Burası artık vatanındır

A -
A +
 “Ama asıl öğrenmek istediğim, ihtiyar amcanın ekmek alırken niçin böyle korktuğuydu…”
 
 
Babamın fırıncılık yaptığı yıllarda meçhul bir ihtiyar ile ilgili bize anlattıklarını paylaşmaya bugün de devam ediyorum...
İhtiyarı beden dilimle de rahatlatmak istercesine tebessüm ederek dedim ki:
“Ben sadece seni merak ettiğim için sordum Amca... Yoksa seni kime niye şikâyet edeyim ben? Ben burada bir fırıncıyım. Kim gelirse ona ekmek veriyorum. Siz benim müşterimsiniz. Müşteri velinimettir bizim için… Ne kadar istersen o kadar ekmek alırsın… Hatta paran yoksa da bizde 'askıda ekmek' diye bir gelenek vardır. Parası olmayana da ekmek veririz biz… Biz ustamızdan böyle öğrendik…”
Ben de kendi kendime konuşup duruyordum… Oysa ben onu sözlerle sakinleştirmeye çalışırken ihtiyar yarım saat arayla fırına gelip peş peşe aldığı ekmeklerin hesabını vermeye başlamıştı:
“Gurban... Vallahi az gelirdi o iki ekmek… Evde beş tane yetim var... Bana ‘dede ekmek’ diye çığrışırlar, ağlaşırlar... Ne yapayım? Yüzümü kızartıp geldim kapına...”
Bir kere daha şaşırdım kaldım:
-Tamamdır amca… Bir ekmek de al iki ekmek de al… Hatta paran yoksa bu fırın senindir. İstediğin kadar ekmek al! Sakın aklına bir şey gelmesin… Kimseden de korkup çekinme…
İhtiyar bu defa sevindi:
“Bana bir ekmek daha verir misin?”
“Bir değil istersen fırını iste vereyim amca…”
Ama asıl öğrenmek istediğim ihtiyar amcanın ekmek alırken niçin böyle korktuğuydu... O ise biraz rahatlamış hâlde anlatmaya başladı…
Meğer o yıllarda Ardahan’da iken savaşın ve çilenin ortasından gelini, eşi ve beş torunuyla Türkiye’ye gelmeyi başarmış dertli bir muhacirdi… Oğlundan hiç haber alamamış. Orada ekmek karneyle ve belli miktarda veriliyormuş. Fazladan ekmek almaya teşebbüs edenler ise tutuklanıyormuş. Bu duyguyla ihtiyar burada da yetimlerin feryadına dayanamayıp kelleyi koltuğa alarak fırına gelmiş kendince… En son yine bir ekmek için gelme cesaretini gösterirken ben kendini çağırınca da korkmuş…
Sözü bitince elini öpüp boynuna sarıldım:
“Bey amca burası artık senin vatanın… Burada herkes istediği kadar ekmeği dilediği yerden alabilir.”
“Şimdi bir ekmek daha alabilir miyim?” diyerek sevinçle boynuma sarıldı. O, ekmek alabileceği bir mümine rastladığı için sevinçten ağlarken, ben de “Allah’ım bizi kimselere muhtaç etme, vatanımızdan ayırma" diyerek ağlıyordum…
           Sinan Bal
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.