İşte İran'ın asıl derdi

Düzenleyen:
İşte İran'ın asıl derdi

DÜNYA Haberleri

Star Gazetesi yazarı Prof. Dr. Cengiz Tomar, bugünkü köşe yazısında son dönemlerde Doğu Suriye'de yaşanan gelişmeleri kaleme aldı. Suriye Savaşında yeni bir safhaya geçildiğinin altını çizen Tomar'ın, yazısından bir bölüm;

Körfez’deki son gelişmeler bizim açımızdan daha büyük ve yakıcı bir sorun olan Suriye savaşını geri plana itmiş görünüyor. Ama şu anda savaşta yaşanan son hadiseler Suriye’nin yakın gelecekteki kaderini belirleyecek çap ve evsafta. Irak’ta Musul’un “eski şehir” hariç DEAŞ’tan büyük ölçüde temizlenmesi (tabii bu arada Haçlı mücadelesinin sembol ismi Nureddin Zengi’nin 1172’de yaptırdığı Musul Ulu Camii’nin havaya uçurulması), Suudi Arabistan önderliğindeki Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır’ın, Trump’ın da yeşil ışığıyla, Körfez’de safları sıklaştırmak amacıyla yapıldığı anlaşılan Katar yaptırımları,Suudi Arabistan’ın politikalarını ve geleceğini belirleyecek veliaht değişikliği ve son olarak Suriye rejim güçleri ile müttefikleri Rusya ve İran’ın saldırıları ile buna karşılık ABD ve müttefikleri SDG’nin (Suriye Demokratik Güçleri) Rakka’ya hücumu Ortadoğu’da yeni bir döneme girildiğinin habercisi gibi.

SURİYE TOPRAK KAVGASI

Bölge sâkinleri arasında mevcut etnik ve mezhebi fay hatlarını kırmakta manivela olarak önemli bir işlev gören DEAŞ’ın, tamamen ortadan kalkmamakla birlikte alan hâkimiyetine dayalı “devletimsi” sözde hilafet yapısının sona ereceği ve konvansiyonel bir terör örgütüne rücû edeceği anlaşılıyor. Sadece son bir haftada Suriye’de meydana gelen hadiseler bile baş döndürücü bir hız kazanmış durumda. Bunun temel sebebi DEAŞ’tan elde edilecek Suriye’deki petrol bölgeleri ile önemli su ve tarım havzalarını da barındıran topraklarda kimin nüfuz kuracağı meselesi. Yani Suriye’de ve dahi Irak’ta DEAŞ sonrası dönem için hem bölgesel hem de küresel güçler savaşın bitmesinin ardından siyasi çözüme yönelik toplanacak masada ellerini güçlendirmek için çaba sarfetmekteler. Zira ne kadar büyük bir alana nüfuz ederseniz pazarlık gücünüz o kadar artar ve vereceğiniz küçük tavizlerle marjinal faydayı elde etmiş olursunuz. Şu anda Suriye’deki mevcut durum ABD’de 19. yüzyılda yaşanan ve Charlie Chaplin’in 1925 tarihli Altına Hücum filminde hikâye edilen durumu hatırlatıyor. 

Aslında bütün mesele buharlaşmakta olan DEAŞ devletimsi yapısından temizlenecek petrol ve su kaynaklarının bulunduğu topraklara kimin hâkim olacağı. 

TÜRKİYE KÜRT KANTONUNU PARÇALADI

2011’de başlayan savaşta geçen yılın sonunda Halep’in Suriye rejim güçleri tarafından alınması önemli bir dönüm noktasını oluşturdu. Böylece tarihte “Faydalı (Münbit) Suriye” olarak bilinen ve Suriye nüfusunun büyük kısmının yaşadığı güneyden kuzeye Şam, Humus, Hama ve Halep hattı ile Akdeniz sınırındaki Tartus, Banyas ve Lazkiye’yi de barındıran Batı Suriye İdlib, Humus ve Deraa’daki cepler dışında Rusya ve İran destekli Suriye rejim güçlerinin eline geçti. Rusya nüfuz bölgesinin dışında ABD tarafından Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG terör örgütünün yönetiminde de bir Kürt bölgesi oluşturulmuştu. Bunun üzerine Türkiye de 2016’da Fırat Kalkanı harekatını yaparak üç Kürt kantonunun arasına girmişti. İdlib de şimdilik Türkiye’nin nüfuz alanına dahil. ABD, İngiltere ile birlikte 2016’da güneyde Irak, Suriye ve Ürdün sınırlarının kesişme noktası et-Tenf’den batıya doğru Ürdün sınırı boyunca muhaliflerin elindeki bölgelerde bir nüfuz bölgesi daha oluşturdu. Böylece daha geçen yılın sonunda, içerisinde Rakka’nın da yer aldığı, DEAŞ’ın elindeki Doğu Suriye (Çöl bölgesi, el-Bâdiye) hariç ülke Rusya ve ABD nüfuz bölgelerine ayrılmıştı ve Fırat Nehri’nin batısı Rusya, doğusu ise ABD nüfuz bölgesini oluşturmaktaydı. İşte bu yıl başından beri Suriye’de yaşananlar tamamıyla DEAŞ’ın ortadan kaldırılmasından sonra ele geçirilecek Doğu Suriye topraklarının ABD’nin mi Rusya’nın mı nüfuz bölgesine dahil olacağıyla ilgili.

İRAN'IN HEDEFİ İSRAİL'E UZANMA ÇABASI

Tabii Suriye’nin doğusu önemli bölgesel güçlerden İran’ın ilgi alanı dışında değildi. Zira İran’ın karadan Irak ve Suriye yoluyla Lübnan, Akdeniz, Hizbullah ve dolayısıyla İsrail’e uzanabilmek için doğu bölgesine ihtiyacı var. Suriye rejimine ve bölgedeki milislerine bu sayede karadan lojistik destek sağlaması İran’ın hayati çıkarları arasında. İran’ın son Deyrüzzor füze saldırısı bölgesel olarak yukarıda saydığımız bu amaçların karşılanmasına yönelik. Doğu Suriye, ülkenin bütünlüğünde hâkimiyet iddia eden Esed rejimi açısından da ehemmiyet taşıyor. Rejim ülkenin batısı için petrol, su ve tarımsal ürünler açısından önem taşıyan doğu bölgelerini kontrol altına almak istemekte.

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...