Rumlara izin Türklere tehdit

Düzenleyen:
Rumlara izin Türklere tehdit

GÜNDEM Haberleri

Türkiye Rus S-400’leri almaya karar verdiğinde müttefiklerden tehditkâr açıklamalar geldi. Oysa aynı müttefikler, Kıbrıs Rumları 1998’de Ruslardan S-300 aldıklarında kaş bile çatmadı...

PROF. DR. MUSTAFA KİBAROĞLU'NUN ANALİZİ...

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 olarak bilinen gelişmiş hava savunma sistemi satın alma planlarıyla ilgili müttefik ülkelerden gelen sert eleştiriler ve ciddi ikazlar, son haftalarda yoğunluk kazandı. Benzer bir durum birkaç yıl önce, Türkiye’nin bir Çin firmasıyla (CPMIEC) hava savunma sistemi tedarikiyle ilgili görüşme sürecinde de yaşanmıştı. CPMIEC, ABD, Rusya, Fransa ve İtalya şirketler arasında, epey düşük fiyatlarıyla ve sahip olduğu teknolojiyi Türkiye’yle paylaşma konusunda istekli oluşuyla öne çıktı. Çin firması, bir sonraki aşama için de ortak üretim sözü vermişti.
Müttefikler, Çin sistemi kurulduğunda stratejik askerî bilgilerin Çin’e, sonra da Çin her kimle paylaşmak isterse o ülkeye sızmasına sebep olacağı gerekçesiyle endişelerini dile getirdiler. Ayrıca, Çin hava savunma sisteminin, (Malatya Kürecik’teki gelişmiş radar tesisini de kapsayan) NATO’nun ‘Füze Kalkanı’ (Missile Shield) isimli sistemiyle uyum problemi yaşayacağı konusunda da benzer endişeler dile getirildi.
Türk yetkililer Çin sistemiyle NATO sisteminin bir ‘arayüz’le entegre olabileceğini, ayrıca Türk hava savunma ağından Çin firmasına muhtemel bir sızıntı olmasının da önüne geçeceğini söyleyerek müttefiklere güvence vermeye çalıştılar. Teknik olarak bunlar mümkünken üst düzey bir NATO yetkilisinin bu makalenin yazarına Brüksel’deki özel bir konuşmada söylediği gibi, sonuçta “siyasi sebeplerden dolayı bu fikirden hoşlanmadılar”.
Bunun üzerine teklif rafa kaldırdı. Buna ek olarak SSM bir bildiri yayımlayarak Türk hükûmetinin, yerli sanayi şirketlerini benzer sistemlerin Türkiye’de üretimine yönelik yatırım yapmaları için teşvik etme kararını açıkladı.
İlk teklifte bulunanların, özellikle de ABD’li firmanın ve Fransız-İtalyan konsorsiyumunun, Türkiye ile müzakerelerin yeniden başlatılmasını istemeleri uzun sürmedi.
Buna paralel olarak, kısmen Kasım 2015’te Rus jetinin vurulmasıyla yaşanan krizin ardından gelen Türkiye-Rusya uzlaşmasına bağlı olarak, kısmen de Türkiye’nin Orta Doğu sınırında bir hava savunma sistemi kurma konusundaki ihtiyacı sebebiyle, Türk ve Rus yetkililer S-400’ler için masaya oturdu. Sonra tahmin edin ne oldu? Dejavu! Her şey yeni baştan!
Oysa, 1998’de Kıbrıs Rum Yönetimi Rusya’dan S-300’leri satın almaya karar verdiğinde, Türk yetkililerin Batılı mevkidaşlarını böyle bir hareketin Türkiye ile Yunanistan arasındaki stratejik dengeyi sekteye uğratacağı konusunda zaman zaman uyarmalarına rağmen, NATO’daki müttefiklerin gösterdiği tepki, olsa olsa ‘gönülsüzlük’ olarak tanımlanabilir.
Rum tarafını hava savunma bataryalarının Girit’te depolanması için anlaşmayı Yunanistan’a devretmeye zorlayan esas sebep, Türkiye’nin S-300’lerin adada konuşlandırılmasına karşı gösterdiği kararlı duruş olmuştu.
Batı, “NATO’nun kapasitelerinden ayrı kullanılacağı” ve dolayısıyla “onlar için büyük bir endişe kaynağı olmayacağı” gerekçesiyle bu eleştirilerden pek de rahatsız olmamış göründüler.
Ancak, Türkiye yine NATO’nun Füze Kalkanı’ndan bağımsız kullanılacak Rus S-400’leri almaya karar verdiğinde, müttefik başkentler ve askeri karargâhlardan gelen açıklamaların tonu sertleşti ve hatta tehditkâr bir hâle bürünerek, Türkiye’nin bu anlaşmayla ilgili ileriye doğru bir adım daha atmasını önleyecek tedbirler alabilecekleri imasında bulundular.
Bazı kesimlerce, NATO’nun Mayıs 2012’deki Şikago Zirvesi’nden itibaren Türkiye’nin İttifak’ın Füze Kalkanı’na entegre olduğu vurgulanabilir ve yeterli görülebilir. Ancak bu sistem topraklarımızın tümünü korumaya muktedir değil. Türkiye’nin doğu ve güneydoğu illerinin büyük bir kısmı Füze Kalkanı’nın kapsamının dışında kalacak. 
Milyonlarca Türk vatandaşının yaşadığı topraklar, Türkiye’nin Orta Doğu’daki komşularından kaynaklanan füze tehdidine maruz kalacak.
Türkiye şimdilik bu hedefi tek başına gerçekleştirebilecek teknolojik imkâna sahip değil. Bu nedenle, seçeneklerinden biri böyle bir sistemi yurt dışından almak, diğeri ise zaman içinde, bu kabiliyetlere sahip müttefiklerinden biriyle iş birliği yaparak aynı kabiliyetleri yurt içinde geliştirmek.
Bununla birlikte, müttefiklerin böyle bir sistemi makul bir fiyata satmaya ya da kendi bilimsel ve teknolojik kapasitelerini, ortak üretim için, ‘sağlam müttefik’ olarak tanımladıkları Türkiye ile uzun vadeli olarak paylaşmaya yanaşmıyor olmaları da ayrı bir talihsizlik.

 

TATBİKATTA KULLANDI
 Yunanistan Rus yapımı S-300’leri Beyaz Kartal 2013 askerî tatbikatında kullandığında müttefiklerden hiçbir eleştiri gelmemişti.

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...