Yalnız Allah'a güvendim

A -
A +
“O günlerde eşim vefat etti. Yalnız başıma kalamazdım. Eşimden çocuğum da olmamıştı”
 
 
Genel Müdürün beni başından savmak için gönderdiği satış müdürü, genel müdürden az değildi. “Hakkımız karaborsaya gidiyor beyim” deyince tuttu bana kızdı. Öfkeli bir hâlde masasının altına elini uzattı ve bir içki şişesi çıkardı:
“Arkadaş ben bu zıkkımı nasıl temin ediyorsam avcılar da öyle alsınlar” dedi.
“Başbayinin bana vermediği barut ne olacak?” dedim.
“Arkadaş sen de herkesin yaptığı işi yap karaborsa-morsa, her ne ise” dedi.
Anladım ki devletin bu çarkında bir bozukluk var. Maalesef oradan da üzülerek geri Amasya’ya döndüm.
Daha evvel dönemin Başbakanına bir dilekçe yazmıştım. Bir gün bir müfettiş geldi dükkâna. Bu işi tahkik için Ankara’dan geldiğini, bana da şikâyetimin konusunu sordu. Durumu anlattım. Diğer bayileri de dolaştığını, başbayinin haksızlıklarını onların da anlattığını, fakat hiçbir sonuç alınamayacak kanaatinde olduğunu söyleyip ayrıldı. Hakikaten de bir netice alamadık.
Hatta bir gün barut hakkımı almaya gittiğimde adam çekmeceden benim yazdığım mektubu çıkarıp yüzüme doğru salladı.
“Eyvah” dedim içimden “Ben boşuna ağladım, demek Allah'tan başka kimseye güvenmemek lazım” dedim.
Gün geldi niyazımız yerine geldi çok şükür. O sırada eşim vefat etti. Yalnız başıma kalamazdım. Eşimden çocuğum da olmamıştı. Bir zaman sonra memleketimden akrabalarımdan bir kızla evlendim. Bu evlilikten bir oğlum, bir kızım oldu.
Kızım yaşamadı, oğlumun doğumundan sonra Tarsus-Gülek’e naklettim. Oğlum okudu, öğretmen oldu. Şu an onunla beraber yaşamaktayım. Şimdi yaşlandığımdan ava gidecek durumum yok. Ancak yardımcım olursa balığa gidebiliyorum. Gülek’e geldikten sonra buradaki avcılarla da tanıştım. Birçok ava gittik.
Tavşana tavşan köpekleri ile gidilir. Her avcı, avın gelebileceği bir yere oturur, köpeklerin kovaladığı tavşanı bekler. Yine böyle bir avda hemen yakınıma oturan kayınpederim önüne çıkan iki yavrulu domuzu vurmuştu. Bu sefer de aynı yere gittik ve aynı yerleri tuttuk bir ara vakit geçirmek için alıç toplamaya gitmiştim. Arkamdan kayınpeder iki el ateş etmez mi? Bütün saçmalar sırtımdaki çantaya isabet etti. Ben “ne yapıyorsun?” diye canhıraş bağırınca:
“Ne oldu, ne oldu?” diye koşarak geldi.
Çok şükür bütün saçmalar sırtımdaki çantada kalmıştı. Avcı arkadaşlar görmeden hiçbir şeye ateş etmesinler.
Hüseyin Hilmi Levent
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.