Kritik zirvede dünyanın gözü İstanbul'da
GÜNDEM Haberleri
23. Dünya Enerji Kongresi İstanbul'da başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında ABD Başkanı Barack Obama'ya da ince bir göndermede bulundu. Erdoğan "15 Temmuz'un arkasında ele başı var. Sizlerde gelerek ülkemize demokrasimize destek vermiş oldunuz. Şahsım adına teşekkür ediyorum. Asil duruşunuz, hala darbeci teröristleri bahane ederek insan hakları dersi verenlere umarım örnek olur" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin önem verdiği bir diğer alanın da nükleer enerji olduğunu belirterek, "Şimdi de üçüncü nükleer santral projesini hayata geçirmenin arayışı içerisindeyiz. Zira ileri teknoloji noktasında, bizim ciddi noktada bir enerji potansiyeline ihtiyacımız var. Hedefimiz, önümüzdeki yıllarda elektrik üretimimizin yaklaşık yüzde 10'unun nükleer enerjiden karşılanmasıdır." dedi.
Erdoğan, Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu 23. Dünya Enerji Kongresi Açılış Oturumu'ndaki konuşmasına, "Ülkemize ve İstanbul'a, kıtaları ve medeniyetleri birleştiren bu güzel şehre hoş geldiniz" diyerek başladı.
Kongrenin başarılı geçmesini temenni eden Erdoğan, "Dünyanın enerji olimpiyatları" olarak nitelenen kongrenin Türkiye'deki toplantısında, "Barış için paylaşalım" mesajını, tüm insanlığa ulaştırmayı hedeflediklerini vurgulayarak, "Amacımız, bu kongrenin hem enerji konusunda geleceğe yönelik vizyon ve senaryolar hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu bir zemin haline dönüşmesini hem de enerjinin barışın ve adaletin aracı haline getirilmesini sağlamaktır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin söz sahibi olduğu tüm uluslararası platformlarda her fırsatta işaret ettiği Afrika'da enerjiye erişim konusunun da kongrenin önemli gündem maddelerinden biri olacağına değinerek, mayısta İstanbul'da gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi'nde ayrıntılı şekilde ele alındığını hatırlattı.
Türkiye'nin Afrika'da yaşanan sorunlara bakışının, kıtayla ilgilenen diğer ülkelerin çoğundan farklı olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her şeyden önce ülkemizin ve milletimizin tarihinde sömürgecilik utancının olmadığını bir kez de burada sizlerin huzurunda altını çizerek ifade etmek istiyorum. Bugün de ülkemizin Afrika'ya yaklaşımı, ne doğal kaynak ne beşeri kaynak ne de başka herhangi bir çıkar kaygısı esasına dayanıyor. Biz öncelikle Orta ve Kuzey Afrika'yla tarihten gelen güçlü ve tamamen insani değerler üzerine kurulu bağlarımızı yeniden canlandırmanın peşindeyiz. Bunun yanında Afrika'nın tamamını 'dünyada el uzatılmadık mağdur ve mazlum bırakmama' anlayışımızın bir tezahürü olarak kucaklamanın çabası içindeyiz. Bu coğrafyadaki çalışmalarımızı, Afrika'nın imkanlarını Afrikalılarla değerlendirme ilkesiyle yürütüyoruz. Kıtadaki insanların bizden beklentileri, farklı niyetlerle ortaya konulan dayatmalar değil, Afrika sorunlarına Afrika çözümleri üretilmesidir. İşte bu anlayışla 2015 yılındaki dönem başkanlığımız sırasında sağlam, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin yanı sıra kapsayıcı büyümeyi de G20'nin temel hedeflerinden biri haline getirdik. Bu çerçevede en kritik sıkıntılardan birinin de kıtada enerjiye erişimde yaşanan mahrumiyetler olduğunu düşünüyoruz. Enerji sorunu çözülmeden, kalkınmadan, yatırımdan, büyümeden, sağlıktan, beslenmeden ve ısınmadan bahsedebilmemiz mümkün değil."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelinde elektrikten mahrum olan 1,1 milyar insanın 650 milyonunun Sahra Altı Afrika'da yaşadığını kaydederek, "Dünyanın kuzeyi zenginlik ve refah içinde yaşarken, güneyi en temel ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekiyor. Bölgedeki durumun aciliyeti nedeniyle çalışmalarımızı burası üzerinde yoğunlaştırdık." dedi.
Türkiye'nin dönem başkanlığı sırasında liderler seviyesinde onaylanan bir çalışmanın da "G20 Enerjiye Erişim Eylem Planı" olduğunu belirten Erdoğan, planın enerjiye erişim alanında var olan çalışmaların daha iyi koordine edilmesine yardımcı olacağına inandığını ifade etti.
"En karlı ve ekonomik güzargah Türkiye"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülke olduğunu dile getirerek, şunları anlattı:
"Bunun yanında Türkiye özellikle son 14 yıldır dünya ortalamasının üzerinde bir büyüme performansına sahiptir. Bu durum enerji talebimizin yılda yüzde 6-8 arasında artış göstermesine yol açmıştır. Biz bu talebi karşılamanın yanında enerji arz güvenliğimizi sağlamak ve enerji sepetimizi çeşitlendirmek için de çalışıyoruz. Türkiye, Ortadoğu ve Hazar Havzası başta olmak üzere dünyanın ispatlanmış doğalgaz rezervlerinin yaklaşık 3'te 2'sinin bulunduğu bir bölgede yer alıyor. Bu bölgelerdeki enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması noktasında çok önemli projelere öncülük ettik. Mavi Akım, İran ve Bakü-Tiflis- Erzurum doğalgaz boru hatları ile Türkiye-Yunanistan Doğalgaz Enterkonnektörü projeleri, Türkiye'nin bu alandaki konumunu küresel ölçekte tescillemiştir. Azeri petrolü başta olmak üzere Hazar petrolünün Ceyhan'a akışını sağlayan Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nı hayata geçirdik. Yine Azerbaycan'la birlikte geliştirdiğimiz Güney gaz koridorunun belkemiğini teşkil eden Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi'ni (TANAP) inşa ediyoruz. TANAP ve hattın devamını oluşturacak Trans Adriyatik Boru Hattı'yla Azeri gazı Türkiye ile birlikte Avrupa piyasalarına ulaşmış olacaktır. Türkmen gazının da bu projenin bir parçası olması için yoğun çaba harcıyoruz. Rusya'nın halihazırda Balkanlar üzerinden aldığımız gazı, doğrudan Karadeniz üzerinden ülkemize sevk etmeyi öngören Türk Akımı Projesi'ne de şu anda çalışmalarımız devam ediyor. Buna olumlu bakıyoruz. Bu projenin ikinci aşaması, Avrupa doğalgaz piyasalarındaki gelişmelere bağlı olarak geliştirilecektir."
"Kritik adımlar atacak, büyük yatırımlar gerçekleştireceğiz"
Doğu Akdeniz gazının da kaynak çeşitlendirme çalışmalarında yeni bir alternatif durumuna geldiğine işaret eden Erdoğan, yapılan araştırmaların bu gaz için "en karlı ve ekonomik" güzargahın Türkiye olduğunu gösterdiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin doğalgaz ve enerji ticaret merkezi haline gelebilmesi adına yeni ve önemli yatırımların arifesinde olduğunu bildirerek, "Bu senenin sonunda ve 2017 yılında çok kritik adımlar atacak, bu alanda büyük yatırımlar gerçekleştireceğiz. Böylece doğalgaz ticaretinde bölgemizdeki tüm ülkeler için güvenilir bir ortak haline gelme hedefimize, bir adım daha yaklaşacağız." ifadelerini kullandı.
Enerjinin ve özellikle doğalgazın "tedarik", "taşıma" ve "tüketim" boyutları olduğuna değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz tabii tedarikçi bir ülke değiliz. Biz, tüketici ve transit, taşıyıcı bir ülke konumundayız. İki tane özelliğimiz var. Bu özelliğimizi teknolojiyle bütünleştirmek suretiyle o tedarikle bunu bir araya getiriyoruz. İşte Avrupa'nın doğalgaz arz güvenliğine de biz bununla ayrıca katkı sağlıyoruz. Bu çerçevede Rusya Federasyonu, Cezayir ve Norveç'ten sonra Avrupa'ya dördüncü doğalgaz koridorunu birlikte oluşturmak amacındayız. TANAP'ın hayata geçmesiyle Avrupa'nın doğalgaz tedariğinde yeni bir alternatif ortaya çıkmış olacaktır. Türkiye-Yunanistan Doğalgaz Enterkonnektörü ile ilk somut adımı atılan bu projenin Avrupa için de önemli olduğuna inanıyoruz."
Nükleer enerji
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin önem verdiği bir diğer alanın da nükleer enerji olduğuna işaret ederek, şunları aktardı:
"2010 yılında Rusya Federasyonu ile Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi'nin gerçekleştirilmesine yönelik bir hükümetlerarası anlaşmayı imzaladık. Japonya'yla da Karadeniz kıyısında tesisine karar verilen Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi için bir anlaşma yaptık. Şimdi de üçüncü nükleer santral projesini hayata geçirmenin arayışı içerisindeyiz. Zira ileri teknoloji noktasında, bizim ciddi noktada bir enerji potansiyeline ihtiyacımız var. Hedefimiz, önümüzdeki yıllarda elektrik üretimimizin yaklaşık yüzde 10'unun nükleer enerjiden karşılanmasıdır."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'ye güvenen, bu ülkeye yatırım yapan asla pişman olmamıştır, bundan sonra da pişman olmayacaktır." dedi.
Erdoğan, Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu 23. Dünya Enerji Kongresi Açılış Oturumu'ndaki konuşmasında, Türkiye'nin, yenilenebilir enerji açısından önemli ve ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğunu söyledi.
Güneş, rüzgar ve hidrolik kaynaklarının enerji sepetindeki payının yüzde 30'a çıkarılması yönündeki çalışmaları sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, Türkiye'de enerjinin her alanında ciddi bir yatırım potansiyelinin mevcut olduğunu vurguladı.
Bunun için tüm enerji şirketlerini Türkiye'de yatırım yapmaya davet eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye'ye güvenen, bu ülkeye yatırım yapan asla pişman olmamıştır, bundan sonra da pişman olmayacaktır. Günümüzde küresel altyapı yatırım ihtiyacının çok büyük bir bölümünü enerji yatırımı oluşturuyor. Ancak son dönemde düşen petrol fiyatlarının enerji yatırımlarını olumsuz etkileme ihtimali üzerinde önemle durmamız gerektiğini düşünüyorum. Doğalgaz fiyatlarının da bu eğilimi izlemesi muhtemeldir. Bugün ertelenen yatırım kararlarının gelecekte enerji güvenliği üzerinde olumsuz etkide bulunması kaçınılmazdır. Bunu önlemek için daha yakın bir koordinasyon ve iş birliği içerisinde çalışmamız gerekiyor. Yine enerji dahil olmak üzere küresel altyapı yatırımlarının finansman ihtiyacını karşılamak için kamu ile özel sektör arasında yakın iş birliği şarttır. Özel sektörün dinamizmiyle kamunun yatırım ihtiyaçlarını verimli bir iş birliği çerçevesinde bir araya getirebileceğimizi düşünüyorum. Enerji alanında gerçekleştirilecek yatırımlarda arzu edilen rakamlara ulaşılması, küresel büyüme üzerinde de çok olumlu etki yapacaktır. Tüm bu projelerin ve yatırımların sürdürülebilir kalkınma anlayışıyla yürütülmesi gerektiğini asla unutmamalıyız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl bu bakımdan tarihi önemde gelişmelere şahitlik ettiklerini belirterek, 2015 yılının Eylül ayında New York'ta 2030 gündemini, aralık ayında ise Paris İklim Anlaşması'nı kabul ettiklerini hatırlattı.
Bu uluslararası zeminin küresel bir sınama olan iklim değişikliğiyle mücadelede yeni iş birliği imkanlarını ortaya çıkardığını ifade eden Erdoğan, zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olmanın, her zaman ve tek başına zenginlik, huzur ve güvenli bir geleceği beraberinde getirmeyebildiğini, Ortadoğu, Kuzey ve Batı Afrika ile Güney Amerika bölgelerinde bu gerçeğin pek çok tezahürünün görüldüğünü dile getirdi.
Enerji başta olmak üzere temel insani ihtiyaçlara erişim konusunda dahi bu bölgelerde ciddi sıkıntı yaşayan geniş toplum kesimleri olduğunu aktaran Erdoğan, "İşte bugün Venezuella Devlet Başkanı ile de bu konuları etraflıca konuştuk. Kendilerinin bugün bizlerle bir arada olması inşallah ocak veya şubatta da ben Venezuella'yı ziyaret etmek suretiyle, orada iş adamlarımızla birlikte kendileriyle geleceğe yönelik neler yapabiliriz, bunları planlayacağız." diye konuştu.
"Huzur ve barış için el ele verelim"
Zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olmanın zenginlik, huzur ve güvenliği beraberinde getirmediğine ilişkin Ortadoğu'nun çok çarpıcı örneklere sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Dünyanın dört bir yanından gelen siz değerli devlet başkanlarına, siz kıymetli katılımcılara sesleniyorum: Suriye'ye, Irak'a, Ortadoğu'ya huzur ve barış getirmek için gelin el ele verelim. Halep'teki küçük bir çocuk şöyle ufka baktığında içi umutla dolmalı ancak bugün Halep'te ufka bakan çocuklar, sadece helikopterlerin ve uçakların kendilerini hedef alan bombalarını görüyor. Musul'da ufka bakan bir çocuk, özgürce gelecek hayalleri kurabilmeli ancak bugün Musul'daki çocuklar ufka baktıklarında sadece DAEŞ zulmüyle, DAEŞ sonrası maruz kalma korkusu yaşadıkları mezhepçilik tehdidinin mukayesesini yapabiliyor. Bunun için biz diyoruz ki; Suriye'de çatışmaların durması ve insani yardımların hiçbir kısıtlama olmadan ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için gelin hep birlikte gayret sarf edelim. Musul'un hem DAEŞ tehdidinden hem mezhepçilik baskısından kurtarılabilmesi için gelin birlikte mücadele edelim. Kongremizin temasında ifade edildiği gibi gelin barış için elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanalım. Gelin, yeni ufukları hep birlikte kucaklayalım."
"Umarım asil duruşunuz örnek olur"
Dünyaya yaptıkları adalet, barış, istikrar, güvenlik çağrılarının kesinlikle içi boş, retorik, samimiyetsiz beyanlar olmadığını vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tam tersine biz, savunduğumuz her değeri bedelini en ağır şekilde yaşayan, tecrübe eden bir ülkeyiz. Bu bedel, kimi zaman ekonomik krizlerde olduğu gibi maddi sınırlar içinde kalırken kimi zaman da 15 Temmuz'da yaşadığımız gibi kanla ödenebiliyor. Evet, yaklaşık 3 ay önce ordumuzun içine sızmış bulunan Fetullahçı Terör Örgütü mensubu bir grup terörist, milletimizi, demokrasimizi, bağımsızlığımızı hedef alan bir darbe girişiminde bulundu. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, polis teşkilatımızın binaları ve birçok kurumumuz bombalandı. Sivil insanlarımızın üzerine helikopterlerle, tanklarla, ağır silahlarla ateş açıldı. Milletimizin cesareti, direnişi ve kahramanlığı sayesinde bu girişimi akamete uğrattık. Bu hain saldırı sırasında 241 vatandaşımız şehit olurken, 2 bin 194 vatandaşımız da yaralandı, gazi oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Fetullahçı Terör Örgütü ve onun Pensilvanya'da yaşayan elebaşı vardır. Sizler de bu hain terör eyleminden 3 ay sonra bu kongre vesilesiyle İstanbul'a gelerek ülkemize, milletimize, demokrasimize destek vermiş oldunuz. Şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Umarım sizlerin bu asil duruşunuz hala Türkiye'ye açıkça destek vermekten imtina eden, hala darbeci teröristleri bahane ederek bize insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkan birilerine örnek olur."
"Madem ki terör küresel bir sorundur, öyleyse destek beklemek hakkımızdır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin terörle mücadeledeki tek sorununun bu olmadığını kaydederek, Türkiye'nin FETÖ'nün yanında PKK ve DAEŞ terör örgütlerinin de yoğun saldırısı altında olduğunu aktardı.
Türkiye'nin Suriye ve Irak'a olan ilgisinin en önemli sebeplerinden birisinin de bu ülkelerde faaliyet gösteren DAEŞ ve PKK, YPG mensubu teröristlerin Türkiye'ye yönelik saldırıları olduğunu dile getiren Erdoğan, DAEŞ'in, Ankara, İstanbul, Gaziantep ve Diyarbakır'da yüzlerce vatandaşın hayatına mal olan canlı bomba saldırıları gerçekleştirdiğini, PKK'nın da hemen her gün çeşitli illerde güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelik eylemler düzenlediğini ifade etti.
Erdoğan, dün PKK'nın eyleminde şehit edilen asker ve sivillerin bugün defnedildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Önceki gün Ankara'da bombalı araçla eylem yapmak üzere hazırlık içinde olan 2 PKK militanı güvenlik güçlerimizce yakalanmak üzereyken kendilerini havaya uçurdular ve bütün bunlarla beraber buradan bir kez daha şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, huzurunu hedef alan bu kalleş saldırıların başarıya ulaşma imkanı asla yoktur ve olmayacaktır. Bu saldırılar güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları neticesinde hareket alanları her geçen gün daralan terör örgütünün son sesini duyurma çabalarıdır. Türkiye, tüm bu terör örgütleriyle mücadele edecek imkana ve kararlılığa sahiptir ancak madem ki terör küresel bir sorundur, öyleyse ülkemizin bu mücadelesine diğer devletlerden destek beklemek de hakkımızdır. Bunun için kendi topraklarımızda nasıl yoğun ve başarılı bir mücadele yürütüyorsak ülkemize yönelik terör tehditlerinin kaynağı durumundaki Suriye ve Irak'ta da aynı hakka sahip olduğumuza inanıyorum. Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki mücadelesi alelade bir tercih değil, hayati bir zorunluluktur. Dünyanın enerji kaynaklarının güvenliği de bu bölgelerin terör örgütlerinden ve teröristlerin faaliyetlerinden arındırılmasına bağlıdır. Dolayısıyla biz kendi milli güvenliğimizle bütün bunlarla beraber, dünyanın enerji güvenliği için de mücadele ediyoruz. Dünya Enerji Kongresi'nden sizler aracılığıyla bu doğrultuda verdiğimiz mesajların ilgili tüm muhataplara açık ve net şekilde ulaşacağına inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda kongrenin başarılı geçmesini, enerji sektörü ve tüm insanlık için hayırlı neticelere vesile olmasını dilerken, kongrede emeği geçenleri kutladı.
Notlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, salona Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile birlikte geldi.
Zirvenin açılışında 15 Temmuz şehitleri için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulurken, 15 Temmuz'u anlatan bazı fotoğrafların yer aldığı video gösterildi. Videoda, 15 Temmuz şehitlerinden Erol Olçak'ın da fotoğrafına yer verilirken, Olçak'ın zirvenin organizasyonunda emeği geçtiği anlatıldı.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveye katılan liderlerle aile fotoğrafı çektirdi.