Yalova krizi ve düşündürdükleri

A -
A +

Geçtiğimiz hafta, Özelleştirme'den sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova, bazı açıklamalarda bulundu, piyasalar yerinden oynadı. Ekonomik programın istikrarla yürütülebileceği konusunda zaten güvensiz olan piyasalarda dolar 1.250.000 liranın üzerine fırladı, borsa yaklaşık %5 değer kaybetti. Ve neticede piyasaları yerinden oynattığı için Yalova istifa etti veya istifa etmek zorunda bırakıldı. Yalova'yı istifaya götüren demeci, tütün kanunu tasarısı ile ilgiliydi ve bu tasarı ile ilgili olarak söylediği sözler kısaca, "Tütün kanunu oldu bittiye gelmez, Mayıs ayına söz verdik, bilmem nereye söz verdik diye çala kalem kanun hazırlanmaz" şeklindeydi. Yalova, konumuzla ilgili olmayan daha pek çok söz söylediyse de, bunlar en önemli cümleleriydi. Bu ekonomik sonuçlu siyasi kriz, üzerinde önemle durulması gereken ve değerlendirilmesi gereken bir krizdir. Ancak ne var ki bu kriz tartışılmak yerine kapatılmak adına, geçiştirildi. Bu krizin ortaya çıkardığı ilk gerçek, bakanların, bürokratların, teknokratların ve siyasetçilerin, artık gerçekleri konuşamayacakları, gerçek görüşlerini dile getiremeyecekleri, sadece piyasaların hoşuna gidecek şekilde konuşmak zorunda oldukları gerçeğiydi. Zira bakanların gelecekleri ve demeçleri, para ve sermaye piyasalarında belirlenir hale geldi. Başarılı bakan tanımı da değişerek, "dövizi fırlatmayan, borsayı yükselten ve faizi düşüren bakan" haline geldi. Başarı kriterlerinden olması gereken ve siyaset oyununun kurallarını çizen Anayasanın ve hukukun önemi, siyaset biliminin kuralları, bu yolda artık arka planda kaldı. Yalova'yı şahsen tanırız. Hukuk fakültesinde aynı sınıfta okuduk. Aynı kurumda asistanlık (yeni mevzuata göre araştırma görevliliği) yaptık. Yalova, Siyaset Bilimi ve Anayasa Hukuku kürsüsünde idi. Ayrıca Fransa'da Nice Üniversitesinde Hukuk ve Ekonomi Bilimleri Fakültesinde araştırmacı olarak çalıştı. Türkiye'ye döndükten sonra, başarılı bir tezle Marmara Üniversitesinde doktor unvanını aldı. Bunları şunun için yazıyoruz. Yalova, iyi bir hukukçudur ve hukuk üzerine gelişigüzel konuşan insanlardan değildir. Bu nedenle, hukukla ilgili sözleri, iyi değerlendirilmelidir. Ne diyor Yalova, hem de bakan sıfatı ile, "çala kalem kanun hazırlanmaz" diyor. Bu sözü açık söylersek veya anlarsak, "biz hep bunu yapıyoruz, ancak ben -bir hukukçu olarak- bunu yapmam diyor." Yalova'nın dedikleri haklı. Kanun tasarılarını konuyu yeterince bilmeden, tartışmadan, ilgili kurumların görüşlerini almadan hazırladığımız, yasalaşmasından hemen sonra yanlışların ve yanılgıların ortaya çıktığı bir gerçek değil midir. Reform diye bağırarak, "nereden buldun"u getiriyoruz diye zavul zurna çalarak vergi kanunlarını 4369 sayılı Kanunla değiştirdikten sonra, daha bu değişiklikler uygulanamadan 4369 sayılı Kanunu 4444 sayılı Kanunla rafa kaldırmadık mı? Haziran 1999'da kabul edilen 4389 sayılı Bankalar Kanununu, ihtiyaca cevap vermiyor diye 6 ay sonra Aralık 1999'da değiştirip, sonrada krizin sorumlusu ilan edip, 1,5 yıl sonra tekrar tamamen değiştirmedik mi? Finans sektörünün en önemli Kanunu dahi, 1-2 sene yürürlükte kalacak şekilde dahi yazamıyoruz. Üstelik, "yanlışta ısrar" şeklinde bir kötü huyumuz daha var. Maliye bürokrasimiz, yatırım indirimi stopajına" ilişkin yanılgın görüşünde ısrar etmeyip, tartışmalar hemen başladığında Kanunun ilgili fıkrasını hemen düzeltecek çabaya girse idi, bunca yargısal ihtilaf ve hazine kaybı doğar mıydı. Sosyal güvenlikle ilgili bürokrasimiz, "SSK Müfetişlerinin denetim yetkisi sürüyor" diye tartışmayarak, bu hatayı hemen giderecek çalışmaları başlatsa idi, kayıt dışı istihdamın önlenmesinde yol alınmaz mıydı. Tasarıların hazılanmasından yasalaşması sürecine kadar olan Yasama faaliyeti, "şimdilik yapalım, bir hata varsa düzeltiriz" anlayışına dayanmaktadır. Oysa anlayışın, "baştan hata yapmayalım" şeklinde olması gerekir. Bu kriz dolayısıyla hazırlanan ve hızla yasalaşan pek çok Kanunda da, ileride sıkıntılara yol açacak eksiklikler ve yanılgın düzenlemeler mevcuttur. Bunları baştan tartışıp düzeltmek yerine, ileriye bırakmak, Türkiye için bir kaynak israfıdır. Yalova, "çala kalem kanun hazırlamak ile" buna, yani hukukun ciddiye alınması ve kaynak israfına alet edilmemesi gereğine işaret etmiştir. Bir hukukçunun bu ifadesi ise, maalesef dolar kurlarınca beğenilmeyerek, görevinden olmasına sebep olmuştur. Bu günün krizi, sadece ekonomik alanda değildir. Sistem, her alanda krizdedir ve bu alanların başında, "hukuk" da gelmektedir. Her alanda olduğu gibi, hukuk alanında da krizi aşabilmemiz için, akılcı sözleri yok saymak yerine, onları tartışma masasına yatırmalıyız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.