“Hiçbir ahlakçılık, hiçbir sınır tanımıyorum”

A -
A +

Bu cümle, Türk halkının en çok izlediği dizilerden Kızılcık Şerbeti’ni yazan kadın senarist Merve Göntem’e ait…

 

Bilmeyene anlatayım; Merve Göntem’in yazdığı, rezillikte sınır tanımayan dizinin bu sezonki ilk bölümünde, bu defa bir adam, karısının yengesine yazdı!

 

Daha önce de dindar(!) baba, gelininin teyzesi ile yasak aşk yaşamış, amca da yeğeninin kayınvalidesine yanlamıştı...

 

Memlekette başka kadın ya da erkek kalmamış gibi, sürekli aile içinde -o ona, bu buna- çarpık ilişkilerin biri bitmeden öbürüne atlayan bir dizi.

 

Ara ara bunları yazdık, hatta geçmişte RTÜK yayın durdurma cezası falan da verdi ama ne kanal, ne yapımcılar ne de izleyenler(!) geri adım attı.

 

     ***

 

Bu dizinin yayınlandığı Show TV zaten ekran hayatına kırmızı nokta ile başladığı için, belli ki kuruluş vazifesini yerine getiriyordu.

 

Eskisi gibi sansürsüz görüntüler yayınlayamıyorlar elbet…

 

Ama epeydir böyle iğrenç hikâyeler anlatarak misyonlarını ifa etmeye devam ediyorlar belli ki.

 

Bunların sırf reyting için yapıldığını asla düşünmüyorum, zira bu kanalın neredeyse bütün dizilerinde benzer durum var ve bunların tesadüf olma ihtimali yok gibi.

 

Misal, Sandık Kokusu diye bir dizileri vardı, orada da bir kız, annesinin kocasıyla yani üvey babasıyla kaçıp, -affınıza sığınıyorum- annesini kendisiyle boynuzlatmıştı!

 

“Normal insanın aklına gelmeyecek bu kadar iğrençliği nasıl düşünebiliyorlar?” diye merak ediyordum ki, senarist Merve Göntem’in kısa süreliğine gözaltına alınmasına sebep olan videoyu izleyince mevzu anlaşıldı.

 

Kendisi kız lisesinde okumuş, orada kızlar parayla fuhuş yapıyormuş ama onlara eskort denmiyormuş…

 

(Oysa sadece bizde değil, bunu yapan kadına dünyada ne denildiği bellidir.)

 

Küçük yaştaki o kızların yaptıkları çok normalmiş, eğlenceliymiş(!), öğrenci yurtları da dâhil benzer hadiseler oluyormuş ama bunda yadırganacak, ayıplanacak bir şey yokmuş!

 

Kızlar çıplak görüntülerini internette de satabilirmiş, bunda ne varmış?

 

Toplumda çok daha kötü şeyler oluyormuş, onların yanında bu neymiş, falan filan…

 

Bunun gibi bir sürü zırva. Hatta zırvadan da öte, ahlaksızlığı aleni meşrulaştırma çabası.

 

Sözlerinden çıkan anlam şu ki; daha fenası olan her kötülük bunlara göre normalmiş!

 

     ***

 

Genç kızları, para karşılığı bedenlerini satmalarında beis olmadığına ikna etmek için “Türkiye gibi karanlık bir ülkede…” diyerek kendi karanlık dünyasını sözlerine yansıtan senariste şunu sormak gerekirdi;

 

-15 Temmuz gecesi FETÖ ülkeyi karanlığa sürüklemek isterken sen ve senin gibiler niye müezzinleri dövdü ve darbeci hainleri alkışladı?

 

Karşısındaki de bunu sorabilecek biri değil tabii, rahat rahat zehrini akıtabiliyor millete…

 

Aynı söyleşide, bir kadın olarak “Hiçbir ahlakçılık, hiçbir sınır tanımadığını” övünerek anlatan senarist, sözlerinin ‘ahlaksızlık’ anlamına geldiğini bilmez mi?

 

Bilir elbet.

 

Herkesin kişisel görüşü, kişisel kabullenişi, buna diyecek lafım olmaz.

 

Problem, bu zihniyete sahip birine senaryo yazdıranlar...

 

Küçük yaştaki genç kızların para kazanmak, istediklerini alabilmek için bedenlerini satmalarında problem görmemek şöyle dursun, neredeyse öven, bunu bir eğlence ya da o kızların hakkı gibi anlatan kafa, Türkiye’de yıllardır milyonların izlediği dizilerin senaristliğini yapıyor.

 

Sonra biz de şaşırıyoruz, toplum ahlakımız niye bu kadar hızlı erozyona uğruyor diye!

 

     ***

 

Neyse ki, bu rezil dizileri yayınlayan kanala, sahibinin 88 milyonluk sigara kaçakçılığı soruşturması sebebiyle geçen hafta el konuldu ve TMSF’ye devroldu.

 

Bakalım bu kanalın 90’lardan bu yana benzer türde yayın yapması engellenebilecek mi? Göreceğiz.

 

Elbette sadece bu kanal değil, diğer bazı özel kanallarda da ara ara benzer rezillikler eleştiri konusu oluyor. Özellikle de kadın programları.

 

Kötülük dalga dalga medya yoluyla çoğalıyor ve sıradanlaşıyor...

 

Hele şimdi bir de sosyal medya çıktı ki…

 

Çürümüşlük vites yükseltti iyice.

 

Ve bu çürümenin neticesini zannetmeyin ki sadece sosyal hayatta görüyoruz.

 

Eş cinsellikleri deşifre olan, açık açık bu sapkınlığı savunan siyasetçilerin durumu senarist kadından çok mu farklı sanki?

 

Toplumdan ciddi bir reaksiyon görüyor musunuz bunlara karşı?

 

Aynı yüzler dün LGBT’yi savunuyordu, şimdi yolsuzluğu, hırsızlığı savunuyor!

 

Görüyor musunuz çürümüşlüğün geldiği boyutu?

 

     ***

 

Bir anekdot aktarıp, yazıyı öyle bitireyim.

 

Akşamları ekranda millete akıl veren bir tip, tesadüfen bir düğünde aynı masada otururken ‘yalan söylemenin gayet doğal, insani bir davranış olduğunu, insanın yalan söylemesinin yadırganmaması gerektiğini’ epey uzun cümlelerle anlattığında, hayretler içerisinde kalmıştım.

 

O da şimdi hırsızlık, yolsuzluk soruşturmalarına “Ne var bunda?” kıvamında yorumlarla destek sağlamakta ekranlarda.

 

Dikkat ediyorsanız, bunların hitap ettiği kitlede ‘delegeyi ikna etmek için kurultayda para dağıtmanın normal olduğunu’(!) savunanların sayısı giderek artmakta.

 

Tıpkı FETÖ gibi (Ya da onların verdiği akılla) amaca giden yolda her şey mubah kafası bu…

 

Hiçbir ilkeleri, ahlak sınırları kalmayanların toplumda açtıkları yaranın giderek büyüdüğüne şahitlik ediyoruz.

 

CHP kurultayındaki ve belediyelerindeki yolsuzlukları, hırsızlıkları, pavyonda dağıtılan rüşvet paralarını eskiden olsa kimse savunamazdı…

 

Ama şimdi açık açık savunuyorlar, kendilerince bir kılıf da uydurabiliyorlar.

 

Tıpkı senarist kadının, henüz lise çağındaki kızların para karşılığı fuhuş yapmasına kılıf uydurduğu gibi.

 

     ***

 

Hülasa…

 

Ahlak azaldı, sınırlar zayıfladı… Dinî, millî ve ahlaki şuur azalınca, geriye bir tek para, menfaat ve güç kavgası kaldı.

 

Milyonlarca doları alın teriyle kazanmak zor iş, herkesin harcı değil.

 

Ama çalmak-çırpmak öyle mi?

 

Ahlakı, haramı, dürüstlüğü, doğru sözlülüğü, -senarist kadının dediği gibi- namusu ortadan kaldırmak yeterli!

 

Peki ya sonra?

 

Böyle bir toplumun sonu nereye varır?

 

Tabii ki herkesin cehennemi olacak, büyük bir felakete...

 

 

 

Yücel Koç'un önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.