Manken hastalığı öldürüyor

Ziyneti Kocabıyık

Çocuklarda obezite sıklığı giderek artıyor. Bilgisayar karşısından kalkmayan, hareketsiz kalan ve fast food’la kötü beslenen çocuklar bugünün ve geleceğin şişman bireylerini oluşturuyor. Ancak bu tablonun bir de diğer yüzü var. Günümüzde güzellik kavramının zayıflıkla bağdaştırılması, gençlerin sürekli olarak kalori hesabı yapmalarına, zayıf olmak uğruna sağlıksız alışkanlıklar edinmelerine sebep oluyor. Uzmanlar, özellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan yeme bozukluklarının zayıflık takıntısına dönüşmemesi konusunda anne babalara ikazda bulunuyorlar. 
ŞİŞMANSIN DEDİLER
2006 yılında Almanya’nın Saksonya eyaletinde güzellik kraliçesi seçilen aynı yıl Almanya güzellik yarışmasında finale kalan ancak ilk beşe giremeyen Henriette Hömke’nin, Anoreksia hastalığı yüzünden hayatını kaybetmesi, dikkatleri zayıflık takıntısına çekti. Genç mankenin yakınları, Hömke’nin yarışma organizatörlerinin kiloları yüzünden dereceye giremediğini söylemesi üzerine anoreksia hastası olduğunu anlattılar. 
Anoreksianın şişmanlama korkusu yüzünden bilinçli olarak aşırı zayıf kalma takıntısı olduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Prof. Dr. Ercan Abay “Güzellik sektörüne harcanan giderlerin yüksekliği, zayıflığı vurgulayan reklam ve toplumsal mesajlar, son zamanlarda çok gündeme gelmese de önemini hiç kaybetmeyen ‘sıfır beden’ yaklaşımı gibi birçok psikolojik problemi de beraberinde getiriyor. Özellikle ergenlik döneminde görülen yeme bozukluğu, gençlerdeki fiziksel ve psikolojik sağlığı olumsuz etkiliyor” dedi.
Birçok sağlık problemine sebep olan yeme bozukluklarının tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Abay “Anoreksiya Nervoza olarak adlandırdığımız yeme bozukluğu ruhsal bir rahatsızlıktır. Doğrudan bir iştah bozukluğu değildir. Burada kişinin aşırı derecede kilo alma korkusu vardır ve aklı hep kilosundadır. Kişi çok zayıf olduğu hâlde, aynaya baktığında kendini şişman algılar. Bir deri kemik (neredeyse iskelet gibi) kaldığı hâlde, basenlerinin bariz olduğunu söyler. Gıda alımını aşırı derecede kısıtlar ve ileri derecede hayati tehlike (ölüm) oluşturacak derecede zayıflar. 14-15 yaşları en riskli dönemdir. Kadınlarda erkeklere oranla 10-20 kat daha fazla görülür” dedi.
güvensiz kişiler riskte
Prof. Dr. Abay, anoreksik eğilimleri olan kişilerin kendine güveni düşük, öfke gibi olumsuz duyguları ifade etmekte zorlanan, herkesi memnun etmeye çalışan, aşırı kontrolcü, ailesinin kendisinden yüksek beklentileri olan kişilik yapısına sahip olduklarını söylüyor. Prof. Dr. Abay, kilo kaybı yüzde 25’e ulaşan hastaların mutlaka hastaneye yatırılması gerektiğini  ifade ediyor.  

ZAYIFLIK TAKINTIYA DÖNÜŞTÜYSE
Halk arasında ‘Manken hastalığı’ olarak da adlandırılan Anoreksiya Nervoza’da kişiler hastalıklarını kabul etmezler ve bu nedenle yardım arayışında bulunmazlar. Genellikle aileleri psikiyatriste getirir. Hastalık öncesi genellikle vücut ağırlıkları normaldir. Kilo almaktan korkarlar. Normal düzeydeki vücut ağırlığını reddederler. Çok zayıf olduklarında bile kilolarının çok olduğunu düşünürler. Günün çoğu zamanında kilo vermeye odaklanırlar:
¥ Vücut ağırlığı ve gıdaların kalorisi ile ilgili takıntılı şekilde ilgilenirler.
¥ Gıda ve kalori miktarını çok sınırlı tutarlar.
¥ Aşırı derecede hareketlidirler, yerlerinde duramazlar ve yoğun egzersiz yaparlar.
¥ Kilo almamak için kendilerini kustururlar, gereksiz laksatif ve diüretik kullanırlar.