Mevduat hesaplarının vadesi

A -
A +

Mevduatların vadesinin kısalmasının ve hemen herkesin uzun vadeli mevduat hesaplarından kaçmasının, olumlu bir gelişme olmadığı açıktır. Zira böyle bir durumda, hesabın kendisinden çıkış tarihini belirleyemeyen bankalar, kendi uhdelerindeki paraları uzun vadeli fonlara bağlamakta veya uzun vadeli krediler açmakta zorlanırlar. Zira bankalar, belli oranlarda likit kalmak, hazırda para bulundurmak zorunda olan müesseselerdir. Hiçbir banka, vade sonunda parasını almaya gelen müşterisine, "biz topladığımız mevduatları bir-iki yıl vadeli kredi olarak verdik, bu nedenle paranızı şimdi ödeyemiyoruz" diyemez. Ancak vadeli mevduatların vadelerinin uzaması, eskisi gibi altı aylık veya yıllık mevduatların çoğalması, ekonomik ve siyasi güven ortamının yeniden tesisine bağlıdır. Hukuksal tedbirlerle bu sağlanamaz. Hemen her gün yeni bir siyasal kriz çıkma ihtimalinin varlığı, hemen her gün yeni bir yolsuzluk veya hortumlama haberinin çıkması, belirsizlikler, özellikle kasım ve aralık aylarında iç borcun çevrilmesinde sıkıntı olup olmayacağının net görülememesi, güven ortamını ortadan kaldırmaktadır. Bankacılık sektörü açısından güven ortamı da yoktur. Bu güne kadar el konulan bankalara niçin el konulduğunun kesin belli olmadığı gibi, bundan sonra da hangi bankalara el konulabileceğine veya faaliyet yetkilerinin kaldırılabileceğine ilişkin belirsizlik, el konulan bankaların yöneticilerine ilişkin yargılamaların hâlâ sonuçlanmaması ve dolayısıyla iddiaların henüz kanıtlanmamış olması, bankacılık mevzuatının ve uygulamasının yönetim hatası ile hortumculuğu birbirinden ayıramadığına ilişkin Bakan düzeyinde yapılan açıklamalar, bütün bu belirsizlikleri arttırmaktadır. Bütün bunlara şimdi, Amerika'daki üzücü terör olayının dünya ekonomisinde oluşturduğu olumsuz hava, Amerika'nın yapacağı karşı hareketlerin yol açacağı ekonomik sonuçlarına ilişkin belirsizlikler de eklenmiştir. Böyle bir ortamda ise küçük veya büyük olsun bütün yatırımcılar, likitte kalmayı tercih etmekte, paralarını hiçbir yatırım aracına uzun vadeli yatırmayı tercih etmemektedirler. Zira herkes, yüksek oranlı Repo'ların veya dövizde sıçramaların tekrar olabileceği endişesini taşımaya devam etmektedir. Bu aşamada yapılması gerekenler, alınması gereken tedbirler, gerçek anlamıyla yapılmamakta veya hayata aktarılamamakta, "yapar gibi görünülmektedir." Kamu yönetiminde gerekli şeffaflık sağlanmamaktadır. Özlük dosyası, memurdan, tarh dosyası mükelleften gizli tutulmakta, şeffaflığı gerçekleştirecek bir ihale yasası çıkartılamamaktadır. Yapılan mevzuat değişiklikleri ise, gerçekten inandığımız için değil, Avrupa Birliği veya IMF istediği için yapılmakta, yapılanlar ise birçok yönden hukuka ve Anayasa'ya aykırılıklar içermektedir. Bir kısmına daha şimdiden, Anayasa Mahkemesince yürürlüğü durdurma kararı verilmiştir. Bütçe reformu, harcama reformu, vergi reformu gibi mali alandaki temel reformlar, henüz etkili ve yetkililerin demeçlerinde dahi yer almamakta, siyasi partiler kanunu veya seçim kanununda liderler egemenliğini kırmak için gerekli değişiklikler yapılması yolunda herhangi bir adım atılmamaktadır. İşte böyle bir ortamda, vadeli mevduat faizlerinden kesilen stopajların oranlarında oynamak suretiyle, vadeli hesapların vadelerinin uzatılabileceği zannedilmiştir. Bu değişiklikler kapsamında, döviz tevdiat hesaplarının faizlerinden kesilecek verginin oranı %16'dan %18'e çıkartılmış, TL cinsinden vadeli hesapların faizlerinden kesilecek vergi oranları ise, üç aya kadar vadeli hesaplar için aynı bırakılarak, üç aydan daha uzun vadeli hesaplar için düşürülmüştür. Bu uygulamaya gidilmesinin yararlı olmayacağını, kimsenin %2 daha fazla vergi ödememek için ve Devletin dahi harcını Dolar üzerinden aldığı bir ortamda dövizini bozdurmayacağını, siyasi ve ekonomik güven ortamı sağlanmadıka kimsenin hesaplarının vadesini uzatmayacağını, daha önce yazdık. Benim gibi pek çok yazar da yazdı. Ancak, okunmadı veya tartışılmadı. Şimdi rakamlar, haklı olduğumuzu gösteriyor. Vadeler uzamadı. Mudilerde, yıl başından bu yana kısa vadeyi tercih şeklinde başlayan eğilim sürüyor. Üstelik, uzun vadelerde faiz üzerindeki vergi yükünün azalması dolayısıyla uzun vadenin tercih edileceğine, bankalar da inanmadı. Zira bu inanç olsa idi, bankaların pek çoğu, bir aylık hesaplara altı aylık hesaplara verilenden daha fazla faiz verirlerdi. Zira uzun vade, yukarıda da söylediğim gibi, bankalar için de tercih edilen bir yapıdır. Peki o zaman bu değişiklik niçin yapıldı. Kamu idaresinin, bu değişikliği gerçekleştirmek için harcadığı zamansal kaynak israfını, nasıl telafi edeceğiz. Dedim ya, yine sadece bir şeyler yapar gibi göründük.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.