"Abdala malum olurmuş!"

A -
A +
“Geleceğin içimize doğmuştu da hazırlık yapmıştık…” gibi ifadeleri çok duymuşuzdur...
 
Uzun yıllar Tekirdağ merkezde öğretmenlik yaptım. Yazın da tatil için değerlendirilecek bir il olması sebebiyle bu ilde kalıyordum. Deniz ve diğer doğal imkânlardan faydalanarak yaz tatilini değerlendiriyordum.
Genellikle çocuklarla Kumbağı’na giderdim. 1990 yılı haziran ayının sıcak bir gününde denize gitmeye niyetlendim. Hazırlık yaptım. Kuşluk vaktinde evden çıkmaya karar verdim. Kararımdan hemen sonra çok yakınımız olan H. Hüseyin Bey'in bize geleceği bilgisi içime düştü. Yani içime doğdu diyeyim.
O gün yüzme ve piknik amacıyla aldığım “gitmek” kararımı, gitmemeye dönüştürdüm. Bunun en büyük nedeni de bende ve çoğu kişide içten geçenlerin genelde gerçek hayatta yaşamış olmamın tecrübesiydi. Gelme bilgisi içime doğan kişi, aslında uzaklarda kalıyordu. Buna rağmen içimden bir ses âdeta “gitme, bekle” diyordu.
Misafiri, sanki telefonda konuşup randevulaşmışçasına ana cadde üzerine bakan balkonumda beklemeye başladım. Hem serinliyor hem de “gelir ve evi bulmada zorluk çeker” diye balkonda bekliyordum. Uzun süre geçti. Gelen giden yoktu. Buna rağmen beklemeye devam ettim.
Öğle oldu gelen giden yoktu. Ben ısrarla onun gelmesini bekliyor, bir yere gitmiyordum. İkindi vaktine yaklaşık iki saat kalmıştı. Yan apartmanın önünde bir taksi durdu. Plaka yabancı idi. Ön sol camdan doğru başını uzatan genç kişi oynayan bir çocuğa “Buralarda bir öğretmenin evi varmış, hangisi?” diye sordu.  Yukarıdan aşağıya seslendim. “Bekleyin aşağıya geliyorum...”
Aşağı indim. Arabadan, beklediğim kişi, Celal Bey ve 2016 yılında vefat eden abisi çıktılar. Hemen eve davet ettim. İkram ve namaz sonrasında uzun sayabileceğim bir sohbet yaptık. Sohbet esnasında denize ve pikniğe gitmeyişimin nedenini anlattım. Dedim ki:
-İster inanın, ister inanmayın. Evden gitmeme sebebim. H. Hüseyin amcanın gelmesinin içime doğmuş olmasıdır. Ta Almanya’dan köye oradan da buraya gelmiş. Mutlu olduk...
Ben bu şekilde anlatınca Celal Bey bana doğru dönerek eski dostluğumuzun samimiyetiyle şu ifadede bulundu:
-İnanıyoruz. Aptala malum olurmuş derler. Aslında bu “Abdala malum olurmuş” diyedir.

İçimden geçenleri kanıtlamaya, daha sonraları çok kere niyetlendim. Şöyle ki içe düşenin olmadan önce paylaşılması. Az da olsa çıkmayanlar olduğu için bir de gaibi söylemek gibi haddi aşan bir hâl olur düşüncesiyle vazgeçtim... Yarın da diğer hatıramı anlatacağım

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.