Türk nineleri

A -
A +

Her Türk evinde, bir nine, ikisi de hatta bazen dördü de birlikte yaşarlar. Ama anneanne en önemlisidir. Bir Türk evine misafir gittiğiniz zaman, salonun bir köşesinde, bir koltuğa oturmuş bir nine veya bir dede görürsünüz. Saçları boyalı makyajlı, modern nineleri demiyorum, beyaz topuzlu, koyu renk elbiseli nineleri düşünüyorum. Bir Türk evine girince her şeyden önece ninenin elini öpmek gerekir. Bu onun hakkıdır ve o, bunu bilir. Türk ninelerin çok anısı vardır, Atasözü, bulmaca ve tekerlemelerin âlâsını bilirler. İş işlemek için gözlükleri, yün şalları ve Isparta'dan gelme gül kokuları vardır. Ninelerin anılarıyla bir tarih kitabı yazılabilir ama, anlattıklarının hangisinin gerçek, hangisinin hayal ürünü olduğu pek anlaşılmaz. Gençliğinde tanımış gibi Sultan Vahidettin'den bahseden nineler tanıdım, başkaları ise Atatürk'ün Samsun'a gidişini gördüklerini yeminle anlatırlar. Nineler evlerinde o kadar saygı görürler ki ev sahibinin annesi mi yoksa kayınvaldesi mi belli olmaz. Misafir benim gibi yabancıysa, Türk nine köfte yapmayı öğretmekten, muska hediye etmeye kadar her türlü ev ve Türk geleneklerinden bir şeyler gösterir, öğretir. Ben saatlerce onların Kurtuluş Savaşı anılarını dinlerken hediye olarak tığ ile yapılmış dantel örtüler veya oyalı yemeniler hediye alıyordum. Nineler çocukların ilk öğretmenleridir. Bütün Türk çocukları iki okula gider: Nineninki ve öğretmeninki... Ama nineninki köy çocukları için olsun, büyükelçi çocukları için olsun birdir. Böylece bütün çocuklar aynı ninnilerle uyur. "Dandini dandini..." Ya masallar? Ninelerin masalları prensesler, ejderhalar, kurnaz kunduracılar ve bilgin fillerle doludur... Nineler yalnız kalınca perilerle konuşurlar ve cinleri evin kapısının dışında bırakırlar. Aile fertlerinden biri hasta olunca doktor çağrılır ama ilk ilacı yine evin ninesi verir: Bu şekilde, limon, nane, ıhlamur, veya sıcak bir çorba eczanenin ilaçlarından önce yetişirler. Dedeler de kendilerine çok önem verirler ve çok anıları vardır: Çok yolculuk yapmışlardır. Bunları ve askerlik anılarını anlatırlarken subayların erlerin isimlerini de hatırlarlar. Bana göre dünyanın bütün ülkelerinin Türk nine ve dedelerine ihtiyacı vardır.  Bir bayram hediyesi olarak sizlere sunduğumuz bu satırlar, Ord. Prof. Dr. Anna Masala'nın "Türkiye'ye Aşk Mektuplarım" isimli kitabından. Kitap bu yakında Kültür Bakanlığı yayınları arasında çıktı. İtalyan yazar bir Türkolog. İtalyan, fakat çok kişiden daha fazla Türk. Son derecede sade cümlelerle bizi bize anlatıyor. Şu yazdıklarındaki lezzet ve güzelliğe bakınız ne kadar fevkalade. Hele vardığı hükümler o kadar doğru ki... O yüzden bayramın akide şekeri olsun istedik.  Ağız tadı ile bir mübarek bayram geçirmenizi diliyoruz. Her kurban bayramı sonrasında yağan yağmurlarla beraber inşallah rahmet de iner, bayram sonrası yeni bir hayat başlar. Kurban bayramı, bunalımın zirveye çıktığı kapkara vakitlerde erişti. Şimdi bayram ve bahar iç içe... Bu iki güzellik, yeni güzelliklerin habercisi olabilir. Onun için gam, keder ve ümidsizlik herkesten uzak olsun. Şu günler, bolluğun bereketin, yoksulluğu yenmenin müjdecisi olamaz mı? Dualar buna dair olmalı. İstenmedik her şey arkada kalsın. Önümüzde yeni sayfalar açılsın. Evet, yeni ufuklara doğru yeni sayfalar açıp azimle yürümenin zamanıdır. Kurban bıçakları gibi bilenmeli, zorlukların üstünden gelmeliyiz. Sevgili Peygamberimiz'in -aleyhisselam- buyurdukları hiç unutulmamalı. "Ölümden başka her şeyin çaresi vardır." Dualarımızın kabulü için nineler ve dedeler işte oradalar. Ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Onları dışarıdan gelen bir insan dahi keşfetmiş.  12 Mart sabahı buluşma arzusu ile... Nice bayramlara.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.