Artık anlayış ve çözüm gerek!

A -
A +
Taksim bu direnişi nice 1 Mayıs'larda bile yaşamadı... Eylemciler ilk zaferi, polis kuşatmasındaki Gezi Parkı'nı geri alışıyla kazandı. Sonrasında kolektif akıl ve dayanışmanın, paylaşmanın, eşitliğin bir simgesi olarak tüm dünyanın çekim merkezi haline geldi. Türkiye de diğer şehirlere örnek oldu, benzer şekilde parklara çadırlar kuruldu. Gezi Parkı günlerdir direnişte polissiz, askersiz, bürokratsız, ama giderek gelişen bir iç yapılanmaya geçti. İaşe ve temizlik, sağlık ve eğitime kadar o zor şartlarda çıkan tablo, gençlerin kendi kendini yönetebileceğini gösteriyor. Bunun yanında Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-dinci gibi ayırımların yaşanmadığı bir kolektif akıl buluşması...
Bu tablo ile tüm dikkatleri üzerine toplamayı başaran direnişi ilk günlerde göremeyen medya artık "on-air" programlar birbirini izliyor. Gazetelerin manşetleri ve köşe yazıları direnişe ayrılıyor... Sanırım bu direniş gücünü gençlerden aldı. Bununla da kalmadı; siyasetçiler, sosyologlar, psikologlar, akademisyenler bu direnişi çözümlemeye çalışıyorlar. Bugüne dek sadece tüketen ve her şeyin böyle kalacağını düşünür denen "Y Kuşağı" hem genel hem de seçmen nüfusunun yaklaşık yüzde 25'ini oluşturuyor. Bu gençlere şimdi ise methiyeler yazılıyor. Kreatiflikleri, üretkenlikleri ve mizah anlayışları gündemde... Direniş; her zaman her yerde kreatiftir, üretkendir, arındırıcıdır, birleştiricidir. Birikmiş tüm potansiyelleri ortaya çıkarır. Geçen bu süreçte mesaj alındı. Şimdi bu kuşağı anlayıp çözüm üretme zamanı.
Bu direniş uzadıkça kitlelerin ruhu ve ortak aklı dağılmaya zayıflamaya başlayabilir bu da eylemi bekleyen en büyük risktir. Mesajlarını büyük bir başarıyla veren kitle giderek kendi içinde ayrışmaya ve tartışmalara gitmesi ve kendi kendine kavga etmesidir. Onun için direniş uzadıkça bu risk artacaktır. Direnişin başlangıçta vermek istediği bizi duyun, bizi unutmayın, biz de varız konsepti bu gidişle amacına ulaşmayacak. Kendi bünyesindeki olumsuzluklar verilmek istenen mesajın önüne geçip de bu güzel gençliğin üzülmemesini istiyorum. Bunu içinde eylemcileri dinleyip, anlamak için bir uzlaşı arayalım.

Unutulmasın...
Hatay 'daki eylemlerde 22 yaşındaki Abdullah Cömert'in başına isabet eden gaz kapsülü nedeniyle hayatını kaybetmesi, sonrasında ailenin Gezi Parkı'na dikilmesi için fidan göndermesi. Adana'da Gezi Parkı eyleminde bir göstericiyi kovalarken köprüden düşerek hayatını kaybeden 27 yaşındaki komiser Mustafa Sarı... Ümraniye'de 1 Mayıs Mahallesindeki bir eylemde trafik kazası sonucu hayatını yitiren 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş ve daha birçok genç yaralı...
Tarihe geçen, dünyada eşine zor rastlanır bu eylem; sanki bir açık hava müzesi, çevrede günlerdir hatıra resmi çektirenler, bir sanat galerisi gibi gezenler, yoga yapıp namaz kılanlardan, ekip biçenlere, kütüphaneden, pastaneye, berberden revire her şey vardı. Hatta GS-FB-BJK'li taraftarlar birlik olup "İstanbul United"ı bile kurdular. :) Umarım barış, sevgi ve özgürlükler bizimle olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.