Ahımız size yetecektir!..

A -
A +

11 Mayıs 2001 cuma günü değerli Dış Politika yazarımız sayın Mustafa Necati Özfatura'nın köşesinde okuduğumda kahrolduğum ve gerçekleri sizinle paylaşmak istediğim bor madenlerinin stratejik önemi ve çaresizlik içinde kalan Türkiye'nin, bu önemli madenleri çok ucuz fiyatla başkalarına sunmak üzere olduğu konusunda yayınlanan yazıya kaldığımız yerden devam ediyoruz. "Cam, e-glas, fiberglas, optik, uzay, seramik, deterjan, diş macunu, motor yağı, araba boyaları, lastiklerin içindeki çelik tellerin güçlendirilmesi (bilgisayar, cep telefonu, walkmanler bugün küçük iseler) bu bor sayesindedir. Gübre sanayii, bisküvi, pasta kalıpları, fayansların parlaklığı, yanmaz kumaş, yanık ve yara merhemleri sadece 'Bor'un kullanıldığı 400 alandan birkaçıdır. IMF'nin baskısıyla, verilen 12-15 milyar doların bedeli ve tavizi olarak 1 trilyon dolarlık madenler, birkaç milyar dolar karşılığı elimizden alınmak isteniyor. Bu yapılmak istenenler bütün Türk milleti için gayet hazin bir tablodur. Eğer bu hataya düşülürse, bunu ne şimdiki nesil ne de gelecek nesiller, hiçbir zaman unutmayacak ve her zaman esefle anacaklardır! 'Bor'un özelleştirilmesi IMF'ye verilen belgede taahhüt edilmektedir. Zaten Türkiye, IMF ile aleyhimize olan Gümrük Birliği arasında sıkıştığı için krizden krize girmektedir. U.S. Borax şirketi her çareye başvurarak Eti Bor'un elindeki 'Bor'u kapmak için fırsat kollamaktadır. 2840 Sayılı Kanun'un 2'nci maddesinde yer alan "Bor tuzları, toryum ve uranyum madenlerinin aranması ve işletmesi devlet eliyle yapılır" Eti Bor bürokratik hantallığına rağmen her yıl 150 milyon dolar kâr etmektedir. Kaldı ki biraz gayret ile bu kâr en az 500 milyon dolara çıkabilir. Bor ve TEKEL devletin en fazla kâr getiren KİT'leri olduğu halde satılmak istenmesi yani özelleştirilmesi akla, mantığa ve ekonomik kurallara aykırıdır. Güney Amerika'da kriz çıkarıp buradaki Bor madenlerini ele geçiren (Citibank Venture Capital) yani Citibank bir anda devlet gücüne erişmiştir. U.S. Borax'ın sahibi Avustralya-İngiliz kökenli Yahudidir. Bor özelleştirilirse Amerika ve İngiltere zenginleşecek, Türkiye ise gelecek nesillerin en büyük zenginliğini IMF'ye teslim olmuş bürokratların yüzünden kaybedecektir. Bor'un özelleştirilmesine "ihanet" diyenlerin haklı olup olmadığını zaman gösterecektir. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Öğretim Görevlesi Prof. Dr. Güven Önal'a göre "BOR=REFAH"tır. 12 Nisan 2001 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinde İlhan Selçuk'un "Pencere" köşesindeki yazısında şu bölüm çok önemlidir: ".... Lord Curzon'un Lozan'da İsmet Paşa'ya söyledikleri bugün geçerli... Ne demişti Lord Curzon: -Paşa istediklerimizin hiçbirini (bazılarını) vermiyor. Evet demiyorsun; hepsini cebime koyuyorum; Sende para yok! Para bir bende bir de benim yanımdakilerde var bunu bilesin. Lord'un yanımdaki dediği kişi Amerika'nın Lozan Konferansı'ndaki temsilcisiydi. Lord, lafını şöyle sürdürmüştü: -Başaramayacaksınız, dönüp dolaşıp para için yine bize geleceksiniz, şimdi cebime koyduklarımı birer birer çıkarıp önüne koyacağım. Hepsini size ödeteceğim. Acaba dış ve iç borç bataklığına Türkiye'yi iten dış güçler ve onların temsilcileri ülkemizin zengin kaynaklarını elimizden mi almak istiyorlar?!.. Telekom, Bor, Manavgat suyu, özelleştirilmiyor. Bana göre bizi iflasa sürükleyen dış güçler bizim değerlerimizi REHİN alıyorlar. Satış ve özelleştirme değil!.." Yazı böyle bitiyor. Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz. Bu topraklara hakim olmayan dünya ticaretine, sanayiine, ekonomisine hakim olamayacak. Dolayısıyla bin yıldan beri üzerinde yaşadığımız, kültürleriyle yoğrulduğumuz bu toprakların önemi her geçen gün daha da artmakta. Arttıkça da, bu topraklardan istifade etmek isteyenler çoğalmakta. Ne olurdu bu ülkeyi yönetenler, ülkeyi bu gerçekleri bilerek yönetse ve politik oyunlara gelmeselerdi. Ne olurdu yetkiyi ellerinde bulunduranlar, bu yetkilerini kullanırken günü birlik kendi politik çıkarlarını ön planda tutmak yerine, ülke menfaatlerini ön planda tutabilselerdi. Belki tekrar aynı koltuklara bir daha seçilmeyebileceklerdi. Ama tarih karşısında şanla şerefle anılanlardan biri olacaklardı. Şimdi olayların içerisinde yaşıyoruz. Ama bu yaşananlar da tarihe kaydolacak. Ve tarih, bu vebale imza atanları layık olduğu vechiyle yaşayanlara sunacaktır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.