Yeni ekonomik modele argüman oluşturmak!..

A -
A +
Merkez Bankası bizi tekrar şaşırtmaya hatta şoke etmeye karar verdi anlaşılan! Ancak bazı gelişmeler dünkü faiz kararına gerekçe oluşturmaya faydalı oldu diyebilirim.
 
Aslında kimsenin faiz oranlarında bir değişikliğe gidileceğine dair beklentisi yok iken faizin düşürülmesi sürpriz değil şok olarak nitelendirilebilir ancak. Merkez Bankası'nın üzerindeki baskıyı kaldırabileceği konusunda endişeler varken bunu yapması nasıl açıklanabilir bilemiyorum?
 
TCMB'nin hükûmetin ekonomik modeline destek amacıyla faizleri düşürmesi kurların ve enflasyonun sıcaklığını korumasına hizmet ederken, bu politikada ısrar edilmesini sağlayacak kısa vadeli gelişmeler oluyor diyebilirim.  
Son bir haftadır döviz rezervlerinde az da olsa bir artışın olması CDS primlerini 900 seviyesinden 600'lere düşürünce piyasalarda bir rahatlama olurken, bankaların son bir haftadır kredi kullandırma ve faizler konusunda daha uzlaşmacı bir tavır takındığı gözüktü. Bu durumun kalıcı olabilmesi için rezervlerde artışın devam etmesi, kurların sakin kalması ve cari işlemlerin artırdığı dış kırılganlıkta bir sakinleşme olması gerekiyor. Tüm bunları Merkez Bankasının para politikasının çalıştırılmasıyla sağlamamız mümkün ancak, bu konuda para otoritesi siyaseti ikna etmek yerine özerklik tartışmasını zirveye çıkaracak şekilde davranıyor. 
 
Yıl sonuna kadar sürprizlere devam...
 
Merkez Bankası-Özel sektör buluşmalarındaki tartışmalardan anladığım şu ki, para otoritesi reel sektörü artık duymuyor. TÜİK'in açıklamalarına bel bağlayarak günü kazasız belasız bitirmeye çalışıyor. Hâl böyleyken, özel sektör meseleyi doğrudan doğruya kamu bankalarıyla müzakere etmeyi tercih ediyor. Çünkü kamu bankaları reel sektörün detaylarına herkesten daha fazla hâkim durumdalar. Tartışmalarda bahsedilen düşük faizlerden kimsenin kredi almadığını gayet iyi biliyorlar. Ancak eldeki kısıtlı kaynağı dengeli şekilde dağıtmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Bu bahsettiğim mücadele her gün yaşanıyor ve her sabah sil baştan tekrar başlıyor. Özel Bankalardaki arkadaşların sorumluluğu kamu bankalarından elbette farklı. Onlar da kâğıt üzerindeki muhteşem kârlara aldanmadan ihtiyatlı davranıyorlar. 
 
Tüm bu mücadele içinde mevduat ve krediler arasındaki vade uyuşmazlığı da minimuma indi diyebilirim. Bankalar oldukça kısa vadelerle kredi verirken, KKM sayesinde mevduatın vadesini uzatmayı başardılar. Ayrıca fonlama maliyeti ve kredi faizleri arasındaki makas sayesinde tarihte eşi benzeri görülmeyecek kârlar yazdılar. Özel bankaların yine de yakın gelecekte yaşanacak muhtemel sıkıntılar sebebiyle, sorunlu olmaya namzet krediler ve yeniden yapılandırılacaklar için, yukarıda belirttiğim gibi ihtiyatlı davrandıklarını görebiliyoruz. Dolayısıyla krediler ve faizlerdeki rahatlama uzun sürmeyecek gibi gözüküyor...
 
Merkez Bankasına tekrar dönersek: TÜİK'in açıkladığı temmuz ayı enflasyonundan ve küresel gelişmelerden cesaret alarak faizleri düşürdü. Bunu yapması için tek sebep bulabiliyorum: “Tüm Merkez Bankaları faizleri yükseltirken biz de mecburen sonunda dayanamayıp yükselteceğiz, dolayısıyla şimdiden elimizde fırsat varken düşürebileceğimiz kadar düşürelim.” Maalesef başka izah bulamıyorum. 
 
Sonuç olarak para politikasında değişiklik için 2023'ü beklemek zorundayız. Bu yıl para piyasası ne kadar sıkışsa da Merkez Bankası kolay kolay bu modelden geri adım atmayacak gibi gözüküyor. Kısmetse gelecek seneye artık...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.