Bir labirent içinde buldukları peynir istasyonunda mutlu yaşayan hikâyenin kahramanları bir sabah kalktıklarında peynirin tükenmiş olduğunu görüyorlar. Peynirlerini birinin aldığını ve eninde sonunda geri getireceğini düşünüp beklemeye başlıyorlar.
Bir süre dayandıktan sonra artık umutları tükenince oradan ayrılıp farklı yerlerde peynir aramaya başlayacaklar…(*)
Başta siyaset kurumları olmak üzere çoğu sosyal kurum bu hikâyenin kahramanıdır…
Bütün değerlerin alaşağı olduğu, bütün kıymetlerin içinin boşaldığı hafızasını kaybetmiş bir zamanın içinden geçiyoruz. Hemen herkesin ortak derdi, millî ve manevi değerler aşınmakta, eğitim, tarih ve ahlak erozyona uğramaktadır. Otoritesini kaybeden “anne baba, öğretmen, dinî referanslar ve bilim insanları, bunun bedeli ile yüzleşiyor...
Alanları daralan özellikle “Siyasetçiler” bir süre bekledikten sonra artık dayanamayıp kaybettikleri seçmeni aramaya başlayacaklar…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iç siyasetin kabul gören değerlerini görmezden gelen CHP’yi “…Vizyon projelerin hiçbiri muhalefetin gündeminde yer almıyor. Ekonomik büyümeymiş, yatırımmış, enerji hamleleriymiş bunların hiçbirini takip etmiyorlar. Gözlerini kapatmışlar daha doğrusu bant çekmişler…” diye tenkit etti.
2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha Türkiye’nin lideri olarak seçilirken “yerel seçimlerde yaşanan kayıplar” ve muhalefetin güçlenmesi, gelecek için önemli bir değişimin habercisi oldu. Bu görmezden gelme sadece siyasi alanla sınırlı değil…
Geçmiş seçim dönemlerinde; yaşayarak veya bir önceki nesilden dinleyerek iktidardaki CHP’yi tanımak için yeterliydi.
Seçim meydanlarında CHP’yi anlatırken “CHP’nin Türk köylüsüne vereceği sadece ıstıraptır. Halk Partisi demek, karanlık demektir, çarık demektir, kağnı demektir, karasaban demektir. CHP iktidara gelirse ineklerin sütü kesilir…” denilmesi, meydanda ve sandıkta karşılık görüyordu.
Ancak hatıraların da bir ömrü vardır. CHP’nin geçmişi üzerinden gelecek için yol haritası çizme yeteneği de zamanla kayboldu. Sandıkta tercihlere istikamet veren, yapılanın değil söylenenin önemli olduğu “ambalaj kültürü” hükümranlığını ilan etti.
Her türlü insani ilişki ambalaj kültürünün hâkim olduğu sosyalleşmeye teslim oldu. Bu yeni araçlar toplumda “rol model” olarak kabul edilen kişileri sahanın dışına attı.
Artık hayatımız “Ailemi kaybettim, öğrencimi kaybettim, dostlarımı kaybettim ve seçmenimi kaybettim…” diye kayıp ilanı vermekle geçiyor!..
Bugüne geldiğimizde yapılan anketlerde AK Parti yüzde 30,6 ile yüzde 35,8 aralığında çıkarken CHP yüzde 32 ile yüzde 35,6 çıkıyor.
10. Anadolu Medya Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada “medyanın operasyon aygıtı olarak toplum mühendisliğine heveslenmesine” dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Açık konuşmak gerekirse, kendi insanımızın bir kısmının bambaşka dünyalara kapılıp gitmesine engel olamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Çocuklarımızın zihinleri ve gönülleri kontrolü tamamen bizim dışımızda olan sanal bir dünyanın tesiri altındadır…” diyerek tehlikeyi işaret etmişti.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın da “Gerçekte yaşanmamış olaylar ve sahte haberler toplumları yanlış yönlendiren büyük bir tehdit oluşturuyor” diye vurguladığı tehlike dünden bugüne başımıza musallat olmuş değil. Onu azmanlaştıran “İhmalin” de bir geçmişi ve hikâyesi var…
Aileyi ve Gençliği merkeze alarak bütün bir sosyal yapımızı hedef alan bu tehlikenin sandık sonuçları ile sınırlı kalmayan sonuçları olacaktır…
.....
(*) Peynirimi Kim Kaptı; Spencer Johnson, Epsilon Yayınevi
Hikmet Köksal'ın önceki yazıları...