İlk harfi doğru öğrenmek -3-

Hazreti Ali Efendimizin bir harfe kırk yıl köle olmaya razı olmasının sırrı ne olabilir? Allah rızası için öğrenilen bir harf, Allah rızasına uygun olmadığında kütüphaneler dolusu bilgiden üstün değil midir?

Allah rızasına uygun olmayan bütün öğrenmeler bilgi çağındaki bilgi çöplüğünde yok olmaya mahkûm değil midir?

İşte Hazreti Ali Efendimiz bunun için bir harfin değerini ve bedelini bu derece yüksek tutmuştur. Bir harfe köle olunan dünya ile bugün ne öğrendiğini bilmeden okuyup yazanların olduğu dünya bir olabilir mi? Ateş yazısı ile ateşin kendisi bir olabilir mi?

Elini sobaya kazara bir kez uzatan çocuk ikinciye uzatmaz. “Bir musibet bin nasihatten evladır” atasözü bu anlamda önemli bir şifredir.

Bütün bu gerekçelerden sonra günümüz bilgi asrında öğrenmeye ve öğretmeye medeniyet değerlerimizden ve günümüz dünyasının ihtiyaçlarından hareketle yeni bir bakış açısı getirmeliyiz. İnsanlığın kurtuluşu insanın egosundan kurtulmasına bağlıdır. Dünyadaki değişimin temeli eğitimdir ama bu eğitim insanın kendisini bilen bir varlık olmasını sağlamaya dönük olmalıdır.

İnsanlık aklını başına almalıdır. “Hangi suçu işledim de topyekûn ev hapsine mahkûm oldum” diye kendini sorgulamalıdır. Bütün devletler gücüne güç katsa yine bu işi yapamazdı. Dünyadaki toplam ağırlığı birkaç gramı geçemeyen bir virüs, gücünün üzerinde işler yaparak devletleri dize getiriyorsa demek ki insanlığın ilimde katetmesi gereken çok mesafeler vardır. Ucu göğe uzanan kalemlerden günde beş defa Allahü Ekber nidaları bütün dünyada kesintisiz olarak bu gerçeği ilan etmiyor mu?

Tedbir amaçlı “Evde Kal” kampanyasında insanlık biraz da bu duygu ve düşünceleri düşünebilirse bekleyiş daha anlamlı hâle gelebilir. Birbirimize bakış açımız daha empati dolu olur. Merhamet pınarlarımız daha gür akar… Hısım akraba eş dost gözümüzde daha bir anlam kazanır. Üç günlük dünya denilen bu dünyanın gerçekten pek de peşinden koşmaya değer bir meta olmadığının farkına varılır…

Hızla tükettiğimiz bir dünyada evlerimizi birer üretim merkezi yapabiliriz. En başta hayatımızı boş şeyler uğruna israf etmeyerek bunu başarabiliriz. Yeter ki ilk harfi doğru öğrenerek ders alalım...

 

 

 

 

 

Bütün dertlere deva, hastalıklara şifa!

Ölülere diriye, edilir bol bol dua!

Abone olanların, geliyor kapısına!

Türkiye gazetesi, kavuşturur huzura!

 

Dünyayı ahireti, anlatır Bizim Sayfa!

İman İslam bilgisi, ne ararsan var orda!

Abone olduğunda, yapılır sana dua!

Türkiye gazetesi, oku kavuş huzura!

 

İçinde gayri ahlaki bir bilgi arama!

Naklî bilgi verirler, aklı kaldırmış rafa!

Abone ol annecim, sen de al hayır dua!

Türkiye gazetesi, şimdi elli yaşında!

 

Yetenekli Kalemler, Hayatım Roman başka!

Bir kerecik okursan, doyamazsın tadına!

Abone ol kardeşim, getirsinler kapına!

Türkiye gazetesi, zamlanmadı bir lira!

 

 

 

 

 

 

AFİYET: Günümüzde yemek yiyen kimseye veya sofradan kalkan kimsenin diğerlerine söylediği "afiyet olsun" sözü esasında klişe bir söz değildir. "Şifa olsun, sağlık versin" anlamında kullanılan bu kelimenin ikinci bir anlamı da günah işlememe hâlidir. Hadis-i şerifte “Allahü teâlâdan âfiyet isteyiniz. İmandan sonra âfiyetten daha büyük nimet yoktur” buyurulmuştur. İmam-ı Rabbani hazretleri de “Dert ve belâ gelince, Allahü teâlâya sığınmalı, kurtarması ve âfiyet vermesi için dua etmeli, O'na yalvarmalıdır. Allahü teâlâ dua edenleri, sıhhat, selâmet ve âfiyet isteyenleri sever” buyurmuştur. Yine buyurmuştur ki: “Büyüklerden biri, hep dua eder, Allahü teâlâdan bir günlük âfiyet isterdi. Adamın biri bu zata; 'Sen her gün âfiyette değil misin?' dedi. 'Allahü teâlâdan öyle bir gün istiyorum ki, sabahtan akşama kadar hiçbir günah işlemeyeyim. Âfiyetle geçen gün böyle olur' buyurdu.”

Eskiler dua ederken “sağlık sıhhat ve afiyet üzere ol” diye dua ederlerdi...