Geçtiğimiz günlerde, 11 Ekim 2001 günlü Resmi Gazete'de yayınlanan 4710 sayılı Kanunla, Gelir Vergisi Kanununa bir geçici madde daha eklendi. Bu eklenen madde ile, yeni bir istisna daha, vergi mevzuatımıza girmiş oldu. Gelir Vergisi Kanununun daha pek taze geçici 59. maddesine göre, 31.12.2004 tarihine kadar, 26 Temmuz 2001 tarihi ile 31 Aralık 2002 tarihi arasında ihraç edilen Devlet tahvilleri ile Hazine Bonolarının faiz gelirleri ile elden çıkartılmasından doğan kazançların 50 milyar liralık kısmı vergiden istisna edildi. Bu kazançlar üzerinde zaten stopaj da, oranın sıfır olması sebebiyle yoktu. Bu 50 milyar liralık istisna sınırı, 2001 yılını izleyen her yıl, yeniden değerleme oranı kadar arttırılarak uygulanacaktır. Örneğin 2001 yılına ait yeniden değerleme oranının yıl sonunda %55 olarak açıklanması halinde, 2002 yılında uygulanacak istisna tutar, 77.5 milyar lira olacaktır. Gelir Vergisi Kanunumuz, devlet tahvili ve hazine bonolarının faiz gelirlerini menkul sermaye iradı, bu kıymetlerin vadesinden önce elden çıkartılmasından sağlanan kazancı ile değer artışı kazancı olarak nitelendirmiştir. Öte yandan Devlet tahvili ve Hazine Bonosu faiz gelirlerinin, Maliye Bakanlığınca belirlenerek açıklanan indirim oranı ile çarpılması sonucu bulunacak kısmı, Gelir Vergisi Kanununun 76. maddesiyle vergi dışı bırakılmıştır. Zira madde metninde bu kısmın "irat sayılmayacağı" belirtilmiştir. Benzeri bir düzenleme, geçici 56/F maddesinde değer artış kazançları için de yapılmıştır. Bu maddeye göre değer artış kazancı, yıl içinde elde edilen toplam gelirden Maliye Bakanlığınca belirlenen indirim oranı uygulanmak suretiyle bulunacak kısmı düşülerek saptanabilir. Bu düzenlemelere göre elde edilen faiz gelirinden veya elden çıkartma suretiyle sağlanan kazançtan, indirim oranı uygulanmak suretiyle önce irat sayılmayan veya kazanç sayılmayan kısım hesaplanacak, geri kalan tutar istisnadan yararlanacaktır. Maliye Bakanlığının indirim oranını nasıl belirleyeceği, Kanunla belirlenmiştir. Bu belirlemeye göre indirim oranı, yeniden değerleme oranının, ilgili yılda devlet tahvili ve hazine bonosu ihalelerinde oluşan bileşik ortalama faiz oranına bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır. Bu formüle göre indirim oranının, 2001 yılı için yaklaşık %60 olarak belirleneceğini söylemek -şimdilik- mümkündür. Hesaplamalarımıza %60 oranını esas alırsak, devlet tahvili veya hazine bonosu faiz veya elden çıkartma kazançlarında, yaklaşık 125 milyar liralık bir vergi dışılığın söz konusu olduğu görülmektedir. Zira 125 milyar liralık faiz veya elden çıkartma kazancının %60'ı olan 75 milyar lira zaten vergi dışıdır, kalan 50 milyar lira ise 4710 sayılı Kanunla getirilen düzenleme sonucu vergiden istisna edilmiştir. Yılda 125 milyar Lira faiz geliri, aylık yaklaşık 10.5 milyar lira gelir demektir. Tabloya bakıp, şunu düşünebilirsiniz. Hazinemiz o kadar zengindir ki, ayda 10.5 milyar lira kazanan kişiyi vergi dışı bırakabilmektedir. Hazinemizin, iç ve dış borç sorunu yoktur. Kamu gelirleri, olması gerek bütün kamu hizmetlerini öylesine karşılayıp, fazla vermektedir ki, vergiye ihtiyacı yoktur. Maalesef, hayır, tablo tam tersidir. Toplumda, gelir bölüşümü istatistiklerine göre aylık geliri 10 milyarı aşan sayısı, %1 civarındadır. Bu düzenleme ile bu %1 kayırılmıştır. Bu %1'e torpil yapılmıştır. Bu %1'in ödemediği, ancak Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu vergi, nasıl olsa, hayat standardı yoluyla yeterli geliri bile olmayan esnaftan, küçük tacirden alınmaktadır. Ücretlilerden, memurdan, fakirlik sınırının altında yaşayan asgari ücretliden alınmaktadır. Sanayici ödemektedir, tüccar ödemektedir. Bu kesim en ufak bir belge hatasında, yüksek cezalara maruz kalmakta, denetim endişesi ile yaşamaktadır. Oysa parasını hazine bonosuna yatırıp, ayda 10 milyar alan kişinin, değil vergi ödemek, vergi dairesine uğramasına dahi gerek yoktur. Bu getirilen istisna ile, "vergi, mali güce göre ödenir" diyen Anayasa emri çiğnenmiştir. Böyle bir düzenleme için, her halde ana muhalefet partisi veya yeterli sayıda imza toplamak suretiyle sayın milletvekillerimiz, Anayasa Mahkemesine müracaat ederler. Bu istisna ile, diğer vergi mükelleflerine ayıp edilmiştir. Bu istisna ile, olup olmadığı zaten tartışılan vergi adaleti, yok olmuştur. Burada, bu istisnanın devlete borçlanma kolaylığı getirmek ve herkesi devlet borçlanma senetlerini almaya teşvik amacıyla getirildiği savunmasını yapacak olanlar olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu senetleri almaya teşvik, vadelerle oynanarak sağlanır, faizlerle oynanarak sağlanır. Anayasal buyruklar çiğnenerek, toplumdaki adalet duygusu hiçe sayılarak, sağlanmaz. Hiçbir gerekçe, Anayasa'yı çiğnemek için yeterli gerekçe olamaz. Herkesin Cumhuriyet Bayramı Kutlu olsun.