“Domates biber patlıcan...”

A -
A +
“Ansiklopedi pazarlaması yap. Türkiye gazetesi 18 ciltlik rehber Ansiklopedisi veriyor...”
 
Askerlik görevimi 18 ay er olarak Keşan’da yaptım. 1983 yılında şubat ayında tezkeremi aldım Manisa’ya döndüm. İki yıl kadar çiftçilik yaptıktan sonra memurluk imtihanlarına girdim en yüksek puanla birinci olarak kazandım. Manisa İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde çalışmaya başladım. İlk mesaiye başladığım gün maaşımı peşin aldım. Hiç unutmuyorum tam otuz bin lira idi. Çalışmadan parayı aldım cebime koydum. Bizim yaşlı bir şef vardı, Hasan Abi… Onun da emeklisi gelmiş uzatmaları oynuyor... O gün Hasan Abiye “şefim sorması ayıp olmazsa siz ne kadar maaş alıyorsunuz?” dedim.
Hasan Abi, “Orhan’ım 31 bin küsur alıyorum” dedi. Hasan Abinin onca sene sonra aldığı maaşını öğrendikten sonra sanki tepemden aşağı kaynar sular döküldü. Kendi kedime “Yahu ben üniversite mezunu değilim. Makamım mevkim yükselsem, en fazla Hasan Abinin seviyesine çıkarım. O da maaşta 1000 lira bir meblağ fark eder. Ben bununla ne köy olurum ne kasaba” dedim.
O gün kararımı verdim. Memurluktan en kısa zamanda ayrılacaktım. Ailemin zoruyla amirlerim beni çok sevdikleri için zor zahmet bir buçuk sene memurluğa devam ettim. Ama sürekli bir arayış içindeydim.
Cahit Abi bir gün bana “Yahu Orhan gel bizim basın yayın şirketine gir, pazarlama yap. Çok çalış çok kazan, önün açık” dedi. “Ansiklopedi pazarlaması yap. Türkiye gazetesi 18 ciltlik rehber Ansiklopedisi veriyor” dedi.
O dönemde dünyada ve Türkiye’de yabancı ansiklopedi satış furyası var, harıl harıl satılıyor, Rehber Ansiklopedisi ki Türkiye’de yeni bir çığır açmış, hem yerli hem millî...
İdealist hizmet aşkıyla yanan bir gencim. İçimde büyük ve coşku var. Dedim ki:
“Abi ben bu ansiklopedinin pazarlamasını yaparım. Elimden geldiği kadar her okula her eve girecek şekilde pazarlamasını yapıp satamaya talibim...”
Bazı arkadaşlar, “Senin pazarlama yeteneğin yok tecrüben yok bu iş nasıl olacak?” dedi.
Ben de “On üç yaşlarında at arabasıyla komşu köylerde domates sattım. Onun dışında bir Allah’ın kuluna bir şey sattığım yok. Ama inancım var bu işi yapacağım inşallah...” dedim.
Domates satışı yapmama oradaki şehirli bir kısım insanlar güldü. Alaylı bir edayla bu iş domates biber patlıcan satma işine benzemez, dediler. Hatta birisi rahmetlik Barış Manço’nun, “Domates biber patlıcan” şarkısını söyleyince güldüler. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.