İsrail, ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasıyla sonuçlanacak “Gazze Anlaşması”nın ilk aşamasını onayladı. Gazze'de ateşkesin, anlaşmanın İsrail hükûmeti tarafından onaylanmasından 24 saat sonra, 11 Ekim Cumartesi günü erken saatlerde yürürlüğe girmesi bekleniyor.
"Hayır! Kimse zorla yerinden edilmeyecek. Biz böyle bir şey yapmayı hiç düşünmüyoruz…" diyen ABD Başkanı Trump, Gazze'nin yeniden inşası sürecinde Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmeyeceğinin garantisini verdi.
Oysa Trump'ın Başkanlık kampanyası dönemindeki vaatlerinden biri, Gazze'de konut inşa etme ve 1 milyondan fazla Filistinliyi komşu ülkelere taşıyarak Ürdün'ün ve Mısır’ın Filistinlilere ev sahipliği yapmasıydı.
Filistin’in geleceği üzerine bu değişimin sebebi, ABD’nin Gazze’de işlediği savaş suçlarına rağmen İsrail'i koruma çabalarına karşı dünyadan artan tepkilerin giderek sertleşmesidir. Bir anlamda “İşgalciler yedek kulübesini kaybetti…” Dünyadaki bu karşı çıkışın gelecekteki yayılmacılığa etkilerini en iyi okuyanlardan biri Başkan Trump.
Trump; Gazze'de İsrail ile Hamas arasında sürdürülen ateşkes planını kabul etmesi için Netanyahu’ya “İsrail'in tüm dünyayla savaşamayacağını söyledim. O da bunu çok iyi biliyor" ifadelerini kullandı...
Filistin'e insani yardım ulaştırmak için dünya çapından gönüllülerin katılımı ile yola çıkan Küresel Sumud Filosu'na İsrail güçleri tarafından yapılan saldırı ve yaşananların ifşası ile İsrail'e karşı büyüyen tepki dalgası artık İsrail destekli medyatik araçlarıyla manipüle edilemez seviyeye tırmandı.
İsrail’den gruplar hâlinde sınır dışı edilen aktivistlerin İsrail askerleri tarafından maruz kaldıkları insanlık dışı muamele dünyayı İsrail’in hukuk tanımazlığı ile yüzleştirdi.
Ülkelerine dönen aktivistlerin maruza kaldığı hukuk ve insanlık dışı muamele; “…Kaçırdılar, çok ciddi şiddet uyguladılar, günlerce kafeslerde tuttular. Avukatlarla görüşmemize izin vermediler. Avrupa vatandaşı insanlara bunları yapabiliyorlarsa Filistinlilere neler yapıyorlardır?..”
Amerikan düşünce kuruluşu Pew Research Center'ın “2025 Küresel Tutumlar Anketi”ne göre İsrail'e yönelik Avrupa'da ortalama %66,9 olan olumsuz kamuoyu algısı yükselerek dünya genelinde tavan yaptı.
Dünya; haber bültenleri ile sınırlı ulaşabildiği, kıyısından muhatap olduğu “Filistin Dramına yerinde temas” edince her şey değişti. Bu durum Sayın Hakan Fidan’ın tespiti ile “Uyguladığınız sistem tarafından gözleri boyanarak tahakküm altına alınan toplumların artık İsrail’e bakışı farklı. Dünya, artık ‘Bir dakika!..’ Söylediğiniz bütün hikâye yalan, anlattığınız kurgu...” diyor.
Amerikan Wall Street gazetesi, İsrail’in İşlediği insanlık suçları dolayısıyla bütün dünyada sahip olduğu “medyatik sempati”nin nefrete dönerek uzun vadeli geleceğini tehdit eden küresel bir akıma yol açtığını yazmış.
Artık İsrail’e desteğin çok uzun vadeli olmayacağını ABD’nin Mısır’da yaşanan ateşkes görüşmelerindeki iştihası ortaya koymaktadır.
Dünya; Gazze’de yaşanan felaketin faturasını İsrail'e maddi ve askerî yardımlarının yanı sıra BM'de koruyucu kalkanı gibi davranarak Orta Doğu barışını sekteye uğratan en önemli aktör olarak gördüğü ABD’ye kesmektedir.
ABD Dışişleri Bakanlığının Gazze’den gelen tıbbi amaçlı ziyaret vizelerini askıya almasına karşı çıkan Trumpçı Kongre üyesi M. Taylor Greene ABD’nin İsrail politikasına isyan ederek “Kalplerimiz ne zaman bu kadar buz kesti?..” diyor.
Kopan ilk halka ABD olacaktır… ABD’nin İsrail'e desteği sınırsızdır ama ABD'nin gücü sınırsız değildir…
Hikmet Köksal'ın önceki yazıları...