Çocuklar ve mutluluk

A -
A +
Eski zamanlardaki dostluklar bitti, arkadaşlıklar son buldu derken son olarak karşımıza çocukların yitirmiş olduğu mutluluk kavramı çıkmaktadır.
Eskilerle ne alakası mı var?
Ah o eski günlerdeki çocukluk… Her şey daha mı güzeldi ne? Evet, belki ekonomik anlamda bazı şeyler hayatımızda yoktu. Yemede, giyimde, geçim sıkıntısında. Aslında bu dönemlere her şeyin başlı başına sorun olduğu çağlar diyebiliriz. Çok değil Türkiye’de 30-40 sene öncesi çocukluk hikâyelerini dinleyelim. Bu dönem çocukları bayram günlerini iple çekerdi. Ramazanda kurulan sofraları görebilmek adına can atarlardı. Belki yokluk ve geçim sıkıntısı her yanlarını sarmıştı ancak onlar yine de çocuktu ve yamalı eski kıyafetleri ile eğlenmesini bilirdi. Her gün kahvaltıda ve akşam yemeğinde yedikleri aynı yiyeceklerden hiç şikâyet etmezlerdi. Soğukta sobaya odun taşımayı kendilerine görev edinirlerdi. Onlar bu zor hayat şartlarında samimi huzurlu ve mutlu olurdu. Ya şimdilerde?
Çoğumuz çocukları teknoloji ile çok erken yaşta tanıştırıyoruz? Küçücük çocukların elinde cep telefonu, tablet veyahut bilgisayar bulunuyor. Bu teknolojik aletlere o kadar çok alışıyorlar ki zamanla ebeveynlerini değil bu aletleri görmeseler ağlamaya başlıyorlar. Gardıroplarında birçok çeşit elbiseler, yediği önünde yemediği arkasında tabiri ile donatılan sofraları… Peki, bizler bu dönem çocuklarına iyilik mi ediyoruz gerçekten. Bu çocuklar yiyecek, içecek ve bizlerin değerini bu yolla daha iyi mi anlayacaklar sizce? Bence sorun ekonomik şartlar değil sorun çocukların eline verilen neredeyse sınırsıza yakın imkân ile onların elinden farkında olmadan çaldığımız duyguları. Bu çocuklar zamanla mutluluk kavramını unutuyorlar. Şimdi hangi bayram hangi ramazan bu çocuk için büyük bir sevinç ve anlam ifade etsin? Günümüzde ebeveynler çocuklarının imkânını kısmasın ama onları daha dengeli bir şekilde dağıtmaya özen göstersin. Çocukların zamanla çalınan mutluluk duygularının ileriki yıllarda daha büyük problemler oluşturacağı endişesindeyim… 
      Mustafa Terzi 
 
 
 
ŞİİR
 
            Şİ'R-İ MEBDE
 
Hamdolsun çekti herkes dest ü dâmen
Kimseyle yoktur bağım bu âlemden
 
Bundan sonra ölüm kolaydır zira
Yüzüme gülen de yok bu dünyada.
 
Ruhun cesede bağı kalmayacak
Sanma tek kişi arkandan bakacak
 
Sakın zillete uğradım deyu düşünme
İşte geçti mevt-i havf bir gecede
 
Yoksa halas olmazdın ölüm korkusundan
Gözüne uyku girmezdi işte bundan
 
Sitanbulî şükreyle hâline sen
Kimseyle bağım yoktur bu âlemden
                                       Sitanbulî
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER:
 
Şİ'R: Nazımlı ve kafiyeli şair sözü.
MEBDE: Baş taraf. Başlangıç. Başlama. Kaynak. Kök. Temel. Esas.
DEST Ü DÂMEN: Dest el demek. Dâmen etek demek. Dest ü dâmen: El etek demek.
MEVT-İ HAVF: Korkulan ecel, korkulan ölüm.
TEDRİSAT: Ders vermeler, öğretim.
İZAH: Açıklamak, bir şeyi anlaşılır hâlde söylemek veya yazmak.
TASDİK: Doğruluğunu kabul etmek. Bir kararın kanuna uygun olduğunu kabul edip imzalamak. Onaylamak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.