Şampiyonlar Ligi'nde 3'te 3'ün sırrı: Galatasaray'dan nokta atışlar
Şampiyonlar Ligi yolculuğuna eylülde 'ilk 24' hedefiyle çıkan Galatasaray, 4 maçla henüz fikstürü yarılamışken 'ilk 8'i konuşur duruma getirdi. Almanya'daki 5-1'lik Eintracht Frankfurt kâbusu sonucu büyük tedirginlikle başlayan hikaye bambaşka bir hâl aldı.
Liverpool ve Bodo/Glimt'in ardından seriye eklenen son halka Ajax oldu. Dile kolay 13 yıl aradan sonra Devler Ligi'nde gelen 3'te 3, aslında camianın topyekûn benimsediği Avrupa hedefinin tezahürü. Bu inanmışlığın, sergilenen ofansif ve tempolu futbol dışında puan tablosuna da yansıması önemli.
Osimhen'i olan kazandı
Hollanda'da skor tabelasında yazan 3-0'ın kahramanı Osimhen, art arda ikinci defa seçildiği 'maçın oyuncusu' ödülünden de anlaşılacağı üzere Devler Ligi'nde damgasını vurmuş durumda. UEFA tarafından 'haftanın 11'ine seçilen Nijeryalı futbol starı, 3 golünün yanı sıra mücadelesi ve hırsıyla da Galatasaray'ın en korkutucu gücü.
Galibiyette başrolü üstlenen Osimhen için Türk futbol tarihine geçen 75 milyon euroluk bonservise kıyasla rekor transfer ve kâr hesapları yapıladursun; başarıyı tek isim üzerinden okumamak gerek. Nitekim Avrupa'da alkışlı hak eden kuvvetli görüntü doğru teşhis ve doğru reçete sonucu.
Transferde yüzde 100 başarı
Sarı-kırmızılılar son yıllarda her transfer döneminde benimsediği bolca imzanın aksine bu defa farklı bir yoldan yürüdü. İlk aşamada hangi bölgelerde eksikler olduğu belirlendi, kadro derinliğindeki zafiyetin giderilip, rotasyona elverişli takım kurulması için belli ki uzun saatler kafa yoruldu. Nereden anlıyoruz bunu; çok oyuncuyla problemin çözüleceği kanaati oluşmamış ki tapusu alınan Osimhen'le birlikte şampiyon kadroya sadece 5 ilave yapıldı.
Ajax karşısında 5 yeni oyuncunun 4'ünün ilk 11'de görev yapması, kısa sürede orta sahanın vazgeçilmezi konumuna gelen İlkay Gündoğan'ın da sakatlık yaşamasa sahada yer alacağını düşündüğümüzde yüzde 100 başarıdan söz etmek mümkün. Yönetim ve teknik patron Okan Buruk, en azından şimdiye kadar nokta atışı imzalarla istediğini aldı.
Geçen yıl gerçekleştirilen 12 transfer ve bu isimlerin 5'inin artık Galatasaray'da bile bulunmadığı gerçeği ile hesap edildiğinde yaz döneminde gelen oyuncular için rahatlıkla 'büyük katkı sağladılar ve takımı bir üst seviyeye taşıdılar' diyebiliriz.
Futbol ekonomisinde şaşılacak rakamların telaffuz edildiği günleri yaşıyor olsak da bonservisi elinde olan Leroy Sane ve Manchester City'den bedava gelen İlkay dışındaki 3 isme 135 milyon euro bonservis taahhüdü gerçekten korkutucu. Geçen sezon 12 futbolcu için ödenen 76 milyon euro bonservis ve kiralama ücreti ile karşılaştırıldığında ise işin rengi tabii ki değişiyor.
'Pahalı' cesaret!
Osimhen golleriyle yıldızını parlatır, Singo hem güçlü savunmasını hem de etkili hücum desteğini sürdürür, temsilcimiz üst tura çıkar, Avrupa devleri de eldeki isimler için gözünü karartır mı bilinmez. Çok bilinmeyenli denklemde Galatasaray, günün sonunda iki oyuncudan para kazanabilir.
Beklenti doğurduğu doğru ama şimdiden bir gelir kaleminden söz etmek için erken. Bu ihtimalden söz etmek mümkün ancak aslolan büyük hedefler ve bu uğurda taviz vermemek. İşte o zamanilk defa alınan bu 'pahalı' ve 'tehlikeli' risk de anlamlı.