Cumhuriyet kavramı çalındı mı?

A -
A +

Kavram hırsızlığı bir kavramın orijinal anlamından çıkarılması, kopartılması ve başka -hatta aslına tamamen ters- anlamlarda kullanılması durumuna işaret eder. Entelektüel hayatta kavram hırsızlığı zaman zaman karşımıza çıkar. Çalınan kelimelere örnek olarak bir ölçüde özgürlük daha geniş ölçüde liberalizm kavramlarını verebiliriz.

 

Özgürlük esas itibarıyla negatif ve bireysel bir değerdir. Bireyin diğer bireyler yahut dağınık veya örgütlü birey grupları tarafından engellenmeden tercihlerini yapabilmesi ve tercihlerinin peşinden gidebilmesi anlamına gelir. Ne var ki zaman içinde başka özgürlük kavramları ortaya çıktı. Genellikle pozitif özgürlük adı altında anlatılan bu kavramların bir kısmı orijinal özgürlük kavramına ters düşmekte ve onun gerektirdiklerinin zıddını talep etmekte. Mesela 28 Şubat sürecinde Nur Serter tipi kafaların iddia ettiği gibi özgürlük başını örten kadınlara başını zorla açtırmak anlamına gelmez. Özgürlük, insanların başını örtmekte veya örtmemekte serbest olması ve tercih ettiği yolda gitmekten engellenmemesidir(*).

 

Orijinal hâliyle liberalizm genel hak ve özgürlükleri önemseyen ve bunun için sınırlı ve sorumlu bir devlet isteyen bir yaklaşımdır. Liberalizm devlete gerekli bir kötülük olarak bakar. Devletin varlığının sebep olabileceği sıkıntıların farkındadır. Ancak, devletin ortaya çıkarabileceği faydalar, klasik sınırları dâhilinde kalması şartıyla, sebep olacağı kötülüklerden daha fazladır. Ne var ki, ABD’de bir kavram hırsızlığı gerçekleşti ve liberal kavramı zamanla devletçi sol-sosyalist çevreler tarafından kendilerine mal edildi. Böylece devlet gerekli kötülük olmaktan uzaklaştı, zorunlu iyilik olarak görülmeye başladı. Bugün ABD’de popüler kullanımda liberalizm piyasa ekonomisi ilkelerini büyük ölçüde reddeden ve klasik hak ve özgürlükleri gerekirse “modern hak ve özgürlükler” için budamaktan çekinmeyen çizgiye verilen bir isimdir.

 

Benzer bir durum cumhuriyet kavramı için de vuku buldu.

 

Bugün bir cumhuriyetler ve monarşiler dünyasında yaşıyoruz. Cumhuriyetler ve monarşiler de kendi içlerinde dallara ayrılıyorlar. Monarşiler mutlak monarşi ve anayasal monarşi cumhuriyetler ise otoriter, totaliter ve demokratik cumhuriyet olarak gruplanmakta. Dünyada demokrasilerin bir kısmı anayasal monarşi bir kısmı ise demokratik cumhuriyet.

Günümüzde cumhuriyeti savunmakta kullanılan başlıca argüman eşitlik ve temsil-katılım. Cumhuriyet bir monarkın -hanedanın- varlığından vazgeçmeye ve ülkedeki herkesi eşit ve katılım hakkına sahip vatandaşlar olarak görmeye dayanır. Bu orijinal anlamında cumhuriyet demokrasidir; yani çok partili siyasi hayat ve rekabetçi seçimdir. Ancak, siyasal çoğulluğa ve rekabetçi seçimlere izin vermemelerine rağmen cumhuriyet adıyla anılan devletler var.
Bu, cumhuriyet kavramının onun gerektirdiği ve talep ettiği kurumlara ve mekanizmalara sahip olmayan ülkeler tarafından da kullanılabildiğini gösterir. Buna bir anlamda bir kavram hırsızlığı diyebiliriz. Bu hırsızlık cumhuriyet kavramını temel değerlerinden ve mekanizmalarından mahrum eder. Bir örnek olarak ikisi de cumhuriyet adıyla anılan ABD ve Çin Halk Cumhuriyeti’ni karşılaştırabiliriz. ABD örneğinde cumhuriyet demokrasi ile aynı anlama gelir. Çin’de ise, kavram, önüne eklenen halk kelimesiyle kuvvetlendirilmeye çalışılmış olsa da, cumhuriyetin halk ile bir bağı ve bağlantısı yoktur ve daha ziyade otoriter-totaliter Çin devletine verilen bir isimdir.
Kendisine bu ismi seçen her ülke orijinal ve doğru anlamında cumhuriyet değildir. Cumhuriyet olduğu söylenen sistemin, tarihî ve güncel birçok örnek tarafından gösterildiği üzere, bir diktatörlük olması da mümkündür. Tabii ki başka seçenek yoksa otoriter cumhuriyetleri totaliter cumhuriyetlere tercih etmeliyiz. Ancak, orijinal anlamı itibarıyla cumhuriyetin demokrasiye eşit olduğunu, cumhuriyet adını kullanan her ülkenin aslında bu doğru anlamında cumhuriyet olmadığını bilmekte ve akılda tutmakta fayda var.
.....

(*) https://www.youtube.com/watch?v=izRVsG90kmo

 

 

 

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.