AYM, 5199 sayılı Sokak Hayvanları Kanununda değişiklik yapan ve belediyelere sokak köpeklerini barınaklarda toplama görevi veren 7527 sayılı kanuna ilişkin iptal ve yürürlüğünün durdurulması talebini esastan reddetti. CHP tarafından yapılan başvuru 7 Mayıs Çarşamba günü AYM’de görüşülürken ben eşimle birlikte Beşiktaş Cemevi’nin sosyal tesisinde oturmaktaydım. Yan masada yanında iki küçük süs köpeği bulunan ve evinde bir de kedisi olduğunu arkadaşlarına anlatan bir hanım oturmaktaydı. Sabah veterinere gittiğini ve hayvanlarını muayene ettirdiğini söyledi. Kopeklerden biri ciddi biçimde hasta çıkmış, kalbinde bir problem olduğu anlaşılmıştı. Köpeğin ilaçlarının bedeli 11 bin lira tutmaktaydı. Kadın önümüzdeki günlerde ilaçları alacağını ve Tekirdağ’daki yazlığına gideceğini söyledi. Bir ara hayvanlarına işaret ederek “biz ne hissediyorsak onlar da aynı şeyleri hissediyorlar. İnsanlar ya hiç köpek sahibi olmamalı ya da oluyorlarsa onların sorumluluğunu üstlenmeli” dedi. Sevimli köpeklerden biri bana özel bir ilgi sergiledi. Sandalyemin yakınına geldi ve oturdu. Ben de yavaş yavaş başını okşayarak hayvanı sevdim. Yaklaşık iki saatlik oturma süremiz boyunca bu birkaç defa tekrarlandı.
Eve geldiğimizde AYM’nin iptal talebini reddettiğine ilişkin haberi duydum. Çok memnun oldum. AYM, bana göre, olması gerekeni yaptı. Konunun tartışılmasının ana sebebi insan hayatı ile sahipsiz, serseri sokak köpeklerinin hayatı arasında bir gerilimin, çelişkinin ve çatışmanın var olması. Bu hayvanlar biz insanlara saldırma, ısırma, öldürme, kuduz, kist hidatik gibi hastalıklara sebep olma veya çeşitli parazitler yayma suretiyle zarar vermekte. Bunların önlenmesi gerektiğini insanlığını kaybetmemiş herkes kabul edecektir. Bu yüzden sahipsiz köpek olmaması, hayvanların hem barınma, beslenme ve sağlık bakımlarının hem de insanlara verebileceği bütün zararların sorumluluklarının sahipleri tarafından üstlenilmesi gerekiyor.
Uygar dünya adı verilen ABD’de ve AB’de durum böyle. Buralarda sahipsiz sokak köpeklerine müsaade yok. Bu tür köpekler eğer sahiplenilmezse sistematik biçimde itlaf ediliyor. Türkiye’de ise, AK Parti’nin büyük bir hata yaparak çıkardığı 5199 sayılı kanunun da katkısıyla, sahipsiz sokak köpekleri âdeta kutsal ve insandan üstün varlıklar muamelesi görüyor. İnsanlara mütemadiyen zarar veriyorlar ama ben şimdiye kadar bunu yapan sokak köpeklerinin bir şekilde ve bir anlamda cezalandırılmasını gerekli bulan bir tek "köpekperest" görmedim. Fakat, insanlar da insanlara zarar veriyor şeklinde manasız ve mantıksız bir tez ileri sürerek serseri köpeklerin saldırılarını normalleştirmeye çalışan kimselerle karşılaştım.
Bu süreçte çok sayıda yazı kaleme aldım. Meseleyi çeşitli yönleriyle tahlil masasına yatırdım. İlginçtir, yazılarımda ileri sürülen görüşlere makul ve ikna edici şekilde cevap veren bir tek kişi bile karşıma çıkmadı. AYM’deki iptal başvurusunu görüşme sürecinde toplumda hayli küçük bir azınlık teşkil eden ama gayet aktif ve saldırgan bir kitle olan köpekperestlerin AYM’yi çeşitli yol ve yöntemlerle baskı altına almaya ve etkilemeye çalıştığını görünce ilgili yazılarımı Sokak Köpekleri Dosyası adı altında topladım ve AYM üyelerine ulaştırmaya çalıştım. Elbette bütün AYM üyeleri zaten yetkin ve gerek kendi çabalarıyla gerekse mahkeme personeli aracılığıyla çeşitli kaynaklara ulaşma imkânına sahip kimseler. Ancak, benim yazılarım böyle bir kararın ortaya çıkmasına küçük de olsa bir katkı yaptıysa doğrusu kendimi çok mutlu hissederim.
Şimdi, tabiri caizse, top belediyelerde. Artık ayak sürümeyi bırakıp kanunun gereklerini yapmaları şart. Bakalım, bekleyecek ve yapıp yapmayacaklarını göreceğiz.
Atilla Yayla'nın önceki yazıları...