Nereye gitsem, siyasetle ilgili sorulara muhatap oluyorum. Herkes, "yeni oluşumları" merak ediyor. Kimin, ne yapmak istediğini öğrenmek istiyor. Mevcut partilerin ve liderlerin, tümünün, barajı aşamıyacağını, çok yıprandığını, belirtiyor. Elbette, şu anda, birçok partinin kuruluş hazırlığı vardır. Uzun süredir; R. Tayyip Erdoğan, Kemal Derviş, Erdal İnönü, Hüsnü Doğan, İlhan Kesici, Mümtaz Soysal, Mehmet Ağar, Melih Gökçek, Abdullah Gül, Bülent Arınç, vb. isimler gündemlerde dolaşmaktadır. Şüphesiz, samimi inancım; R.T. Erdoğan; M. Gökçek; İ. Kesici; H. Doğan; M. Ağar; Vecdi Gönül; H. Celâl Güzel; Cemil Çiçek; A. Gül; B. Arınç; Muhsin Yazıcıoğlu; ile (şu an ANAP/DYP ve MHP'de bulunan) aynı fikir yapısına sahip kişilerin aynı çatı altında toplanmasının, tek çıkar yol olduğudur. Zira, çok sayıda parti, bölünme durumu, başarısızlığa sebebiyet verecektir. Elbette, kendilerini "Sol veya Sosyal Demokrat" olarak nitelendiren kesimin de, tek çatı altında toplanması ideal bir ortamın oluşmasında çok yarar sağlar. Türkiye'de iki üç parti olsa; politik istikrar, ekonomik gelişme ve dış itibar da güçlenecektir. Sadece, iki parti diyemeyiz. Zira, Fazilet Partisi kapanırsa, Sn. Erbakan mutlaka yeni bir parti kuracaktır. Yine; Mümtaz Soysal'ın ayrı bir parti kuracağı (50 yıl öncesinin çözümleri ile) ifade edilmektedir. Sn. K. Derviş'in ne yapacağı belli değildir. (Gerçi, üç genel başkan da tedirgindir. Direkt ve endirekt yıpratma gayretleri vardır. Koalisyonun dördüncü ortağı havası yayılmaktadır. Dışa bağımlılık, dış güçlerin temsilciliği, sözleri fısıldanmaktadır.) Şu andaki tabloya bakarak sağlıklı tahminler yapılamaz. Bu arada; - Sn. Derviş'in, fol ve yumurta yok iken, "ben solcuyum" demesi, hata olmuştur. Zira, Türkiye'de solun şansı yoktur. - Yine, "Ecevit'e hayranım" sözü de, puan kaybettiricidir. Zira, Türk halkının büyük bölümünün, Ecevit'e sempatisi yoktur. - Ayrıca; medyaya çok sık çıkması; ikide bir "istifa" sözünü dile getirmesi ve "IMF'ye söz verdik, mecburuz" lâflarını söylemesi, puan kaybettirmektedir. - Fazlaca abartılan programda, radikal ve yapısal reform niteliği sayılabilecek hususlar yoktur. Çok önemli olduğu belirtilen, 15 kanunda da pek ahım-şahım değişiklikler bulunmamaktadır. Acizane kanaatim, Türkiye'nin yeni partiler ve liderlerden önce; gerçek demokrasiye ulaşmasının; tam anlamı ile fikir/ifade/vicdan ve teşebbüs hürriyetlerine kavuşmasının; yargı/vergi/mahalli idare/sosyal güvenlik reformlarının gerçekleştirilmesinin; özelleştirmenin tam anlamı ile bitirilmesinin ve başta devlet bankaları olmak üzere tüm kamu işletmelerinin satılmasının; Siyasi Partiler ve Seçim Kanunlarında zaruri değişikliklerin yapılmasının; Batı tipi bir demokratik ortama ulaşılmasının; şart olduğudur. Aksi halde, yine seçim/sandık ve oy kavramları, göstermelik olmaktan başka anlam taşımayacaktır. Halkın seçtiklerinin değil, Güç Odaklarının yönetimi devam edecektir. Oligarşik düzen sürecektir. Çıkarcılığa, rüşvete, devlet kaynaklarının yağmasına, torpile dayanan sistem sürüp gidecektir. Alınan oyların, "Güç Odakları" karşısında bir önemi olmayacaktır. Halka rağmen, halk için yutturmacası sürecektir. Hastalıklar da bellidir, çareleri de. Yeter ki, samimi olalım. Halkın ve Ülkemizin çıkarlarını ön plana alalım. Mevcut çarpık düzenin değişmesi için gayret gösterelim. Türkiye'nin, bugünkü "baskıcı rejimden" demokrasiye geçmesi için, her türlü fedâkarlığa katlanalım. Pısırıklık ve suskunluk zincirlerini (Batı'nın gerçekleştirdiği yollardan, demokratik metodlarla, herkesin hakkına/fikrine/görüşlerine saygı göstererek) kıralım. En önemlisi, halk olarak, herkese görev düştüğünü idrak edelim. Devamlı olarak, yükü başkalarının sırtına yüklemekten, kurtarıcı beklemekten, vazgeçelim. Çok çalışmamız gerektiğini; devlete sırtı dayamaktan ve herşeyin bedava olarak verilmesini istemekten vazgeçmemiz zaruretini kabul edelim. Suçu hep başkalarında aramayalım. Tayin/terfi/torpil/iş takibi/çıkar düzeninden vazgeçelim. Tabanda, beyin reformu gerçekleşmez; halkımız demokrasiye sahip çıkmaz bunun için gayret gösterip, fedâkarlıklara katlanmaz ise; yeni liderlerin ve partilerin çok fazla başarılı olacağına inanmıyorum.