İstanbul Üniversitesi'ni kurtarmak

A -
A +

Önce YÖK, büyük sorumluluk yaşayacak. Sonra da -masasına geldiği takdirde- Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer. Türkiye gündeminin kaçıncı sırasında olursa olsun şu gün için en önemli madde İstanbul Üniversitesine rektör tayinidir. İÜ, Kemal Alemdaroğlu döneminde yeterince politize oldu. Tarihi eğitim kurumu hak etmediği ölçüde yıprandı. Rektöre kızan birçok değerli dekan ve hoca, istifa etmek zorunda kaldı, bir çoğu başka üniversitelere kaçtı. İÜ, ciddi anlamda kan kaybetti. Şimdi muhteşem kapısıyla Türkiye'de yüksek tahsilin sembolü olmuş olan bu üniversitemizde yeni bir sayfa açmak için fırsat doğmuştur. Rektörlük seçimi yapıldı. Kazanan isimlerden biri de Alemdaroğlu. Aslında Prof. Kemal Alemdaroğlu, o kadar öğretim üyeleri, hükümet üyeleri ve medya mensubuyla kavgalaşıp bazılarıyla mahkemeye düştükten sonra aday olmasaydı daha şık davranmış olurdu. Ama aksini tercih etti. Garip olan endişeden mi hangi sebeptense seçime öğretim üyelerinin sadece yedide birinin iştirak etmesidir. Eğer tamamı katılsalardı sonuç farklı olurdu. Şu tesbit dahi bu kurumu anlamaya yeter. Mevzubahis olan, Alemdaroğlu veya bir başkası değildir. Barışa ihtiyaç var. Barışın en fazla olması gereken yerlerden biri de 15 bin öğretim üyesi 70 bin öğrencisiyle İstanbul Üniversitesi. Üniversite sancılanınca toplum rahatsız oluyor. Rektörlük seçiminde en fazla oy alan 6 aday Yüksek Öğretim Kurumu'na bildirildi. Kemal Alemdaroğlu'nun en yakın takipçisi, rektöre kızıp Cerrahpaşa Tıp fakültesi dekanlığından istifa etmek mecburiyetinde kalan Prof. Dr. Mesut Parlak. YÖK, bugün bu 6 ismin 3'ünü eleyip 3'ünü Çankaya köşküne bildirecek. Aralarında Prof. Burhan Şenatalar'ın olduğu 3 profesör, daha evvel İstanbul Üniversitesi rektörünün uygulamalarını yerinde bulmadıkları için tıpkı Prof. Parlak gibi onlar da istifa etmişlerdi. Cumhurbaşkanı Sezer, bu hocaları YÖK'e tayin etti. Bu noktada şöyle bir düşünce haksız olmaz. Devlet başkanı, onları YÖK'e seçmekle Alemdaroğlu'nun güttüğü yönetim biçimini takdir etmediğini ifade etmiştir. Alemdaroğlu'nun yerini koruyup koruyamamasında yüzde 50 şansı işte bu 3 eski arkadaşına bağlı. Eğer YÖK'ten sıyrılıp Çankaya'ya geçebilirse bu defa da Ahmet Necdet Sezer'e takılabilir. Sezer'in eski rektöre bakışında bir değişiklik olabileceğini sanmıyoruz. Cumhurbaşkanı, kanun gereği aldığı oya bakmaksızın önüne gelen 3 adaydan istediğini tensip edebilmektedir. Bu isim Kemal Alemdaroğlu olmamalıdır. O, bir şekilde süresini doldurmuştur. Aynı kişide ısrar, üniversiteye de Türkiye'ye de iyilik olmaz. İstanbul Üniversitesi'nin kurtulması taze kanla mümkün. YÖK de Sezer de bunları görecek basirettedir. Bir takım demagojik laflara dönüp bakılmamalı, saha dışından da müdahale gelmemeli. Saha dışındakiler de istismarı görebilmeliler. Aksi takdirde ileride İstanbul Üniversitesi'nin sadece iskeleti kalır. Buna kimse razı olamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.