Tipik bir israf örneği...

A -
A +

Samimi olarak, Türkiye'nin fakir değil, çok zengin bir ülke olduğuna inanıyorum. Mevcut geri kalmışlığın; fevkalade bozuk gelir dağılımının; aşırı borç yükünün; tüm vergi hasılatını götüren faiz ödemelerinin; tek sebebi vardır: Halkın çok gerisinde kalmış, yetersizliğini bir türlü kabul etmeyen; baskıcılıktan vazgeçmeyen; demokrasiye geçit vermeyen; "kötü yönetimler." Hiçbir partiyi zikretmiyorum. Zira, tümü aynıdır. Tümü suçludur... Bu genel başkanların, samimi olarak; mahalli idare, yargı, vergi ve idari reformları gerçekleştirmesi düşünülemez. Adem-i merkeziyet için gayret göstermeleri; Seçim ve Siyasi Partiler Kanunlarını değiştirmeleri; özelleştirmeyi yapmaları; gerçek anlamda demokrasinin alt yapısını kurmaları; ümit edilemez. Zira, mevcut "oligarşik düzen", kendilerinin tek varlık sebebidir. Bu yüzden; bütün partilerin tüzükleri; bütün hükümet programları; bütün bütçeler; bütün seçim konuşmaları; gerçekleri ifade etmekten ve samimiyetten çok uzaktır. Halkı uyutmaya, oy avlamaya, matuftur. Şeffaflık, dürüstlük, samimiyet, tutumluluk, verimlilik, hak etmek, saçı bitmemiş yetim hakkı, vb. kavramlardan en küçük bir etkilenme olsaydı, bu durumlara düşülmezdi. Ekonomi çökmez, borçlar yığılmaz, işsizlik tırmanmazdı. Ne yazık ki, şu anda, yöneteni ve yönetilenleri ile, bir girdabın içinde çırpınmaktayız. Üretmeden tüketmek; çalışmadan rahat yaşamak; devamlı devleti sömürmek; her şeyi bedava elde etmek; peşindeyiz. Eğer, Türkiye, yolsuzlukta dünya dördüncüsü olmasa, tahsil edilen vergilerin % 36'sı kadar bir tasarruf sağlanacaktı. Eğer, 550 milletvekili yerine (gerçekten etkili ve yetkili) 200 milletvekili olsa; 40'a yakın bakanlık yerine 10 bakan bulunsa; hiç çalışmadan ücret alan 110 bin kamu işçisi ile emekliliğe hak kazanmış 250 bin işçi tasfiye edilse; Ankara yönetimi, sadece Adalet/Emniyet/Savunma ve Dış İşleri ile uğraşsa; Hakim Devlet değil, Hakem Devlet olsa; samimi olarak makam aracı, yazlık kamp, lojman, mobilya-mefruşat vb. israflarından vazgeçilse; ne kadar çok kaynağa sahip olduğumuz ortaya çıkacaktır. Tipik bir örnek vermek istiyorum: Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü; 1- Bu Kurumun, 2001 Bütçesi; Adalet Bakanlığı'nın iki; Tarım Bakanlığı'nın üç; Orman'ın on; Turizm'in onbir; Çevre'nin otuz; katıdır. İstanbul-Ankara-İzmir-Kocaeli Belediyeleri haricindeki, (20 milyon insana hizmet veren) tüm belediyelerin toplamından da fazladır. 2- Kurumun 782 trilyonluk bütçesinin, 223 trilyonu (% 28'i) yatırımlara; kalan % 72'si de ücretlere ayrılmıştır. Yatırımların, (güya) 15 trilyon 496 milyarı "köy yolları"; 14 trilyon 500 milyarı "grup yolları"; 31 trilyonu "köy içme suyu"; 49 trilyonu "arazi toplulaştırma, yeraltı sulamaları, vb."; 15 trilyonu da "köylünün İskânı" için harcanacaktır. (Bunun tutarı 125 trilyondur.) Kalan 98 trilyon ise, "akaryakıt, yedek parça, bina onarımları ve 260 adet yeni lojman" için harcanacaktır. 3- Hedef alınan, "verimlilik" % 15'tir. (Fiilen bu bile gerçekleşmemektedir. Zira, geçmiş yıllarda, personel giderleri oranı % 93'tür. Kalanı da cari harcamalara gitmiştir. Bırakalım yatırıma, akaryakıt ve yedek parçaya bile ödenek kalmamaktadır.) Şimdi, yeni Ek Bütçe ile, yatırım için öngörülen tutar da, personel harcamalarına gidecektir. 4- Yaklaşık 700 Trilyon TL'lik personel harcaması ile (Bayındırlık birim fiyatları ile) üretilen hizmetin değeri, maksimum 60-70 trilyon olmaktadır. Buna rağmen; son üç yılda 3250 adet yeni iş makinesi alınmıştır. 2000 yılının sonunda da "40 BİN YENİ İŞÇİ" alınmıştır. 5- Mevcut makina parkının değeri "600-700 TRİLYON TL"dir. (Buna rağmen, verimlilik ve üretim yoktur.) 6- Son 25 yılda, bu verimsiz kuruma, bütçeden ayrılan miktar, yaklaşık 20 milyar dolardır. Köylüye götürdüğü hizmet ise (Bayındırlık fiyatları ile) 3-4 milyar dolardır. (Menfi fark, IMF vb. kuruluşlardan dilenilen paranın çok üzerindedir.) Bu meblâğ, israf edilmese; popülist politikalar ve oy satın almalar için harcanmasa; tüm köylerimiz İsviçre gibi olurdu. Sevgili halkım, işte size mevcut düzenin sonucunda doğan tablo. Sadece, Köy Hizmetleri mi? Maalesef, tüm kamu kurumlarında (Taş Kömürü İşletmeleri'nden, Devlet Bankalarına; Zirai Donatım'dan bütün KİT'lere kadar) aynı tablo vardır. Ve benim Sayın Başbakanım; bu tabloyu düzelteceğine, amacı belirsiz, çağ dışı Köy-Kent projeleri ile ülkenin zamanını ve kaynaklarını israf etmektedir. Bu hızla, "birkaç asırda bitebilecek" bir uygulamayı "umut" diye göstermektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.