Vehbi Tülek

Ârif, öyle bir kimsedir ki, Allahü teâlâ onun kalbine bütün varlıkların sırlarını bir sayfa hâlinde yerleştirmiştir

"Bir kimse, din kardeşinin kabrini ziyârete gider ve mezârı başında oturursa onu tanır ve selâmına cevap verir."

"Ele geçen şeyin tadı, tuzu, değeri oraya varmak için çekilen yol zahmeti kadardır!"

Ömer bin Abdül-aziz: “Ey müminlerin emîri! Sabretmeniz gerekir. Yoksa, ecir ve sevâbınız boşa gider!"

Rebî bin Haysem, gözünü haramlardan o derece korur ve etrafına bakınmazdı ki, bazıları onu kör zannetmişlerdir.

Tasavvuf, Kitaba ve Sünnete uymak, bid’atlerden sakınmak, tasavvuf büyüklerine saygılı olmaktır. 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Seni seven mümindir. Sevmeyen ancak münâfıktır."

"Akıllı kimse, kendileriyle beraber olmak zarurî olan kimselerin rızâsını kazanmaya çalışır.”

Hanım evliyâdan olan Râbia-i Adviyye hazretleri küçük yaşta yetim ve öksüz kalmıştı...

“Âhırette en çok mes’ûd olanlar, Allahı en çok sevenlerdir. Çünkü âhıret demek, O’na kavuşmak saâdetine ermek demektir."

"Kur’ân-ı azîmüşşândan her harfin kendine has manâları vardır. Onun bu manâlarını ins ve cin tefsîr etmekten âcizdir."

"Sonsuz saadeti arzu ediyorsanız, Allahü teâlâdan başkasına muhtaç olmamayı beğeniniz."

Her varlığın kendi lisânına göre tesbihi vardır. Allahü teâlânın velî kulları ve mürşid-i kâmiller bunu bilirler.

Uzun Hasan, Fâtih Sultan Mehmed Hanla harb etmezden önce, Pîr Muhammed Efendiye gidip harb için izin ister...

"Allahü tealanın velî kulları mâlâyânî, boş şeylerle uğraşmaz ve fitne çıkarmaz."

“Her fırsat ve boş zamanlarda amel yapıp tâat üzere olmak, seni, nefsin hilelerinden alıkoyar.”

“Bilmez misiniz, insanların size muhtaç olması, Allahü teâlânın size bir nimetidir..."

“Tâat ehli, dünyâ düşüncesini kalplerinden boşaltırlar. Uzun emel sahibi olmazlar..."

Tasavvuf, seyr ve sülûk demektir. Bundan maksat, fenaya ve bekâya kavuşmaktır.

"Sevgilinin sevdiklerini sevmek ve düşmanlarına düşman olmak, sevginin alâmetidir."