Müneccim

A -
A +
Thodex vurguncusu yüz milyonlarca dolarla ortadan kayboldu ya…
Kripto piyasasını az çok takip edenler, yaklaşan cismi görmüş.
İnternette, sosyal medyada özellikle gençleri ‘ünlü isimleri’ kullanarak avlayan Faruk Fatih Özer’in niyetini anlamışlar, hatta aynı mecralardan milleti uyarmışlar ama ne fayda!
Ucuza kripto para alıp zengin olma hayali kuranlar şimdi bin pişman.
Kafalar yeni dank etti ama iş işten geçti maalesef.
Bugün “Doları, altını kimse yüzde 20-30 ucuza vermez. Bu da onun gibi bir şeydi. Biz bu tuzağa nasıl düştük?” demenin artık faydası yok.
***
E bir de “Biz sizi uyarmadık mı?” diyenler var haklı olarak.
Sosyal medyada kendilerine müneccim diyorlar.
Günümüzdeki karşılığı; astrolog.
Bu öyle bir şey değildi tabii…
Beleşçilik tuzağı, en bilindik dolandırıcılık yöntemi.
Basit mantık kurgusu bu tuzağı anlamaya yeterli.
Bunun için müneccim olmaya falan gerek yok yani.
Siyasetteki örnekleri gibi…
***
Konuyu yine politikacılara bağladık ama hakikat bu.
Bir toplum, sürekli aynı tuzağa düşer mi?
Olabilir birader, mümkün…
Kripto sahtekârlarına kanan milyonlar…
Bir siyasetçinin ağzından çıkacak ucuz vaatlere niye kanmasın ki?
Hatırlatayım…
Kripto sahtekârlığı öncesi bu konuda önlem almaya çalışan hükûmete demediğini bırakmayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.
Gençlerin parası battı, Kılıçdaroğlu safa yattı.
O gün bugündür tek kelime “kripto” çıkmadı ağzından.
Lakin, gençleri kandıracak başka malzeme mi yok?
İki video çek, asla tutamayacağın sözler ver, olsun bitsin.
***
Oysa bu mevzularda müneccim aramaya gerek yok, basit mantık kurgusu yeter.
Mesela;
  • Siyasetçi kaynağını göstermeden vatandaşa para dağıtmaktan bahsediyorsa, bilin ki vermeyecektir.
  • İş vaadinde bulunurken, hangi kuruma, kuruluşa ne kadar alım yapılacağını ve bunun nasıl karşılanacağını açıklamıyorsa bilin ki ya sizi kandıracak ya da ülkeyi felakete sürükleyecek, yine faturayı size ödetecektir.
  • İşçiye-memura astronomik ücret artışlarından bahsediyorsa yine durum değişmeyecektir –ki geçmişte bunun pek çok örneği mevcuttur.
  • Yatırımlara karşı çıkan siyasetçi parayı cebellezi yapacak, etrafındaki aç gözlü çakalları doyuracak, ülkeye hizmet etmeyecek demektir.
  • Size hiç emek harcamadan, alın teri dökmeden dünyayı ayağınıza serecekmiş hissi yaşatıyorsa, bilin ki büyük kazık yiyeceksinizdir.
  • Sadece sizin hoşunuza gidecek şeyler söylüyor, ülkenin en önemli gerçeklerini, en başta olması gereken başlıklarını görmezden geliyor, hatta hiç öyle şeyler yokmuşçasına davranıyor veya olması gerekenin aksini savunuyorsa (terörle mücadele, sınırımızda yapılanan terör devleti, Akdeniz’de yer altı kaynaklarımıza çöreklenme hevesi gibi) asıl o zaman başınız büyük belada demektir.
  • Hele hele yerli teknolojilerinizi geliştirmek, ülkenizin menfaatlerini artırmakla ilgili attığınız hamleleri küçümsüyor, engellemeye çalışıyor ve bunları ortadan kaldıracağının işaretlerini veriyorsa… Bunun tanımı bellidir!
***
Bakın, azıcık düşününce perde aralanıveriyor önümüzden.
İşimizi müneccimlere bırakmayıp, mantığımızla hareket ediyoruz madem, bu konulardan birini detaylı irdeleyelim.
Bir ülkede silahlı terör örgütleri var ise…
O ülkede bazı siyasi partiler bu terör örgütünü koruyor, kolluyor, hatta propagandasını yapıyor ise…
Başka partiler de bu partilerle (ortak amaç) belirleyerek ittifak yapmış ise…
Bunların varacağı yer nedir ve ülkeyi götürecekleri nokta neresidir, söyler misiniz?
İcraatta bunu yapanın geleceğe yönelik vaadine bakılır mı?
Bunun için müneccim olmaya gerek var mı?
 
*************
 
Rakamlarla konuşsak...
 
Tam kapanma kararı açıklanınca İstanbul ayaklandı malum.
Normalde bayramdan bir-iki gün önce görmeye alıştığımız İstanbul’dan yoğun kaçış trafiğine benzer bir durum yaşadık.
Gazete yazı işleri toplantısında, bu yoğunluk esnasında yeni köprü ve otoyolların kullanım oranını merak ettik.
Çünkü, geçmişten biliyoruz, 6 saatte İstanbul’dan çıkamadığımız zamanlar vardı…
Değil ki memlekete varalım.
Ya şimdi?
Ne E-5’e, ne TEM’e mahkûmiyet var ne de feribota?
Üçüncü köprü üzerinden geçen Marmara otoyolu Hendek’e kadar bağlandı biliyorsunuz.
Osmangazi Köprüsü, Körfez eziyetini bitirdi.
Zaten senede bir-iki gidiyorsan, gözün otoban parası mı görür?
Saatlerce yolda çile çekip yakıt tüketeceğine, ver parayı bas git mis gibi.
Hele ki ceza falan yiyeceksen, hiç durma.
***
İşte bu yoğunluk esnasında köprü ve otoyolların ne kadar kullanıldığı bizim için önemli bir bilgiydi.
En kötü yatırım, olmayan yatırımdır.
Vatandaşın çilesini bitirecek bir alternatifin ortaya konulmuş olması kıymetli.
“Bakın bu kadar insan yahut araç da kullanmış” diyecektik güya…
Olmadı.
Çünkü arkadaşlarımız günlerce hem Ulaştırma Bakanlığı, hem buraları yapıp işleten firmalardan bilgi almaya çalıştı.
Bir türlü alamadı.
Oysa ben yakın zamanda kullandım, biliyorum o güzergâhların da artık yoğun kullanıldığını.
Yani, az geçiş yapıldığı için rakamları hususi olarak gizliyor falan değiller asla.
Ama vermediler bir türlü…
Kerpetenle almaya çalıştık, yine olmadı.
Hâlbuki bunları hükûmetin, muhalefetin dilinden düşürmediği ve çoğu zaman desteksiz salladığı karalamalara karşı açıklaması zaten lazım değil mi?
Onlar yapmıyor, biz talep ediyoruz, biz de alamıyoruz.
Ne iştir anlamadık ki!
 
*****************
 
Derslere niçin ramazan ayarı yok?
 
Ramazan ayında pek çok firma sabah mesai saatini ileri alır ki, oruç tutan, sahura kalkan çalışanlara kolaylık olsun.
İhsandır bir nevi…
Mesela bizim kurumumuzda da merhum Enver Ören Ağabey’den kalma bir gelenektir, aynı şekilde bugün de devam eder.
Dışarıda da birçok kurumda benzer uygulamaların olduğunu biliyorum.
Lakin, devlete gelince, bir katı ki anlatamam.
Hadi memura, işçiye yapmıyorsunuz….
Bari çocuklara eziyet etmeyin.
Hele ki bu sene…
Dersler zaten internetten yapılıyor.
Okula gitme yok, sabahçı yok, öğlenci yok.
Sabah 08.45’te yapacağın dersi 10’da, 11’de yapsan n’olurdu?
Hatta öğleden sonra yapsan n’olurdu?
Çocuklar sahura rahat kalksa, sabah uykulu gözlerle ders yapmak zorunda kalmasa…
N’olur sahi?
Laiklik falan mı elden gider?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.