Mükemmel aşk, insanın kendisini mutsuz edecek kişiyi sevmesidir

A -
A +

Kadın muhabir, kameramanı ile birlikte tam saatinde geldi. Kameraman, gazeteciye yaka mikrofonu takarken, sarışın muhabir kız soruları tekrar gözden geçiriyor, üstünü başını düzeltiyor, boğazını temizliyordu.

Telefonu çaldı Haber Müdürünün: 

- Beyefendi iyi günler. Ben yabancı bir televizyon kanalı adına arıyorum. Türkiye’nin sondaj gemileriyle ilgili görüşler alıyoruz. Sizi de rahatsız etmek istiyoruz.

Arayan Türk bir hanımdı; Uzak Doğu’da bir ülkenin televizyonu için çalışıyordu. 

- Ne zaman?

- Bugün öğleden sonra uygunsanız…

- Üç buçuk olur mu? Haber toplantımız bitmiş olur.

- Tamam, üç buçukta oradayız. 

- Anlaştık, dedi Haber Müdürü tecrübeli gazeteci. 

***

Kadın muhabir, kameramanı ile birlikte tam saatinde geldi.

Kameraman gazeteciye yaka mikrofonu takarken, sarışın muhabir kız soruları tekrar gözden geçiriyor, üstünü başını düzeltiyor, boğazını temizliyordu.

Heyecanlıydı.

Ses, ışık, “kayıt” derken, gazetecinin “görüşlerini” alıp gittiler.

***

Bir hafta sonra yine yeni bir telefon, yabancı kanalın Türk kadın muhabirinden:

- Beyefendi, programımız yayınlandı. Bizimkiler sizin görüş ve görüntünüzü çok beğenmişler. Erdoğan – Putin görüşmesini ve Türkiye’nin muhtemel Suriye operasyonunu da değerlendirebilir misiniz bize?

Gazeteci, 

- Elbette, dedi.

Bu röportaj da başarılı bir şekilde çekildi.

***

Kadın muhabir üçüncü –ve bu kez habersiz- gelişinde, utana sıkıla bir zarf bıraktı gazetecinin masasına:

- Bizimkiler sizden her hafta yorum istiyor. Bu da çam sakızı çoban armağanı…

Haber Müdürü itiraz edecek gibi olsa da “dört el üstüne” düşmüştü. Üç beş cümle yorum yapacak, ek bir kazanç sağlayacaktı ne de olsa…

Haftalar haftaları kovaladı; paralar geldi, yorumlar gitti.

Muhabir kız, artık hafta aralarında ve kamerasız olarak da geliyor, gazeteci ile sohbet ediyordu.

- Sizinle konuşmayı seviyorum. Keşke şuraya bir sandalye atıp, çalışmalarınızı izlesem… Öyle çok şey öğreniyorum ki, demişti bir gün.

Bu buluşmalarda kız, giderek Haber Müdürüne “özel ilgisini” belli ediyor, gazeteci ise şüphesinden emin olmaya çalışıyordu.

Derken, güzel muhabir, bir gün şüpheye yer kalmayacak şekilde gazeteciye, kendisinden hoşlandığını söyledi.

Gazeteci, bir kadını reddedecek olmanın ağırlığıyla sustu önce… 

Sonra büyük bir üzüntü ve çaresizlikle:

- Özür dilerim, dedi. Benim sevdiğim var.

Hikâye burada bitti.

***

Bu sıradan olayı sıra dışı hâle getiren ise şudur:

Gazetecinin, sondaj gemileriyle ilgili ilk görüşleri dışında, hiçbir yorumu yayınlanmadı yabancı televizyonda…

Çünkü ne o televizyona haftalık görüşleri gitmişti, ne de o kanal o gazeteci için para vermişti! 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.