Vapurda kraker yiyen yolcu

A -
A +
 “Eminönü Kadıköy vapurunun alt katında elinde kraker yiyen adam dikkatimi çekmişti...”
 
Ziyaretine gittiğim beyefendi hayli tecrübeli biriydi. Makamına girmek için izin almanıza gerek yoktu neredeyse. Kapısı her daim açık duruyordu. Gelen misafirlerini de sadece çay kahve ikramıyla değil yöresel kuru yemişlerle, peksimetlerle kuru kayısı filan gibi ikramlarla karşılıyordu.
Çok dalgın ve üzgün olduğunu hiç görmediğim bu beyefendiye bir gün ziyaretine gittiğimde bu pozitif enerjiyi nereden aldığını sordum. Dedi ki gülerek olumsuz hiçbir şeyden olumlu sonuç çıkmaz. Bütün olumluluklar güzel düşünmeden, karşıdakine değer vermekten geçer. İnsan geçmişine takılır kalırsa geleceğini göremez. Bir de ömür bir seferliktir. Üzmeye ve üzülmeye değmez.
Allah’tan iyilik güzellik sağlık sıhhat ve afiyet dilemek lazımdır. Bakın ben yıllar önce lisede okurken aynı zamanda Tahtakale piyasasında da çıraklık yaptım. O piyasada iyi bir kuyumcu esnafının yanında birkaç sene çalıştım.
Bir gün bu hatırı sayılır kuyumcu patronumla birlikte yürüyerek Eminönü’ne indik… O çok zengin adam evine vapura binerek gidiyordu. Yürüyordu. Hayatın dışında kalmıyordu. İnsanlarla merhabalaşıyordu. Niçin vapura bindiğini ve böyle gittiğini de bu şekilde açıklıyordu.
Vapura gittiğimizde “şöyle alt kata inelim gel” dedi… Vapurun alt katına merdivenlerden indik… Birkaç kimse oturuyordu…
Tam da karşımızda bir yolcu daha oturuyordu… Yolcunun elinde bir kraker paketi vardı. Çıkarmış elindeki kraker paketinden krakerleri birer birer kıtırdatıyordu… Bu yolcuya bizim patron selam verince daha dikkatli bakmıştım. Bu arada bizim patron daha yanına varmadan uzaktan seslendi kendisine:
-Malını ye malını…
Bu söz bir adamın çok samimi arkadaşına ancak söylenebilirdi. Demek ki bizim patronun arkadaşı ya da bir ahbabı veya bir akrabası olmalıydı.
Ama karşıdan gelen cevap da bir o kadar enteresandı:
-Yiyeyim ama yedirmiyolla!
Benim merakım had safhaya çıkmıştı.
Ustam iki kişilik koltuğa benimle birlikte otururken soruya soruyla karşılık verdi:
-Niye "yedirmiyolla?"
Çok kibar çok nazik ve tane tane karşılıklı konuşmaydı. Kraker elinde olan yolcu cevap verdi:
-E be kuzum tansiyon var diyolla, kalp var diyolla, şeker var diyolla yedirmiyolla…
Patron başını eğerek kabul ettiğini beden dili ile bildirdi… Sonra bir vesileyle öğrendim ki İstanbul’un en zengin kuyumcularından biriymiş.
         Süleyman Karaardıç-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.