Fiyatlar ne zaman sakinleşir?..

A -
A +
Söze önce sakin bir millet olmadığımızı kabul ederek başlayalım. Sosyal davranışlarımız istikrarlı olmadığı için, piyasa davranışlarımız da benzer şekilde oluşuyor. Çabuk kızan, bir anda yumuşayan, pire için yorgan yakan, işleri yolundaysa başkasının derdiyle ilgilenmeyen bir milletiz.
 
Hata ya da eksikliğimiz ortaya çıktığı anda üzerinde düşünmek yerine hemen analiz sahibine yüklenmek ve yüksek sesle susturmayı adet edinmişiz. "Kimse bilmiyorsa devam et" ile "yakalandığında yerine göre pişmanlık yerine göre pişkinlik" yaklaşımı arasında gidip geliyoruz. Ekonomi sadece matematik değildir, içinde insan karakteri barındıran hiçbir olgu sadece pozitif bilimle açıklanamaz.
 
Bunları anlatmanın sebebi belli. Fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın ne zaman biteceğini bulmaya çalışıyoruz. Bildiğim ve tecrübe ettiğim gerçek şu ki, rasyonel davranış göstermeyenler ya da endişeyle hareket edenlerin sayısı azalmadıkça fiyat dalgalanmalarının önüne geçmek imkânsız. Yani yüksek fiyat verenler, aynı mal ya da hizmeti daha düşük fiyat verenler karşısında rekabette geriye düşeceklerini gördükleri zaman ortalık sakinleşecek. Bu ham madde, ara mal, otomobil, konut, giyim eşyası ve diğer mal ile hizmetler için geçerli.
 
İktisadi davranışlar sonradan mı oluşuyor?..
 
Vesvese ile stok yapan, emtia fiyatlarının düşmesiyle zarar edebileceğini anladığı an elinden hızla çıkaracak, vatandaş da "bulamam" korkusuyla evde sakladıklarını rahat rahat bulabildiğini görünce bundan vazgeçecek. Ancak bu hemen olmayacak. Eğer şansımız yaver giderse 2023 yılının ortasına kalacak, işler ters gitse bile azami 1 yıl sürecek. Tek şartla: Bir anda hiperenflasyon gibi bir sarmala düşmezsek. O zaman bu söylediklerimizin birçoğu anlamsız hâle gelir.
 
Şu ana kadar neler oldu? Bir özet geçeyim: Hem kamu bütçesi, hem para arzı hem de kamunun borçlanma ve faiz yükü arttı, diğer taraftan özel sektörün kaynaklara ulaşamadığı, ulaşsa da oldukça yüksek faize katlanmak zorunda kaldığı görüldü. Döviz kurları geçen yılın aynı ayına göre %100'den daha fazla artmış durumda. Hâl böyleyken enflasyon piyasa faizinin 2 katı, TCMB politika faizinin ise 5 katından fazla şekilde seyrediyor. Devletin haksız kazanç sağlayanlar ve rekabete aykırı davrananlarla alakalı önemli adımları var. Ancak tarımsal ürünler ve gıda fiyatlarında yükseliş hâlâ devam ediyor.
Bu şartlar altında vatandaşa ve iş dünyasına güven veren eylemlere girişmek en doğrusu. Bugüne kadar iş dünyasının siyasetten talep ettiklerinin yaşadığımız şartlarda herhangi bir koruma görevi yapamadığı umarım anlaşılmıştır. Tedarik zinciri kopunca mal, hizmet, finansal kaynak akışındaki aksaklıklar bir bir ortaya çıktı. Üretenlerin de sabırlarının, Foucault'un 1971'deki bir söyleşisinde dediği "kurallar bir sınıfı diğerinden korumak içindir" sözünü doğrulayan bir yere geldiğimizi görüyorum.
 
Bu durumu çözmenin yolu sanayi ve ticaretin egemen güçleriyle görüşmekten ve itişmekten çok, doğrudan doğruya çarşı pazara inip dertleri ilk ağızdan dinleyip çözmek olmalı. İş dünyasının kanaat kurumları hâkim durumda olanların menfaatini seslendiriyor genellikle. Maalesef bu da Foucault'u doğruluyor: "Bağımsız diye övdüğümüz kurumlar bile kendi siyasetlerinin yörüngesinde hareket eder."
 
Beraber kitaplar yazdığımız Yalın Alpay'ın kulakları çınlasın. "Kişinin cevheri vardır/yoktur" tartışmasının alevlendiği yerleri yakında tekrar ele alacağız. Bakalım insanların doğuştan edindikleri mi yoksa sonradan gördükleri mi hayatlarında etkiliyor? Özellikle iktisadi davranışlar için bu araştırmanın yapılması gerektiğine inanıyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.