Rahim Er

Kötü niyetliler için şunu kaydedelim. Biz, Tayyip Erdoğan'ın zor zamanlarındayken yanındaydık. Bazılarının aynı fotoğraf karesinde görünmekten kaçtığı zamanlarda destek veriyorduk.

Terörist saldırının zamanlaması dikkat çekicidir. Ergenekon iddianamesinin mahkemece kabulünün hemen ardından ve kapatma davasının başlayacağı sabahın gecesinde... Akla ilk ânda Ergenekoncular mı yaptı? Diye bir soru geldi.

Dün, Sadberk Hanım Müzesi'ni ziyarete gittik. II. Meşrutiyet'in 100. Yıl sergisini görecektik. 24 Temmuz 1908'de "hürriyet, adalet, müsavat" nidalarıyla meşrutiyetin ilanı imparatorluğa, fevkalade günlerinden birini yaşatmıştı. Şu günkü kavga ve gürültülerin temelinde o günler var.

Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç, Bosnalı Sırp lider Radovan Karadziç'in cuma sabahı yakalandığını açıkladı.

Eskiden okul önlerinde simit satılırdı. Gariban simitçiler okulların âdeta bir parçasıydı. Ama şimdilerde onun yerini eroinin aldığını dehşetle öğreniyoruz.

Ahmet Altan, iki hafta kadar evvel ilginç bir yazı kaleme almıştı. Yazar, dindar kitlenin demokrasiye inancını sorgulamaktaydı. Dindar insanın şüpheye yer bırakmayacak kadar samimi olmasını temenni ediyor ve bir ihtiyacını dile getiriyordu. Buna göre liberal düşünce sahipleriyle dindar insanlar, demokrasiye bağlılık, onu kayıtsız şartsız hayata geçirme konusunda iş birliği yapmalıydılar.

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris, Türkiye ziyaretinden sonra Washington'da AK Parti'nin yaptıkları, yapamadıkları, hataları, kapatılmanın daha evvel kuvvetli bir ihtimalken son olaylarla bu ihtimalin zayıfladığı gibi konularda tahliller yaptı.

Ergenekon Terör Örgütüne ait iddianame 13. Ağır Ceza Mahkemesi kalemine tarih ve numara kaydıyla verilmişse de henüz dâva açılmamıştır.

Ülkede şiddetli bir gerilim havası var. Fırlamış tansiyonun mutlaka düşmesi lazım. Siyasi istikrar, ekonomik istikrar ve huzur buna bağlı.

Ergenekon dâvâsına dair iddianameyle alakalı açıklama, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin tarafından yapıldı. Verdiği malumata nazaran 13 aydır hazırlanmakta olan iddianame, Zekeriya Öz başkanlığındaki 3 kişilik savcılar ekibi tarafından kaleme alındı.

19 sene sonra ilk defa bir Türk Başbakanı Irak'a ziyarette bulundu. Tayyip Erdoğan, Bağdat'ı gördüğünde fevkalade hüzünlendiği için şunu demeden kendini alamadı.

Sorular birkaç tane: Saldırı ABD konsolosluğuna mı oldu, Türk polisine mi? Saldırıyı yapanlar kim? Hakikaten el kaide mi, yoksa satın alınmış, hırsız, uğursuz cinsi katiller mi? Saldırı niçin yapıldı?

Emekli generallerin bile tutuklanmaları askeri konuşturamamıştır. Gündelik siyasetin dışındalar. Olması gereken de bu. Asker, sınır ötesi operasyonlarla meşgul.

Kâğıt para, Türk ekonomisinin zayıflaması üzerine hayatımıza girmiştir. Tanzimat yıllarıdır, bu giriş muhtemelen de geçicidir. Bir dublör para olduğundan "kaime" denmiş, halk onu "kayme" yapmıştır. Cumhuriyetten sonraysa kaimeden başka bu defa çek ve bono da ödemelere dahil olmuştur.

D 8 ülkeleri, dün Kuala Lumpur'da toplandı.

Cumartesi akşamı Bursa muhteşem bir anmaya sahne oldu. Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin'in öncülüğünde Yıldırım Belediyesi, ismini aldığı Sultan'ı anma toplantısı tertiplemişti.

Operasyonlar yapıldı, paşalar, akademisyenler, gazeteciler, iş adamları göz altında. Çok soğukkanlı olmak lazım. "Senin suçlun kötü, benim suçlum iyi" mantığının kabul edilir tarafı olamaz. Eğer mitingler düzenleyip buralarda suiksatler, katliamlar yaparak ülke kana bulanmak üzereyken devlet hadiseye el koyabilmişse bunu yapanları tebrik etmeli. Âdeta darbeye karşı darbe oldu.

Üniversiteler, mezunlarını verdi, on binlerce genç hayata "merhaba" diyor.

13 ay evvel başlayan Ergenekon Operasyonu, temmuz sıcağıyla birlikte kasıp kavurdu. Dünkü operasyon, Cumhuriyet tarihinin en büyük nezarete alma işlemlerindendir. Aynı anda emekli kuvvet komutanları ATO başkanı, gazeteciler vs. göz altına alındı. Daha evvel de aralarında rektör, parti başkanı, avukat vs. olan bir başka geniş operasyon yapılmıştı.

Önce Antalya'dan bir sahne... Gazeteci Fikret Otyam, Antalya Emniyet Müdürü Feyzullah Aslan'ı çekiştirmekteymiş. Sebep şu. Feyzullah Aslan iki kitabı yayınlanmış bir yönetici. Fikret Otyam, "şehrin trafiği aksarken yazarlık neyine" gibisinden laf etmiş. Bunun üzerine Feyzullah Aslan da pirifâni Otyam'ı mahkemeye vermiş. Sonra Karabük'ten...