Son yıllarda çocuklar ve gençlerdeki suçlu sayısındaki artışı konuşuyoruz.
TÜİK verilerine göre, 2024 yılında suça sürüklenen çocuk sayısı 2023’e kıyasla yüzde 13,3 yükseldi. Yapılan araştırmalar, çocukların ve gençlerin eylemlerinde özellikle sosyal medyadan olumsuz yönde etkilendiklerini göstermektedir.
Uzmanlar, aile desteği yetersiz kaldığında çocukların suça yönelmeye daha açık hâle geldiğini “Suça karışan çocuk sayısındaki artışta en önemli etkenlerin zayıf aile bağları ve dijitalleşme” olduğunu belirtiyor.
Çocukların durduk yere bir cani ya da katil hâline gelmediğini vurgulayan Prof. Dr. Emrah Akbaş, çocukların doğrudan suç işlemeye yönelmediklerini, medyanın etkisinin iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Çocuklara “rol model” olması gereken ebeveynlerin yerini bıraktığı sosyal medyadaki "mafyatik kişiler, olayların gösteriliş şekilleri ve kullanılan dil” çocuk ve ergenler tarafından tekrar ve tekrar izlendikçe; medyada "cilalanarak" kötülük tekrarlandıkça hakikatimiz oluyor…
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, hafta içinde medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelerek, TBMM gündeminde olan “Cezaların artırılmasına yönelik düzenlemeleri içeren kanun teklifini” anlattı. İçişleri Bakanı Yerlikaya'nın detaylarını anlattığı kanun teklifindeki düzenlemeler arasında “Sosyal medyada kural ihlalini övenlere 25 bin TL para cezası” uygulanması da bulunuyor.
Tartışmalar kamuoyunda “Suç ve Ceza’nın” daha geniş bir alandan tartışılması gerektiğini ortaya koydu.
“Suç işlemeye tahrik suçunun”, işlenebilmesi için bireylerin toplumsal düzeni tehdit eden, bir suçu işlemeye yönlendirilmesi, tahrikte bulunulması gerekir. Trafik cezalarının artırılmasına yönelik kanun teklifinde sosyal medyada trafik kuralı ihlalini övmek “suç işleme amacına yönelik olarak diğer kişiyi etkilemek ve suça hazırlamak” olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımlamayı "suça sürüklenen çocuk" kavramı tartışmasında öne almak gerekir.
Kişilerin suç işlemesine sebep olan faktörlerin tespiti için yapılan araştırmalarda “medya ve suç ilişkisi” incelenerek sosyal medyanın önemli bir risk faktörü olarak, suç davranışlarının tekrarına sebep olduğu vurgulanmakta.
Şiddet ve suçun, toplum tarafından algılanma biçimi değişti. Sosyal medyada giderek yaygınlaşarak objektif olmayan sunumlar ile insanların tutum ve algılarını etkileyen, iştah kabartıcı “akrobasi gösterisi” olarak sunulan eylemlerin bir toplumsal travmaya dönüşmesine dur demek geleceğimiz için zorunludur.
Bakan Yerlikaya’ya sordular: “Teklif ile ilgili toplumsal bir direnç var mı?” Cevap net: “Direnç yok, toplum istiyor ki kurallar benimsenip doğru takip edilsin ve denetlensin. İnsanlar, ‘kurallara ben uyuyorum o da uysun’ diyor.”
“Cezalar, Caydırıcılık ve Medya” üçgenine sıkışıp kalan güçlü ilişki sadece trafik cezaları ile sınırlı kalmamalı. Nitekim Konya Beyşehir’de önceki gün beş bıçak darbesi ile 16 yaşındaki lise öğrencisini yaralayan saldırgan adli kontrol şartıyla serbest bırakılınca, öğrencinin annesi “Bunu yapıp bir de sosyal medyada paylaşımlarda bulunuyor, pişmanlık denen bir şey de yok…” demiş.
Etkin ve adil bir ceza sistemi suçun ve suçlunun nafakasını kesmektir. Bireylerin hayatın her alanında kurallara saygısını artırır.
Yasal düzenlemenin “sosyal medya paylaşımlarının denetlenmesi” bölümü sosyal hayatı sallayan birçok farklı alanda da muhtemel felaketlerin önünü kesecektir...
Hikmet Köksal'ın önceki yazıları...