Bedeni burada ama kalbi Türkiye'de

A -
A +

Fethi Sami Baltalimanlı Amca sürgündeki yaşadığı unutulmaz hatırasını anlatmaya devam ediyordu: "Aradan ne kadar vakit geçti bilemiyorum. Sahil kenarında temiz giyimli, elinde bastonu asilzade olduğu her halinden belli birisi babama doğru yürüyordu. Durdu. Pürdikkat baktı. Sonra babam ayağa kalktı. İki arkadaş gibi kucaklaştılar... Şaşırmamak elde mi? Meçhul asilzade nereden aklına esti, nasıl yolu oraya düştü Allah bilir, sahilde yürüyüşe çıktığı bir anda babama gözü takılıyor. O da şaşırıyor. Diyor ki: -Beyefendi siz? Osmanlı beyzadesi Abdurrahman Sami Necip değil misiniz? -Evet, benim. Ama siz kimsiniz? Hatırlayamadım. Asilzade büyük bir minnet duygusuyla anlatmaya başlıyor o netameli günleri. 1917'li yıllar... Rusya'daki komünizm ihtilali sebebiyle Rus asilzadeleri mağdur. Hepsi canını kurtarmak için ülkesini terk ediyor. Tıpkı bizim hanedan mensupları gibi... Binlerce Rus asilzadesi İstanbul'a geliyor. Bu asilzade de onlardan biri. Aynen bizim bugün yaşadığımız sefilliğe düçar olduğu bir anda, babamla tanışıyor. Babam o yıllarda beyzade. İmkanları, nüfuzu var... Bu asilzadeye dinine kavmine bakmaksızın el uzatıyor. İmkan sunuyor, hatta ahbap oluyorlar... Ve yıllar içerisinde bu asilzade İtalya'ya yerleşiyor. İşlerini kuruyor, hayli zengin oluyor. Ama bu Osmanlı beyzadesini hiç unutmuyor. O yüzden babamı görür görmez irkiliyor. Kendini tanıtıp elini uzatınca hatırlıyor babam. İşte o şekilde kucaklaşıyorlar. Rus asilzadesi: "Hayırdır, bu ne haldir beyzadem?" dediğinde, babam anlatıyor: "O yıllarda sizin hanedanın başına ne geldiyse, şimdi de bizim başımıza aynısı geldi. Ülkemizde yeni bir dönem başladı. Biz sürgün durumunda kaldık. Şu anda bu ülkede sahipsiz ve mağdur durumdayız. Az önce de ev sahibi, kirayı ödeyemediğimiz için bizi sokağa attı. Durum budur..." Yine itibarlı günümüzdeki gibi babama "Beyzadem" diye saygıyla hitap eden Rus asilzadesi diyor ki: "Demek ayaklarım beni buraya sizin için getirdi. Artık üzülmenize gerek yok beyzadem. Şimdi hemen toparlanıyoruz, size malikanelerimden birini tahsis ediyorum. Orada dilediğiniz kadar kalacaksınız. Ayrıca maişetinizi de ben temin ediyorum. Lütfen kabul buyurun." Böylece o Rus asilzadesinin bize tahsis ettiği Villa Faraldo'da bir sene kaldık...." *** Fethi Sami Amca'nın vefatı beni daha bir üzüntüye gark etmişti. Canlı bir tarihti benim için... Ne gariptir ki, çok istediği halde, ömrünün son yıllarında pasaport alma hakkına sahip olduğu halde, hiç arzu etmediği topraklarda Oxford John Radcliffe Hastanesinde 97 yaşında hayatını kaybetmişti. 1 Şubat 1909 yılında İstanbul'da başlayan, 97 yıl sonra 22 Aralık 2006'da Londra'da son bulan çileli bir hayat... Bu asil insanın cenaze namazı Kuzey Londra'da bulunan Süleymaniye Camiinde kılınmış, cenaze namazına sadece Fransız eşi Marie Andreesue, kızı Leyla Madiha ile İngiliz eşi ve Orhan adlı küçük torununun yanı sıra az sayıda kişi katılabilmişti. Türk bayrağına sarılı tabut içinde cenaze namazı kıldırılan Sami Baltalimanlı'yı mezarlığa sadece iki araçlık bir konvoy götürmüş, Brookwood Müslüman Mezarlığında toprağa verilmişti. Kızı Leyla, vefat sebebiyle ajanslara verdiği açıklamada, babasının, tanıdığı en dürüst insan olduğunu söylüyor ve diyordu ki: "Her ne kadar bedenen burada olsa da kalbi her zaman Türkiye'deydi." > Mehmet Savum-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.