Aslı Aydıntaşbaş: Sinir olduğumu takip etmem!

Aslı Aydıntaşbaş: Sinir olduğumu takip etmem!

YAŞAM Haberleri

Aslı Aydıntaşbaş ile Twitter ve gazetecilik üzerine konuştuk. İşte Aydıntaşbaş'ın açıklamaları…

Sosyal medyaya Twitter'la mı giriş yaptınız? Daha önce hangi sitelere üyeliğiniz vardı?
Ben sosyal medyaya uzunca süre direnen insanlardan biriyim. Facebook'u çok az kullanıyorum. Twitter'da ise şöyle bir komik durum yaşadım. Kız kardeşim bana bir Twitter hesabı almış, @asliaydintasbas kullanıcı adıyla. Fakat o bir kenarda duruyordu, hiç kullanmıyordum. Sonra yavaş yavaş insanlar "Ya sen Twitter'da şuna küfretmişsin" ya da "Bunu mu yazdın?" gibi şeyler söylemeye başladılar. Adıma sahte bir Twitter hesabı alınmış ve benim gazetedeki resmim konulmuş, ona buna sallıyorlar sürekli. En son Ak Parti'li bir bakandan "Sen bunu mu yazdın?" diye bir tweet gelince, anladım ki bir şey yapmam lazım. Sordum, soruşturdum; bu sahte hesaplarla ilgili yapabileceğiniz çok bir şey yok. Tek çarenin Twitter'a girmek olduğunu söylediler. Zar zor, yani hesabı aldıktan birkaç yıl sonra Twitter'a girdim ama çok da sevdim.
gt; Anaakım medyadaki bir köşe yazarı neden Twitter'da yazma ihtiyacı duyar?
Her şey bir köşe yazısı değildir; hafif anlar da vardır, espriler de vardır. Ben Twitter'ı hem biraz mavra yapmak, hem biraz ironik konuşabilmek, hem de zaman zaman biraz daha açık ve net bir dille kızgınlığımı, öfkemi, eleştirimi dillendirmek için kullanıyorum. Tabii köşe yazarı Twitter'da sorumlu olmak zorunda. Bir gazeteyi temsil ettiğimi unutmadan orada varlık göstermek durumundayım. Türkiye'nin gündemi çok hızlı akıp gidiyor. Her an her şeyi bir köşe yazısına çeviremiyorsunuz. Köşe yazısı enformasyon dolu ve iyi araştırılmış olmalı. Ama her şeyi her an tweet atabiliyorsunuz. Bu da işin cazip tarafı. Köşe yazarları da insan; spor yapıyorlar, yemek yiyorlar, bir şeyi görüyorlar heyecanlanıyorlar, bir dizi izliyorlar kızıyorlar ya da seviniyorlar. Bütün bunları ifade etmek, bizim de insan olduğumuzu hatırlamak ve hatırlatmak için iyi bir araç olduğunu düşünüyorum.
gt; Twitter, gazeteciliği nasıl değiştirdi ve gazeteciyi nasıl etkiledi? nbsp;
Bence gazetecileri özgürleştirdi. Bir şeyi izlerken kızgınlığınızı, pat diye 140 karaktere sığdırıp yazabiliyorsunuz. Bir anlamda daha samimi yüzünüzle Twitter'da oluyorsunuz. Yazılarda ise ister istemez daha didaktik, daha düşünüp taşınıp, daha farklı süzgeçlerden geçirip yazıyorsunuz. O anlamda Twitter'ın gazetecileri özgürleştirdiğini düşünüyorum. Bir de şu açıdan önemli, Twitter popülaritenin bir sembolü. Bakıyorsunuz; gazetenin tirajı 50 bin, o yazarın Twitter'daki takipçisi 200 bin. Yani gazetenin ağırlığı, o yazarın ağırlığı gibi göstergeleri gazeteci lehine değiştirme potansiyeli var. Bunu da önemsiyorum.
gt; Yazılarını değil ama tweet'lerini merak ettiğiniz gazeteciler var mı? nbsp;
Mesela hemen aklıma gelen biri, Emre Uslu. Yazılarını dikkatle okumuyorum ama tweet'lerini dikkatle okuyorum. Cüneyt Özdemir'in yazılarını okuyorum ama tweet'lerini daha bir dikkatle okuyorum. Üçüncü olarak da Ergun Babahan'ı söyleyebilirim. Bir de sadece Twitter'da tanıdığım, sadece Twitter varlığını bildiğim bazı karakterler var. Gazeteci değiller, Twitter'da varlık gösteren insanlar…
gt; Çok sinir olduğunuz halde takibi bırakamadığınız…
Çok sinir olduğum insanları takip etmiyorum, isterse gazeteci olsun. Zaten yeterince sıkıntı var memlekette, zaten yeterince istemediğim insana maruz kalıyorum televizyonu açtığımda.
gt; Geleneksel medyanın hangi yönü yeni medyadan üstün?
Yeni medyanın heyecanını görüyorum ama bir New York Times değil. Derinlikli haberi yeni medya düzeninde bulamıyorum, ne Türkiye'de ne de dünyanın başka yerlerinde. Üstelik şöyle bir tehlikesi de var; evet, bir anlamda medyanın demokratikleşmesi, büyük tekellerin hegemonyasının kırılması demek ama diğer taraftan da her türlü dedikodunun, radikal düşüncenin, nefretin kolayca yayıldığı yerler bunlar.
gt; "Kahve yapıyorum, isteyen var mı?" tweet'inizin amacı neydi?
Tamamen içimden geldi. Ben insanlarla gerçek bir diyalog içinde olduğumu düşünüyorum. O kadar çok Twitter'da zaman geçirmeye başladım ki evde yazı yazıyorum, bir konu üzerine lagaluga yapmaya başladık. Ondan sonra "Durun ben bir kahve yapıyorum, isteyen var mı" diye yazıverdim. İnsanlar size o samimiyeti gösteriyor, bizden de böyle bir samimiyeti hak ediyor. Bir de dediğim gibi, Twitter benim ben olabildiğim bir alan. Yani ben işte; yürüyen, yediğim yemeğin kalorisini düşünen, sevindim mi sevinen, kızdım mı kızan, normal bir insanım, herkes gibi bir insanım. Ve gazeteden bunu anlayamıyor insanlar ama Twitter'dan anlayabiliyorlar.
nbsp;Aslı Aydıntaşbaş: Sinir olduğumu takip etmem!
"Twitter'da insanlar 140 karakterde parlamaya çok müsait oluyorlar. İsteyen kavga etsin ama ben onlarla çok ilgili değilim."

SIRADAKİ ŞARKI!
Aslı Aydıntaşbaş'ın Youtube'dan dinlememiz için önerdiği 3 şarkı:
Eminem - "Mockingbird"; Jay Z feat. Beyonce - "Bonnie amp; Clyde"; Neşet Ertaş - "Neredesin Sen".


Kadir Sönmez / nbsp;kadir.sonmez@tg.com.tr nbsp;- nbsp;@kdsonmez
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...