“Aşı”lamaz şeyler

A -
A +
Endişelenmekte haklısınız…
Özellikle canlı aşı olarak bildiğimiz mRNa aşıları yeni bir metot ve uzun vadeli sonuçları henüz test edilmiş değil.
Üretici firmalar da yüzde yüz güvence verip, sorumluluk almıyor.
Lakin öbür tarafta da “virüs belası” diye bir gerçek var.
Büyük ihtimalle laboratuvar ürünü, -ki buna inananlardanım.
***
Aşı için bugüne dek öne sürülen ne kadar tehlike varsa hemen hemen hepsi aslında Covid-19 denilen bu belada zaten mevcut.
“Atlattık” diye düşünenlerin bile uzun zaman toparlanamadığına, vücudun savunmasız kaldığına, fiziksel ve psikolojik pek çok etkilerine şahitlik ettim.
Hafıza, işitme kaybı gibi çokça şikâyet de duyuyoruz.
Doğrudan bu virüsü tedavi edecek bir ilacın bulunamamış olması, dünyada uygulanan tedavi metotlarının yeni problemlere yol açması gibi inanılmaz bir kargaşa süregelmekte.
Yani bugün bile hiç kimse, hiçbir şeyden yüzde yüz emin değil.
Tek çıkar yol ise aşılar görünmekte.
Nitekim, aşılamada hızlı yol alan ülkelerin aynı oranda rahatladığı ortada.
Gelgelelim, görüştüğüm pek çok doktorun da “akıllı virüs” olarak tanımladığı Covid-19 sürekli kendini yenileyerek, ataklarını devam ettirmekte.
Laboratuvarda yenisini üretip mi salıyorlar, yoksa virüs kendi kendini mi yeniliyor, orasını bilemem.
Fakat savaşın henüz bitmediği muhakkak.
Belki daha başındayız!
***
Şimdi böylesine karmaşık ve tehlikeli bir salgında vatandaş olarak yapabileceğimiz ne var?
Problemin çözümü için mücadele veren ve en büyük sorumluluğu taşıyan devletimize yardımcı olmak.
Onlardan daha fazlasını bilmiyoruz, bilmemize de imkân yok!
En nihayetinde, yeryüzünde insanlık bu problemi kökten halletmiş de, biz ülke olarak kenarda kalmış değiliz.
Aksine, dünyanın en güçlü devletleri ne durumdaysa biz de aynısını yaşıyoruz.
Hatta ekonomisi bizden çok çok ileri durumdaki ABD ve Avrupa’daki birçok ülkenin yaşadığı trajedileri biz görmedik, -ki, bunu da devletimizin sağlık sektöründe aldığı önlemlere borçluyuz.
Yani, devletimiz elinden geleni fazlasıyla yapıyor, bu mücadele için bizden de destek bekliyor.
Dün nasıl maske, mesafe, temizlik ve kapalı alan yasaklarına uymamızı istiyorsa, bugün de aynısını aşı için söylüyor.
***
Kimseye “Zorla aşı olacaksın” falan denildiği yok.
Sadece “Bu ölümcül virüsten korunmanın ve kurtulmanın tek yolu, tarihteki diğer salgınlarda olduğu gibi aşı. Başka seçenek bulunmuyor” deniliyor.
Keşke olsa ama eldeki bu.
Nitekim, veriler de aşının koruyuculuğunu ispatlıyor.
İleride başkaca sağlık problemlerine yol açar mı, bu bir varsayım, henüz cevabını kimse bilmiyor.
Fakat “akıllı virüs”ün tehlikesi muhakkak.
***
Dünyada olduğu gibi, bizde de bir kesim var ki, virüsün varlığına inanmıyor, aksine aşının tehlikeli olduğunu savunuyor.
Milyonlarca insanı, olmayan bir virüs öldürmüş, her şey kurguymuş!
Koca koca devletler bunu anlayamamış, bu beyefendiler olayı çözüvermiş!
Deseler ki, “Bu laboratuvar virüsü bir biyolojik savaş. Bu virüsten korunmak için ben kendi tedbirlerimi uyguluyorum, onda da bugüne kadar başarılı oldum. Bundan sonra da aynı şekilde korunmaya devam edeceğim, o yüzden şüpheli bir aşıyı yaptırmak istemiyorum”, sonuna kadar hak vereceğim.
Lakin “Virüs yok” demek nedir arkadaş?
Virüsü basit bir grip, olumsuz neticelere yol açıp açmayacağı henüz bilinmeyen aşıyı daha büyük tehlike olarak görenlerin, bu iddialarını kati karara dönüştüren somut bir veri henüz görmedim.
Aşı konusunda şüphe, kuvvetli şüphe bulguları olabilir ama kesin netice ortaya koyacak ne var elimizde? 
***
Dahası…
Ülkelerin en iyi korunan devlet adamları, iş adamları bu aşıları ilk vurulanlar oldu ki, virüsten etkilenmesinler.
Aşı risk ise onlar bilerek mi tehlikeye atıldı?
Yahut sizin hayatınız onlardan daha mı değerli?
Aşıya ilk ulaşan en güçlü ülkeler, toplumlarını bile bile ölüme mi sürüklüyor?
Devletler, ileride sağlık harcamalarını artıracak tehlikeyi bilerek mi çağırıyor?
***
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da Türkiye’ye gelir gelmez Çin aşısı Sinovac’ı iki doz vuruldu.
Hatırlatma dozu olarak üçüncüsünü mRNa aşısı BioNTech yaptırdığını açıkladı.
Devlet büyükleri, ailelerine, çevrelerine yine aynı şekilde aşı yaptırdılar.
Nitekim bu işin ilmini okumuş doktorlar, sağlık görevlileri aşılarını oldu.
Birçoğuna sordum, üçüncü aşı olarak –koruyuculuğu daha yüksek olan- BioNTech’i tercih ediyorlar.
Yüksek güvenlikli kişiler ve tıp camiasında ağırlıklı durum böyle iken, az sayıda bir kesim “kati kararla” asla virüsün olmadığına, tersine aşının daha büyük zarara yol açacağına ikna olmuş, “aşı” diyeni linç ediyor.
Geçen yazımda “Madem virüs yok ve mevcut aşılar güvenilmez. Tamam. Yerli aşı çıktığında yine aşı yaptırmazlarsa bir süre konulsun. O sürenin sonunda aşı yaptırmak da, korona tedavisi olmak da paralı olsun” dediğim için hemen bana da saldırıya geçtiler.
Yahu virüs yoksa zaten korona olmayacaksınız, tedavi görmeyeceksiniz demektir, niye kızıyorsunuz?
Kimse size zorla aşı vurulun demiyor, ben de demiyorum…
Zaten aşı vurulmayacaksanız, paralı ya da parasız olmuş, sizi ilgilendirmez, neden öfkeleniyorsunuz?
Bu işi devletler bilmiyor, “Bill’in kurulu” dediğiniz bilim kurulları bilmiyor da siz biliyorsanız, bırakın neticesini görelim.
Virüsün varlığına inanmayan, şayet bir gün yakalanırsa, kendisine sunulan fırsattan yararlanmadığı ve bu virüsün hayatımızda devamına sebep olduğu için tedavisini kendi yaptırsın dediğim için mi kızgınlığınız?
E madem çok biliyorsunuz, onun da bir bedeli olsun.
***
Mesaj atıp, “Ya aşıdan dolayı birinin mağduriyetine sebep olursanız, bunun vebalini nasıl ödeyeceksiniz?” diyenler olmuş.
Bu vebal, başımızdaki idarecileri bağlar.
Ben üstüme düşeni yapıp, en güvendiğim kişiyi seçmişsem, vazifemi yapmışım demektir.
Aksini söylemek için ondan daha fazla bilgi edinebilecek imkânlara ulaşmam gerekir.
Peki ya siz, aşıdan korkuttuğunuz için bir kişinin virüse yakalanmasına ve ölümüne sebep olursanız ne cevap vereceksiniz?
***
Ayrıca, madem her şeyi tümden reddediyorsunuz, -bunda da haklı olduğunuzu varsayalım- alternatif çözüm öneriniz nedir?
Hayatı büsbütün durduralım, herkes yıllarca evlerinde hapis mi kalsın?
Sağlık sistemi kaldırabildiği kadarına baksın, gerisi için “Kalan sağlar bizimdir” mi diyelim, ne yapalım?
Bir de aşı vurulmamayı erdemli duruş olarak gösterenler var.
Peki…
Şu anki rahatlamayı aşı vurulanlara borçlu olduğumuzu biliyoruz, değil mi?
Bu ortamda “Aman ben aşı vurulmayayım. Ötekiler vurulsun hele, durumu göreyim” demek erdem midir, bencillik midir?
Risklerine rağmen birileri aşı vuruluyorsa, bu toplum için de, devlet için de daha değerli bir davranış değil midir?
Bugün “Duralım bakalım, altından ne çıkacak?” demek mi erdem, yoksa devletine güvenip, ülkesinin bu felaketten kurtulması için gereğini yapmak mı?
Hele hele ya düşündüğünüz gibi olmaz da, aşı ileride ciddi sağlık problemlerine sebep olmazsa…
O gün kimin duruşu daha değerli olacak?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.