Herkese vergi numarası ve düşündürdükleri

A -
A +

Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan herkese bir vergi numarası verilmesi zorunluluğu, Vergi Usul Kanununun 8. maddesine yedi yıl önce eklenen bir fıkra ile getirilmiş, daha sonra konu, 2.4.1998 tarihinde, Vergi Kimlik Numarası Kullanımının Yaygınlaştırılması Hakkında 4358 sayılı Kanun ile özel olarak düzenlenmişti. Ancak bu yasal düzenlemeler, sınırlı birkaç konu dışında yaşama geçirilememişti. Nihayet Dünya Bankası ve IMF bunu istedi ve biz de IMF'ye verdiğimiz "niyet mektubu"nda, ekonomik işlemlerde vergi numarası arayacağımızı taahhüt ettik. Sonuçta hazinenin dış alacaklılarının isteği ile bu konudaki yasalar, 1 Eylül'den itibaren hayata geçirilebiliyor. Siz kendi kanununuzu sekiz sene yok sayıp görmezden gelirseniz, sonuçta birileri size bunu uygulattırır. Biz de güle oynaya, başarılı bir iş yapmış gibi öğünürüz. Aklın yolu bir'dir. Ekonomisindeki hareketleri izlemeyen, bu hareketlerin sahiplerini bilmeyen, vergi gelirine bu yolla da sahip olmayan devlet olmaz. Ancak, herkese vergi numarası verilmesi, şu an için, kişilerin geçmiş servetlerinin sorgulanması, kaynaklarının araştırılması amaçlı değildir. İdarenin bu yolda bir sorgulama yapma yetkisi, zaten herkese vergi kimlik numarası verilmesi uygulanmasından öncesi için, bir başka deyişle 1 Eylül öncesi için, zaten mevcut kanunlarımıza göre vardır. Buradaki maksat ileriye yöneliktir. İleriye yönelik olarak uygulamada idare, kişilerin ne kadar mevduat faizi elde ettiğini, kaç çek kestiğini, tahsile ne kadar senet verdiğini, ne kadarlık hazine bonosu olduğunu veya ne kadar kredi kullandığını yahut kredi kartı harcamaları toplamını, vergi numarası esasında rahatlıkla görebilecek ve tespit edebilecektir. Bu bilgilerden hareketle de, daha etkin bir denetim yapılabilecektir. Etkin olmayan denetimin oluşturduğı vergi adaletsizlikleri ve eşitsizlikler, bu yolla da ortadan kaldırılmaya çalışılacaktır. Ancak konunun idare tarafından ciddiye ne kadar alınacağını, gerekli başarının sağlanıp sağlanamayacağını, zaman gösterecektir. Arzularımız, çağdaş olmak, batılı olmak, gümrük birliğine girmek, krizlere düşmeyen bir ekonomiye sahip olmak, gerektiğinde siyasal iktidarları, kamu otoritelerini sorgulayan, eleştiren ve onları irdeleyen bir toplum olmak, keyfiliklerin ve yolsuzlukların olmadığı bir hukuk devleti olmak değil midir. İşte bunun yolu da vergisini tam olarak toplayan devlet'ten geçer. Bir yandan vergimizi ödemeyeceğiz, bir yandan ekonomik işlemlerimizi, tasarruflarımızı gizleyeceğiz, gelirimizi saklayacağız, sonra da güçlü, krizsiz, yolsuzluksuz devlet isteyeceğiz. Borçlar Hukukunda, karşılıklı borçlar için, doktora tezlerine bile konu olmuş, Roma Hukukundan bu yana süre gelen bir kural vardır ve "karşı tarafın borcunu ifa etmesini isteyen kişinin önce kendi borcunu ifa etmiş olması gerekir" der. Bu düzenlemeye göre, borcunu ödemesi istenen kişi, karşı tarafın da borcunu ödemediğini ifade ederek (akdin ifa edilmediği def'i) borcunu ödemekten kaçabilir. Ancak herkesi vergi numarası sahibi kılma konusunda da yaptığımız hatalar vardır. Herkese bir yandan vatandaşlık numarası altında bir numara verilmekte, nüfus kağıtları bu numarayı içerecek şekilde değiştirilmekte, öte yandan kişilere şimdi ayrıca vergi numarası verilmekte, Vakıflar Bankasınca bu numarayı içeren maliyetli plastik kartlar dağıtılmaktadır. Herkesin ayrıca bir sosyal güvenlik numarası, bir ehliyet numarası vb. bulunmaktadır. MERNİS Projesine göre, bu numaraların hepsi, vatandaşlık numarasında ve tek numarada birleşecektir. MERNİS Projesi, 70'li yıllardan beri vardır. Ancak bu güne kadar ağır-aksak gelmiştir. Bir yandan aklın gereği doğal olan bu projeyi yürütmek, ancak uygulamasını topal tutmak ve herkese her yerden farklı numaralar vermeye devam etmek, bu kriz ortamında kamu kaynaklarını israf etmektir. Daha sonra bir israf da, bu numaraların birleştirilmesinde yaşanacaktır. Kamu kaynaklarının bu israfının hesabını verecek bürokrat ve siyasetçi ise, her zaman olduğu gibi bulunamayacak ve bu israf da maliye tarihine fail'i meçhul israflar listesine eklenerek geçecektir. Vergi kimlik numarasını almak, son derece basit bir işlemdir. Nüfus kağıdının aslı ve bir fotokopisi ile her hangi bir vergi dairesine müracaat eden kişi, numarasını birkaç dakikada alabilir. Vergi kimlik numarası olmayan kişiler artık, pek çok önemli ekonomik sonuçlu işlemi 1 Eylül'den itibaren yapamayacaktır. Vergi kimlik numarasız yapılamayacak önemli işlemlere örnek olarak bankalarda ve özel finans kurumlarında mevduat yahut kâr-zarara katılma hesabı açma, bu kurumlardan para çekme veya kredi alma, beş milyarı geçen havale yapma, hazine bonosu veya tahvil işlemleri yapma, çek karnesi alma, çek tahsil etme, tahsilat veya teminat için senet verme, fonların katılma belgelerini alma ve satma gösterilebilir. Döviz büfeleri de 1 Eylül'den itibaren, tutarı 3.000 Amerikan Dolarını geçen işlemlerde, vergi kimlik numarası arayacaklardır. Maliye Bakanlığınca Bankalara, uygulamada kişilere her hangi bir zorluk çıkmaması için, müşterileri adına vergi numarası alma yetkisi de tanınmıştır. Bankalar, 1 Eylül'den sonra, vergi numarası olmayan müşterilerinin işlemlerini, ancak onların nüfus suretlerini (fotokopilerini) aldıktan sonra yapacaklardır. Bankalar, bu fotokopilerle, müşterilerinin vergi numaralarını aynı gün vergi idaresinden öğrenerek, işlemlerine ekleyeceklerdir. Bu müşteriler, izleyen gün, aynı şubeye tekrar giderek vergi numaralarını da öğrenebilirler. Ancak bizim önerimiz, ileride herhangi bir karışıklık çıkmaması, yığılmaların önlenmesi ve zaman kaybının ortaya çıkmaması için herkesin, vergi kimlik numarasını önceden öğrenerek, bankasına ve hatta herhangi bir özel sigortası varsa sigorta şirketine şimdiden bildirmesidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.