Prof. Dr. Ramazan Ayvallı

​Hazret-i Nûh’un kavmi, Allahü tealaya ve Peygamberine isyân etmeleri, zulme, küfre ve günâha dalmaları sebebiyle helâk olmuştur.

Semûd kavmi, zulüm ve haksızlığa dayalı çeteler kurup, karışıklıklar çıkardılar. İnsanları ifsâd ettiler, bozdular ve putlara tapmaya başladılar...

​Son zamanlarda, bazı edepsizlerin, bizzât Allahü teâlâya, son Kitâbına ve son Peygamberine harp ilan ettiklerini, çok elem verici ve acı bir şekilde görüyoruz!..

İslâm nûrunun ilk parladığı Mekke-i Mükerreme, hicrî 8. senedeki fethini takip eden ilk günlerde, şirk ve küfür karanlıklarından tamâmen temizlenmiştir.

​İslâm dîni ve medeniyeti, gittiği her yerde, insanlara adâlet ve emniyet, huzur ve saâdet dağıttığı gibi, ilmin ve tekniğin en son mahsullerini de bol bol saçmıştır.

​Muteber tefsîr kitaplarında deniliyor ki:​ “Ezân, ikâmet, teşehhüd, hutbe gibi birçok yerde benimle beraber adını andırmak sûretiyle şânını yücelttik.”

“Allah’a ve Resûlüne itâat edenler, Allah’ın kendilerine nimet verdiği, lütuflarda bulunduğu nebîler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle berâberdir…”

Resûl-i Ekrem Muhammed aleyhisselâm’ı bütün insanlara doğru bir şekilde tanıtmak ve sevdirmeye çalışmak çok şerefli bir iştir.

Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselâma tâbi olanlara mahsustur. Ona tâbi olmayanların yaptığı her iyilik, dünyâda kalır.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Bir kimse, beni kendi nefsinden, ehlinden ve bütün insanlardan dahâ çok sevmedikçe, îmân etmiş olmaz.”

Sevgili Peygamberimiz Nebîlerin ve Resûllerin sonuncusudur. O’nun ayrıca “Resûlü’s-sekaleyn: İnsanların ve cinnîlerin Peygamberi” sıfatı da vardır.

Attilâ, hükümdârlığı sırasında, bütün Avrupa’ya korku ve dehşet salmıştır. Avrupalılar kendisine “Allah’ın gazabı” derlerdi.

“Türklerin târihi”, binlerce yıl öncesine, Hazret-i Nûh’un oğlu Yâfes’e kadar gider. Türk târihinin 2.700 yıllık olduğu bazı kaynaklarda yazılıdır.

Peygamber Efendimizin dünyâyı teşrîfi, dünyânın en önemli kilometre taşlarından, en mühim dönüm noktalarındandır.

​Son Peygamber olan Sevgili Peygamberimiz, kendisini bir muallim (eğitimci) olarak tanıtmış, eğitimcilik vasfını, gönderiliş sebepleri arasında zikretmiştir...

Mürşid-i kâmillerin en üstünleri, dört mezheb imâmlarıdır. Bunlar; İmâm-ı A'zâm Ebû Hanîfe, İmâm Mâlik, İmâm-ı Şâfiî ve İmâm Ahmed bin Hanbel'dir.

​Bir insan, bir rehber olmadan, Kur'ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin mânâlarını doğru bir şekilde anlayamaz. Bunun için “Mürşid-i kâmil”e ihtiyaç vardır.

​Kadınlarda örtünün sâbit bir şekli yoktur; yani manto ile de olur, çarşafla da olur, Anadolu’daki atkı ve şalvarla da olur, entârî ile de olur.

​Tefsîr, hadîs ve fıkıh kitaplarında cilbâbın dış örtü olduğu yazılıdır. Çarşafa bid’at denmez; çünkü âdetteki değişiklik bid’at olmaz.

Bir kimse, örtülmesi emredilen yerleri açıyorsa, hiç olmazsa, oraları örtmenin farz olduğunu kabul etmelidir ki, dinden-îmândan çıkmasın.