"Hayat hikâyemiz, adımızın konulmasıyla başlıyor…"

A -
A +
"Anne babalar, aile büyükleri, çocuğa isim koyarken çok ilginç kriterleri baz alabiliyor."   Sınıf başkanı, arkadaşlarını ikaz ediyordu: - Öğretmenimiz geçenlerde ne demişti: Dinlemek konuşmaktan daha mühim bir hasletmiş. İsimlerimizi anne, baba ve ailemizin büyükleri koyuyor. Ama bazen öyle isimler duyuyoruz ki “Ne istediniz bu çocuktan?” demekten insan kendini alamıyor. Zira memlekette isimler Kaya’dan Toprak’a, Yeter’den İmdat’a kadar çeşitli. Bazen de isim normal görünüyor ama verilme sebebi ilginç oluyor. Rüyalar yoluyla ilham alan ebeveynler mi istersiniz, elinde kâğıt kalemle hayat arkadaşının ve kendi adındaki harflerden ortak bir ad ortaya çıkarmaya çalışanlar mı? Kimi zaman da bizi dünyaya getirenlerin sevdiği bir mübarek zatın, peygamberlerden birinin, tarihî kahramanın, unutamadığı öğretmenin, hastalığını iyi eden doktorun, askerde yardımını gördüğü komutanın, imrendiği sanatçının veya meşhur birinin ismini taşıyoruz. Bakın bunlardan her birini görmemiz mümkün. Bana Çağrı ismini babam koymuş. Selçuklu Sultanı, Alparslan’ın babası. Velhasıl hayat hikâyemiz, adımızın konulmasıyla başlıyor arkadaşlar… - Anne babalar, hatta diğer aile büyükleri, çocuğa isim koyarken çok ilginç kriterleri baz alabiliyor. Bu yüzden memleketimiz isim konusunda âdeta bir hikâye hazinesi. Hikâyeler çeşit çeşit… - Çocukluğumda mahallemizde yaşlı bir kadın vardı. Eli sopalı, sözü geçen biriydi. Genci yaşlısı herkes ona ‘Ebe Yenge’ derdi. Bir gün öğrendik ki gerçek adı Pürçüklü’ymüş, buna kızdığı için kimse ona ismiyle hitap etmezdi. Pürçüklü denen havuç alıp da yanında yiyen olmazdı. - Ağabeyimin okulda bir arkadaşı vardı. Kızın adını “Buson” koymuşlar. Çok çocuk istemiyorlarmış. ‘En son çocuk bu olsun’ manasında böyle garip ad çıkmış ortaya. - Bizon öküzü deyip ne kadar alay eden, takılan olmuştur. O zavallı çocuğun yerinde olmak istemezdim. - Ooo öyle isimler çok “Netice, Yeter, Songül” bunlardan birkaçı. - Çok yaşasınlar diye de konanlar var. “Yaşar, Kaya, Çınar, Demir, Çelik…” - Ancak, güzel bir gelenek olarak çocukların doğdukları aylar, günler de isim olarak verilmiş. “Ramazan, Şaban, Recep, Cuma, Bayram, Kadir…” gibi… - Neşe isminde bir arkadaşım vardı. Amcasının nişanlısının adını vermişler. Amcası nişanlısından ayrılmış ama ismi hatıra kalmış. - Babam annem ikisinin isimlerinden bir karışım olsun istemişler. Almışlar ellerine kalem kâğıt, evir çevir “ERAY” çıkmış. Erhan’ın “er”ini “Aynur”un “ay”ını almışlar ve benim ismim çıkmış ortaya. - Köyde “Sultan" isminde erkek bir sınıf arkadaşım vardı. Anneleri çocuklarının ismini “Fatih Sultan Mehmed”e tamamlamak istiyormuş. Sultan ismi kızlara verilse de, ortanca çocuğun kısmetine bu düşmüş. - Dedem annemin adını koyacağı zaman arkadaşlarını çağırıp birer isim yazdırmış ve kura çekmiş. Annemin adı kurada çıkan “Nazlı” olmuş. - Daha neler neler… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.