemi ebedi kılmıştır. Üzerinde yaşadığımız bu dünya da, yok olmak için yaratılmış ve yok olacaktır. Âhıret ise, sonsuz kalmak için ve sonsuz kalacak şekilde yaratılmıştır. Sonsuz kalacak şey ile çabuk yok olacak şey arasında ne kadar fark varsa ise, dünyâ ile âhiret yapısı ve işleri arasında da o kadar fark vardır. Bü dünyâ, zevk için, lezzet için yaratılmadı. Âhiret, bunun için yaratılmıştır. Zira hadis-i şerifte: (Dünyâ sizin için yaratıldı. Siz de âhiret için yaratıldınız! Âhirette ise, Cennetten ve Cehennem ateşinden başka yer yoktur) buyuruldu. Dünyâ ile âhiret, birbirinin zıddıdır, tersidir. Birini sevindirmek, ötekinin gücenmesine sebep olur. Yani, birinde zevk aramak, ötekinde elem çekmeye sebep olur. Bunun için, dünyâda nimetleri, lezzetleri çok olanlar, bunlar için lâzım olan şükrü yapmazlarsa âhirette çok korkacak, çok acı çekeceklerdir. Dünyâda tehlikelerden sakındığı, çalıştığı hâlde çok acı çeken iman sahipleri ise, âhirette çok lezzetlere kavuşacaklardır. Sonlu sonsuz ile ölçülemez! Dünyânın ömrü, âhiretin uzunluğu yanında, deniz yanında bir damla kadar bile değildir. Dahâ doğrusu, sonu olan, sonsuz ile ölçülebilir mi? Bunun için Peygamber efendimiz: (Dünyâ, geçilecek bir köprü gibidir. Bu köprüyü tamir etmekle uğraşmayın. Hemen geçip gidin!) buyurmuşlardır. Mâlik bin Dînâr hazretleri şöyle anlatır: "Bir gece uyuya kalmışım. Gece yapmam ve okumam gerekenleri yapamamış, okuyamamıştım. Rüyâmda birisi karşıma çıktı ve "okuryazarlığın var mı?" dedi. "Var", dedim. "Şu yazıyı okur musun?" dedi ve elime bir kâğıt parçası verdi. Kâğıtta; "Dünyânın geçici ve aldatıcı nimetleri, ölümsüz olarak yaşayacağın Cennet'in zevk ve safâsından seni alıkoymuştur. Yâni geçici olarak zevk aldığın bu uyku, ebedî saâdetine yarayacak ibâdetine mâni olmuştur. Uyan, namaz kıl ve Kur'ân-ı kerîm oku. Zîra bunlar, uykudan hayırlıdır" yazılıydı." Senâullah-i Pânî pütî hazretleri, kendisini sevenlere yaptığı vasiyyetinde buyuruyor ki: "Dünyâya fazla kıymet vermeyiniz. İnsanlar çoğunlukla çocukluğunda ve gençliğinde ölmektedirler. Yaşlanan pek azdır. Hepsinin ömrü kısa süren bir sabah rüzgarı gibi geçmektedir. Nereye gittiğini bilmezler. Kalan ise bitmeyecek olan âhiret işleridir. Bu dünyâ lezzetleri sıkıntı çekmeden ele geçmiyor. O da az bir şeydir. Bu geçici ve az bir şey olan lezzetlere dalıp, ebedî lezzeti, âhiret saâdetini, Allah korusun elden kaçırmak ve ebedî felâkete düşmek ahmaklıktır. Dünyâyı tercih edenin eline bâzan dünyâ da geçmez. Bu durumda olan, dünyâda da âhirette de zarar eder." Dünyâ hayâtı, iş yapacak zamândır. Keyif yapacak, eğlenecek zamân ileride gelmektedir. Orada, dünyâda yapılan işlerin karşılığı ele geçecektir. İş zamânını eğlence ile geçirmek, çiftçinin tohum ekmemesi ve mahsûl almaması gibidir. İbrâhim bin Muhammed bin Ali et-Tâzî hazretleri: "Dünyâ hayâtı; oyun, eğlence ve süsten ibârettir. Dünyâ seni aldatmasın. Dünyâ, zâlim ve hîlekârdır. Bugün senin olduğunu sandığın malların, yarın başkasının olduğunu görürsün" buyurmuştur. Bu dünyâ nimetleri geçicidir ve aldatıcıdır. Âhirette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyâda iken kazanılır. Sâlih bin Beşîr hazretleri buyurdu ki: "Dünyânın fânî, geçici ve sıkıntılarla dolu olduğunu bilen bir kimse, dünyâya sarılmakla nasıl mutlu olabilir? Dünyâ, bizden evvelkilerin artığı, geçmişlerin terk edip boşadığıdır. Buradan, ayrılık zamanı gelmeden önce ayrılın ve ölüm, baş ucunuzda imiş gibi hareket edin!" Muhammed bin Ka'b hazretleri: "Dünyâ, geçici bir yerdir. İyiler ondan yüz çevirir, kötüler ona koşar. İnsanların kötüsü ona rağbet eden, iyisi ondan uzaklaşandır. Dünyâ, kendine bağlanana sıkıntı verir, helâke düşürür. Boyun eğene hâinlik yapar. Zenginliği fakirlik, çokluğu azlıktır. Günleri gelip geçer" buyurmuştur. Dünyâ kimseye kalmaz... İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: "Bu dünyâ, âhiretin tarlasıdır. Burada tohumlarını ekmeyip yiyenler, böylece bir tohumdan katkat meyve kazanmaktan mahrûm kalanlar, ne kadar tâlihsiz ve ahmaktır. Aklı başında olan, bu dünyâyı fırsat bilir." Dünyâ ile âhiret, doğu ile batı gibidir ki, birine yaklaşan, ötekinden uzak olur. Bir kimse, ibâdetini yapmaz ve geçiminde, kazancında Allahü teâlânın emrlerini ve yasaklarını gözetmezse, dünyâya düşkün olmuş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Dünyâya, burada kalacağınız kadar, âhırete de, orada kalacağınız kadar çalışınız!) Bu dünyâ bir köprüdür, her gelen bir bir geçer durmaz! Hani annen, baban nerde, bu dünyâ kimseye kalmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.