Tarih 24 Temmuz 2023... Galatasaray, Fenerbahçe'nin de listesinde olan Wilfried Zaha'yı kadrosuna katar. Hal böyle olunca "transfer çalımı" manşetleri peşi sıra gelir.
Türk futbolu için alışılagelmiş -hazırlık kampı diye hedeflenip, son günlere sarkan- plansızlığın aksine 3 yıllık kontrat , Şampiyonlar Ligi 2. Turu'nda Zalgiris'e karşı sezonun ilk resmi maçından bir gün önce açıklanır.
Bonservisi elinde Fildişi Sahilli yıldız için KAP'a gönderilen bildirimde, 2 milyon 330 bin euro tutarında "imza ücreti" detayı dikkat çeker.
Tarih 12 Haziran 2025... Sarı-kırmızılılar, bu defa Fenerbahçe'nin peşinde olduğu 29'undaki Leroy Sane transferiyle adından söz ettirir.
Bayern Münih'le sözleşmesi sona eren Alman futbolcu, Zaha gibi Süper Lig kariyerine "serbest oyuncu" statüsünde başlar.
Gaziantep FK ile 8 Ağustos'taki açılış mücadelesinde yaklaşık 2 ay önce atılan imza yine 3 yıllıktır. KAP'a yapılan açıklamada, "sadakat primi" adıyla 3 milyon euro imza ücreti yer alır.
Üst üste 3 yıl kazanılan lig zaferinden sebep yurt içindeki başarıdan çok Avrupa'yı öncelik edinen Galatasaray, yönetim ve teknik ekip söylemleriyle stratejik olarak taraftarı aynı düşünceye sevk etti. 25'nci şampiyonluğun ilk gününden itibaren başlayan çaba başarılı da oldu. Bu doğrultuda ilk transfer Sane, bir anlamda topyekûn Şampiyonlar Ligi hedefini ifade ediyordu.
Gelinen nokta iç açıcı değil elbet. 3 ayda beklentiler ve verim arasında dev bir uçurum var. 6 Süper Lig ve bir Devler Ligi mücadelesinden bolca olumsuz veri çıkarmak mümkün. İkili mücadele, fizik kapasite, hücum gücü, savunma katkısı derken Hasan Şaş'ın dediğine geliyoruz; Sane'yi biz başka mı izledik? Galatasaray'a başka oyuncu mu alındı?
Sane'yle ilgili hayal kırıklığı Galatasaray özelinde değil. Sezon biter bitmez imzayı atan futbolcu, kendisini 2026 Dünya Kupası eleme maçlarının kadrosuna almayan Almanya Teknik Direktörü Julian Nagelsmann'ın beklentilerini de gerçekleştirmiş değil.
Ne demişti Nagelsmann?
Bu sözler sonrası 4 maçta 410 dakika süre alan Sane, Nagelsmann'ın "belirli" diye vurguladığı katkıyı ne asist ne de gol olarak verebildi.
Okan Buruk'un uzun süre verim almak için uğraş verdiği, ısrarlı çabanın günün sonunda takıma zarar olarak döndüğü, oynatsan dert oynatmasan derde varan Zaha sendromunun benzeri tekrar yaşanır mı bilinmez. Sane için daha yolun başları. Ancak büyük yatırımda işlerin yolunda gitmediği ortada. "El freni" yorumları başladı bile.
Yıllık 12 milyon euro garanti ücret taahhüdünün de etkisiyle dillendirilmeye başlanan tepkiler giderek artacak mı, yoksa belirsizlik yerini kısa sürede alkışa mı bırakacak bekleyip görelim.