Muhammed Salih'e hürriyet

A -
A +

Prag denince hep o kızıl işgali hatırlarız; Başbakan Dupçek, demokrasiye yönelince SSCB, 1968 baharında tanklarla Çekoslovakya'nın başkenti Prag'a girmiş, dünyanın gözü önünde Dupçek'i alaşağı ederek hapse koymuştu. Artık Çekoslovakya da Sovyetler Birliği de yok. Birincisi 'Çek' ve 'Slovak' Cumhuriyeti diye ikiye ayrıldı. İkincisi zaten eşyanın tabiatına aykırı olduğu için yıkıldı. Ayrılıktan sonra Prag, Çek Cumhuriyeti'nin merkezi olarak kaldı. Çeklerin cumhurbaşkanı ünlü tiyatro yazarı Vaclav Havel. Havel, komünist dönemde muhalif olmasından ötürü Pankrats hapishanesine atılmış bir insan. Zikredilen hapishanenin yeni misafiriyse Özbekistan ERK Partisi Genelbaşkanı Muhammed Salih. Salih'in kısa kronolojisi şöyle. 1989'da Sovyetlerin dağılmasıyla 1990'da ERK Partisini kurdu. 1991'de Kerimov'a karşı cumhurbaşkanı adayı oldu. Seçimi eski lider kazandığı halde rakibinin aldığı yüksek oydan rahatsızlık duydu. ERK'e baskılar başladı. Ana muhalefet lideri, milletvekilliğinden istifa etmek zorunda kaldı. Partisinden bazı isimler hapse atıldı. Muhammed Salih, aldığı bir ihbar üzerine 1993'te Türkiye'ye geçerek hayatını kurtardı. 1994'de Cumhurbaşkanı Demirel, Kerimov'la barışmasını istedi, Demirel'i kırmadı. Türkiye cumhurbaşkanı, aynı yıl Davos'ta Kerimov'a da aynı teklifi yaptı, red cevabı aldı. Cevap şaşırtıcıydı. "Süleymanağa Salih'i en iyisi bize iade edin". Bunun üzerine iki lider arasında şu tarihi konuşma geçer. Demirel, "iade etsek ne yapacaksınız?" Kerimov, kısa bir tereddütten sonra şöyle bir karşılık verir "kurşuna dizeceğim". Demirel, cevaptan rahatsız olarak "ne sen böyle bir şey dedin, ne de ben işittim" der ve masayı terk eder. Bu konuşmayı Muhammed Salih, Moskova tv'sinin bir haber programında bizzat anlatmıştır. Rakibini Türkiye'den alamayan Kerimov, bunun üzerine kızar ve Türkiye'de tahsilde olan 10 bin Özbek talebeyi geri çeker. Ayrı devlet aynı millet iki ülke münasebetlerinin bozulmasını istemeyen Muhammed Salih, Almanya'ya gider. Daha doğrusu Türkiye, sınır dışı eder. Ama Özbek gizli servisi tarafından Almanya'da da sıkıştırılır. Her ân bir suikaste gitmesi mevzubahistir. İsveç'ten iltica talebinde bulunur ve oraya yerleşir. Muhammed Salih, geçtiğimiz günlerde Prag'da faaliyet gösteren Radyo Liberty'nin davetlisi olarak bu şehre gelir. Fakat Çek polisi tarafından kırmızı bültenle aranan bir terörist olduğu gerekçesiyle tutuklanarak Pankrats'a konur. Havel, tiyatro yazarı, Salih'se şairdir. Biri dünkü muhalif, diğeri bugünkü. Biri Pankrats Hapishanesi'nin eski mensubu diğeri yeni. Dolayısıyla Salih'i en iyi anlayacak olan da çek devlet başkanıdır. Durumunu inceledikten sonra şu açıklamayı yapar "Muhammed Salih'in insan hakları mücadelesi verdiğine ve suçsuz olduğuna eminim". Uluslararası Af Örgütü ve diğer sivil kuruluşlar devredeler. Buna rağmen Salih içerde. Yakasına şöyle bir suç iliştirilmiştir. 1999'da Taşkent'te meydana gelen eylemde bombalar patlar, ölenler olur. Kerimov, suçlu olarak İslami Hareket Partisi başkanı Tahir Yoldaş'la Muhammed Salih'i ilân eder. İddiaya Salih'i de katmasının sebebi yüklüce bir parayla ele geçirdiği bir fotoğraftır. Salih ve Yoldaş 1988'de İstanbul'da bir araya geldiklerinde bu buluşma bir de hatıraya dönüştürülür. Bilahare bir kere de Kandehar'da görüşürler. İşte bu iki temas Salih'i de Vehhabi harekete katarak radikal göstermek için sebep olarak kullanılır. Buradan hareketle de 'iktidarı zor kullanarak ele geçirecekler' cümlesinden olarak kırmızı bültene dahil edilir. Kerimov, ne yapıp etmiş ve muhalifini terör suçlusu saydırmıştır. Hatta güya ERK, Üsame bin Ladin'den de para desteği görmüş. Muhammed Salih'in bu iddialarla zerrece alakası yok. O bir Türk ziyalısı, aydın, entelektüel. Ülkesine demokrasinin gelmesi için demokratik yollarla mücadele eden birr siyasetçi. Ne Vehhabilikle alakası var ve ne de terörle. Dünyanın 11 Eylül münasebetiyle teröre karşı hassaslaştığı bir zamanda ERK partisi lideri asılsız bir iddiaya dayanılarak hürriyetinden edildi. İadesi isteniyor. Çekler imtihandalar. Vaclav Havel yönetimindeki ülkenin Muhammed Salih'i serbest bırakması gerekir. Özbekistan'a iade ederlerse ne olacağı belli. Özbek devlet reisi, onu 1994'te Demirel'e açıklamış bulunuyor. Bu arada Türkiye de imtihanda. İçerdeki hürriyet kahramanın kızı Ümide Salih, bize yazdığı mektupta Türk medyasının konuya duyarsız kalmasından şikâyetçi. Kibarlık göstermiş, devlet adamlarımız da alakasız. İmtihanda olan iki ülke daha var. Özbekistan ve ABD. ABD'nin iğvalara kapılmaması lazım. Salih, hürriyetine kavuşturulmazsa Afganistan'a insanların hürriyeti ve demokrasi için gittiğine kim inanır? Ceza ise Muhammed Salih zaten çekmekte. Bir vatanperverin topraklarından çıkmak zorunda kalmasından, çoluk-çocuğuyla gurbette ve takip endişesi içinde yaşamasından büyük ceza mı olur?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.