Malezya'da Türk izleri

Düzenleyen:
Malezya'da Türk izleri

EĞİTİM Haberleri

Gözünüzün alabildiği her yer yeşillik. Tam bir yeşil cennetine geldiğinizi anlıyorsunuz. 328 bin kilometrekare yüz ölçümlü, 30 milyon nüfuslu Malezya’da, özellikle çok dinli, çok dilli, çok kültürlü yapı dikkat çekiyor.

Süleyman DOĞAN

Uçaktan Uluslararası Kuala Lumpur Havaalanı’na indiğinizde sizi sıcak hava ile birlikte tebessüm eden insanlarla karşılaşıyorsunuz. İnsanlar ülkelerinde gelmenizden memnun olduklarını ifade eden gülümsemeyi hiç eksik etmiyorlar. Pasaportumu uzattığımda Türk olduğumu gören memurun yüzündeki tebessüm bir kat daha artıyor, memnuniyetini ifade eden bir yüz hâli ile ‘hoş geldiniz’ diyor. Türkleri seviyorlar ve burada iyi bir yerimiz var. Malezya, Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor. Turist olarak girişte vizesiz üç ay kalabiliyorsunuz. Burada mevsim diye bir mefhum yok. 12 ayın her günü aşağı yukarı sıcaklık 25-30 derece. Hava oldukça nemli, o nedenle sıcaklığı rahat 35 derecede hissediyorsunuz.
Gözünüzün alabildiği her yer yeşillik. Tam bir yeşil cennetine geldiğinizi anlıyorsunuz. 328 bin km² yüz ölçümlü, 30 milyon nüfuslu Malezya’da, özellikle çok dinli, çok dilli, çok kültürlü yapısı dikkat çekiyor. Malaylar diğer etnik Müslümanlarla birlikte nüfusun yüzde 60’ını teşkil ediyor, Çin kökenliler yüzde 25, Hint kökenliler yüzde 11, kalan yüzde dört ise; Sih, Bangladeşli, Tay ve diğerleri.

BAŞBAKAN OSMANLI

Bugünkü Malezya toprakları  -Singapur dâhil- uzun yıllar İngilizlerin işgalinde kalmış. Malezya, 1957 yılında bağımsızlığını kazanmış. Singapur ise Malezya’dan 1963 yılında ayrılarak küçük bir adada dünya finans merkezi olarak yerini almış. Malezya’da Johor Sultanı İbrahim’in Osmanlı ziyarete sırasında Sultan Abdülmecit tarafından Rukiye isminde saraydan biriyle evlendirilmiş. Rukiye Hanım’ın torunu Tunku Abdürrezzak, Malezya’nın ikinci başbakanı (1970-1976). Yine şu anda Malezya Başbakanı olan Nejib Razak ise Tunku Abdürrezzak’ın oğlu. 

Malezya'da Türk izleri

ÜLKEDE 9 KRAL VAR

Malezya’nın devleti mutlakiyet ile yönetiliyor, yani krallık. Malezya’da 9 eyalette 9 kral bulunuyor. Bu krallar kendi aralarından her beş yılda bir büyük kralı seçiyorlar. Bu kral 5 yıl sonra seçimle başka birine krallığı devrediyor. Krallık, sembolik ve temsilî bir hüviyette devam ediyor. Ordu krala bağlı ve kral aynı zamanda İslam’ı temsil ediyor. Krallık bir manada İngiliz Krallığı’na benziyor. Başbakan seçimle geliyor ve asıl yönetim ve sorumluluk başbakana ait. Askerin başkomutanı kral, polislerin bağlı olduğu birim ise başbakanlık.

OSMANLI İSMİ ÇOK YAYGIN

Taksiye binip, Türk dediğimde, Malezya’da özel ilgi görüyorum. İnsanlar Türklere büyük bir sempati besliyor. Osmanlıdan kalan tarihî mirasımızdan dolayı insanlar bize hürmet gösteriyor. Osmanlı dendiğinde büyük bir saygı duyuyorlar. ‘Sultan-i Osmanî’ diyorlar. Osmanlıya sevgilerinden dolayı 50 yaşın üzerindeki Malaylarda çok sayıda Osman ismi var. Malaylar oldukça sakin insanlar. İşleri de bu oranda yavaş. İnsanların yavaş olmasında iklimin büyük etkisi olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Kadınları erkeklere göre daha çalışkan. Bu yönüyle bizim Karadeniz kadınlarına benziyorlar. Çalışan kadınların sayısı yüzde elli civarında. Başı açık ve başı kapalı kadın bir arada yaşıyor ve bir arada çalışıyor. Bundan rahatsız olan kimse de yok. Kimseye zorla başörtüsü açtırılmadığı gibi, zorla da başörtüsü taktırılmıyor. Türkiye’de birilerinin söylediği gibi kimsenin orucuna ve namazına da karışan yok. Ne oruç polisi ne namaz polisi görüp duydum. Malezya’nın kalkınmasında ve dinî anlamda şuurlanmasında Malezya eski Başbakanı Tun Dr. Mahathir Muhammed’in büyük emeği var. Geçmişte çok fakir bir ülke olan Malezya, Dr. Muhammed’in 22 yıllık başbakanlığı (1981-2003) süresince ekonomik açıdan yüzde 10 gibi bir büyüme gerçekleştirmiş.

OSMANLI İZLERİ

M alezya’nın günümüzde yaşayan en büyük âlimlerinden Syed Muhammad Naquib al-Attas, Rukiye Hanım’ın torunu. Al-Attas’ı Kuala Lumpur’daki evinde Prof. Dr. Alparsan Açıkgenç ile ziyaret ettik. Ziyaret sırasında oğlu Dr. Syed Ali Tawfiq al-Attas da hazır bulundu. Attas ailesine seyidlik baba tarafından geliyor. Yani baba tarafı Arabistan’dan gelmiş, anne tarafı ise Osmanlıdan. 85 yaşında Naquib al-Attas evinde bize büyük ilgi gösterdi. Bizlere kendi eliyle kahve yaparak ikram etti. Türkiye’ye karşı büyük muhabbet besleyen Attas, Türkiye’yi anlata anlata bitiremiyor ve Türkiye’deki akrabalarına da selam gönderiyor.

Malezya'da Türk izleri

Prof. Dr. Al-Attas doktorasını İngiltere’de iki buçuk yıl gibi kısa bir sürede tasavvuf üzerine muvaffakiyetle yapmış. Dünyada hemen hemen gezmediği bir yer kalmamış. Çok önemli kongrelerde devlet ve bilim adamlarıyla tanışmış. Al-Attas tam bir Mevlâna hayranı. Ondan hikâyeler anlattı.

Osmanlı torunu olan Al-Attas denebilir ki İslam dünyasında gelenekçi düşüncenin günümüzdeki yegâne temsilcilerinden biridir. Al-Attas ile üç saatlik konuşmamız özellikle eğitim üzerine yoğunlaştı. Günümüzde eğitimin iki önemli probleminden söz eden al-Attas; birincisi günümüzde açık bir şekilde ifade edilmiş bir eğitim felsefesinin olmayışı ve ikincisi, birinci soruna bağlı olarak İslam eğitim felsefesine dayalı bir eğitim sisteminin kurulamayışıdır. Eğitimi edep kavramıyla açıklayan al-Attas, “Eğitim ruh ve bedenin disiplin altına alınması demektir ki İslam geleneğinde bunun adı “edep”tir. Edep, hakikatin, bilgi ve varlık olarak rütbe ve derecelerine göre mertebeleşmesinin; aynı zamanda insanın kendisinin bu mertebeleşen düzende bulunduğu mutabık konumunun bedensel, ruhsal ve akli yetenekleriyle tanınması ve ikrarıdır” der. Bu anlayıştan hareketle al-Attas, edebin İslam geleneğinde eğitim anlamına geldiğini vurgulayarak naklî delil olarak meşhur hadis-i şerifi zikretmektedir: “Rabbim beni edeplendirdi ve edebimi güzelleştirdi”. Ancak kendisi bu hadisin şöyle çevrilmesi gerektiğini savunur: “Rabbim beni eğitti (educated) ve eğitimimi (my education) güzelleştirdi”.  İslam dünyasının en önemli üç probleminden söz eden al-Attas, “1. Cehalet; 2. Edebin kaybedilmesi; 3. Bu ikisinin sonucu olarak bilgiden ve edepten yoksun liderlerin idari düzende başa gelmesi. Bunun çözümlenmesinin yolu edep ve bilgi eksenli kurulan bir eğitim sisteminin işlerlik kazanmasıdır” diyor.

TÜRK-MALAY KONGRESİ

On bin kilometre uzaklıkta, uçakla on bir saatte gelebildiğimiz Uzak Doğu Güney Asya Müslüman ülkesi Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da 9. Uluslararası Asya Felsefe Derneği Konferansı’nda (ICAPA 2016) tebliğ sunmak için geldim. 20-24 Temmuz 2016’da katıldığımız kongreye başta Türkiye ve Malezya’dan olmak üzere Japonya, Güney Kore, Hindistan, Endonezya, Moğolistan, Kazakistan, Kanada, Rusya, Bangladeş’ten gelen bilim insanları 8 oturumda 40 civarında tebliğ sundular. Kongrenin Türkiye’deki menfur kalkışma sonrasına gelmesi sebebiyle Türkiye’den gelen katılımcı sayısında ciddi düşüş yaşandı. Hâl böyle olunca kongre boyunca diğer ülkelerden gelen bilim insanları Türkiye’de ne olup bittiğini sordular. Bizler de dilimiz döndüğünce Türkiye’de FETÖ diye adlandırılan (ben FETÖİST grup diyorum) bir sinsi çetenin askeriyeye gizlenerek yaptıkları bir terör hareketi olduğunu söyledik. Kongrenin başkanı Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç açılış konuşmasında Asya ülkeleri arasındaki ilişkinin artırılmasını vurguladı ve “Asya Birliği”nin (AsyaB) kurulması yönünde Türkiye, Güney Kore ve Japonya’nın öncülük etmesini arzuladığını belirtti. Bu birlikte özellikle AsianPA kurulduğundan beri vurguladığı ‘İpek Yolu Hızlı Tren Projesi’nin hayata geçirilmesinin önemli olduğu söyledi.”

Çok farklı kesimlerden katılımın olduğu açılışa ilgi bir hayli fazlaydı.  Açılışa UNITAR rektörü de katıldı. Asya Felsefe Derneği’nin Asya ülkeleri arasında önemli bir köprü oluşturduğu dile getirildi. Kongreye Malezya Yükseköğretim Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dato’ Seri Ir. Dr. Zaini Ujang katıldı. Kültür Bakanlığı sanatçısı M. Sadreddin Özçimi, ebru  sanatı hakkında  katılımcılara ebru sanatının tarihçesi ve pratiğiyle ilgili sunum yaptı. Sunum sonunda ebru çalışmaları ile ilgili hazırlanmış olan salonda eserler davetlilere sergilendi. İlk ebru çalıştayı gerçekleştirildi. UNITAR Rektör Yardımcısı,  Doç. Dr. Muhamad Naim Kamari, AKEPT Direktörü Prof. Dr. Kamal Harun ve Teknoloji Üniversitesi Kampüs Direktörü Prof. Dr. Durrishah Idrus bu kongrenin ülkelerinde düzenlenmesinden ötürü büyük mutluluk duyduklarını belirttiler. 9. ICAPA Kongresi’nin Malezya’da yapılmasına destek veren ‘Başbakanlık’ ve ‘Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları’na da teşekkür edildi. Asya Felsefe Derneği’nin Asya ülkeleri arasında önemli bir köprü oluşturduğu dile getirildi. Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız’ın teklifleri ile 10. ICAPA Kongresi’nin Kazakistan’ın Türkistan şehrinde gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Kongre; Kültür Bakanlığı ney ve ebru sanatçısı M. Sadreddin Özçimi ve Prof. Dr. Bilâl Kuşpınar’ın konseri ile sona erdi. Konserde Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç her makam aralığında Türk musikisi felsefesi ve teorisi hakkında bilgi verdi.

"HEDEF 5 MİLYAR DOLAR"

Malezya’daki Türkiye Büyükelçisi Başak Türkoğlu’nu akademik heyet olarak ziyaret ettik. Ziyaret sırasında Büyükelçi Türkoğlu ve Başkâtip Ahmet Doğan heyetimizi  sıcak karşıladı ve Malezya ile Türkiye arasındaki samimi ve dinamik bir ilişkinin olduğunu belirtti. Türkoğlu; “Türkiye ve Malezya arasında diplomatik ilişkilerin tesisinin 50. yıl dönümü olan 2014, ikili ilişkiler açısından önemli gelişmelere sahne olmuştur. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, başbakanlıkları döneminde, Ocak 2014’te Malezya’ya bir resmî ziyaretinde “Stratejik İş Birliği Ortak Bildirisi” ile ikili ilişkiler “stratejik” seviyeye yükseltilmiştir. İki ülke ticaret hacminin 5 milyar ABD dolarına çıkarılması üzerinde mutabık kalınmıştır. Başbakan Dato’ Sri Najib, Türkiye’nin başkanlığında Kasım 2015’te Antalya’da düzenlenen G-20 Zirvesi’ne katılmış ve Sayın Cumhurbaşkanımızla bir görüşme gerçekleştirmiştir. İki ülke, ikili ilişkilerde sahip oldukları mükemmel düzeyde iş birliğini, Birleşmiş Milletler, İslam İş Birliği Teşkilatı, D8 gibi birçok uluslararası platformda da sürdürmektedir” dedi.

 

 

Düzenleyen:  - EĞİTİM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...